3.Bölüm | Şarkı

45 5 0
                                    

Bölüm Şarkısı: Toygar Işıklı – Sen Bilirsin

Oykun Fahat

Akşam ki konuşmamızdan sonra bir daha ona yazmamıştım, daha doğrusu yazamamıştım. Beni bulmasından ve konuşmamızı kesmesinden endişelenmiştim açıkçası.

Ama kafama takılan bir konu vardı. Bu kızın canını kim bu kadar acıtmıştı, kim bu kadar onu sıkmıştı ki kendini insanlardan soyutlamaya kadar varmıştı konu?

Bu konuyu benim araştırmam lazımdı. Hem Büge'ye yardımım olurdu belki hem de kendim açısından bir engeli önümden kaldırırdım.

Dersin olduğu saatin yaklaştığını fark edince toparlanmaya başladım. Bir tane defter ve derslerde aldığım notları toparlayıp çantaya koyduktan sonra gitarımı da yanıma aldım.

Salonda oturan Barın'a selam verip evden çıktım. Barınla aynı bölümde okuyorduk ama o derslere biraz geç gelmeyi ya da şöyle söyleyeyim derslere son dakika gelmeyi seven bir karakteri vardı.

Yaşadığımız binada asansör yoktu, bu yüzden de 4 katı merdivenlerden indim. Yürüme mesafesinde olan durağa gidiyordum çünkü arabam yoktu.

Arabam yoktu, bu nasıl oluyordu ben de bilmiyordum ama kendi paramı kazanmaya başlayınca araba almak istediği aileme söylemiştim. Onlar da karşı çıkmayıp fikrime saygı duymuşlardı.

Üniversitenin olduğu yerden geçen otobüse binip kartımı bastım. Hemen arka sıralardan kendime oturacak bir yer bulduktan sonra telefonu elime aldım. Akşamki konuşmamızdan sonra Büge'den bildirim gelip gelmediğini merak ediyordum.

Büge'den aldığım hesabına girip mesaj kutusunu kontrol ettiğimde bir bildirim geldiğini gördüm. Ama bu bildirim beklediğim kişiden değil de başka bir hesaptan gelmişti.

mert_sol: Merhaba bu güzel kızla tanışabilir miyim?

Normalde başkasının ağzından asla kimseyle konuşmazdım, bu çok sevdiğim bir insan için bile olsa. Ama Büge, benim değer verdiğim bir insandı. Benimle olmasını istiyordum onun. Bu yaptığımı öğrenince bana kızacağını bile bile çocuğa mesaj yazdım ve ardından engelledim.

kdnbuge: Sanane kardeşim benim güzel olup olmamamdan.

Ve hayır, benimle tanışamazsın.


Kulaklığı çantadan çıkardıktan sonra telefona bağlayıp biraz müzik dinledim. Son dinlediğim şarkı sanki çok derin anlamlara sahipti. Bu şarkıyı bugün gitarla çalmayı düşündüm. Hem Büge yine gelirdi belki, o da dinlerdi.

Şarkının notalarına baktıktan sonra kaydettim. Ben bu işleri halledene kadar üniversitenin olduğu durağa gelmiştik bile.

Eşyalarımı toparlayıp otobüsten indim ve binaya girdim. İşletme Bölümü'nde okuyordum daha doğrusu okuyorduk. Barın da benimle aynı dönemdi. Lisede olduğu gibi üniversitede de aynı bölümü seçmiştik.

Ben Amfi'ye girdiğimde dersin profesörü daha gelmemişti. Boş bir yer bulup oraya geçtim ve otobüste telefona kaydettiğim notaları açıp hepsini tekrardan inceledim.

Profesörün gelmesine kadar birkaç dizesini kağıda geçirdikten sonra profesörün gelmesiyle derse giriş yaptık.

Telefonu sessize aldıktan sonra cebime attım ve derse odaklanmaya çalıştım. Ama tam derse dönmüştüm ki cebimden titreşim hissi geldi. Telefonu masanın altından elime alıp baktığımda bildirimin Büge'den geldiğini gördüm. Birden heyecanlandım bildirimi görünce.

Hesaba girip baktığımda sadece bir mesaj vardı. Başka hiçbir bildirim ya da yazı yoktu.


bugekdn_0: Akşamdan beridir nerelerdesin sen? Hem benim hesabımı çal hem de ortalıktan kaybol.


Yazdığı mesajı okuyunca gerçekten keyiflendim. Hatta bu keyiflenme baya dışarıdan da görülmüş olacak ki Profesör masasından bana seslendi.

'' Oykun Fahat, acaba keyifli bir haber mi aldınız? Bizimle de paylaşmak ister misiniz o keyifli haberi. Paylaşın ki biz de keyiflenelim. Bıktık bu monoton ve sıkıcı hayattan çünkü ''

Profesör böyle deyince hem kendime kızdım hem de dönüp bana bakanlara kızdım. İnsanların karşısında utanmamam gerekiyordu ama ben utanıyorum. Daha doğrusu böyle anlarda kilitlenip kalıyordum. Nedenini bende bilmiyordum.

'' Hayır, keyifli bir haber almadım. Dersinizi böldüğüm için özür dilerim Profesör. ''

'' Tamam, bu seferlik uzatmıyorum. Lakin bir daha olursa konu uzar gider, ona göre. ''

'' Pekala, teşekkürler profesör. ''

Daha fazla ben de uzatmadan yerime oturdum ve bu sefer Büge'ye cevap yazmadan, sadece görüldü atarak telefonu ders sonuna kadar kapattım.

Aradan yaklaşık 2 saat geçtikten sonra Profesör bizi bıraktı. Resmen pestilimizi çıkarmıştı kadın. Blok ders yapmıştı üst üste ve asla mola dahi vermemişti. Pestil bir halde daha gitar çalmaya gidecektim çıkınca.

Barın'ın olduğu yere doğru baktığımda onun masanın üzerine kollarını koyup çoktan uyumuş olduğunu gördüm. Yanına gidip onu kaldırdıktan sonra biraz önce oturduğum sıraya döndüm ve gitarımla birlikte diğer eşyalarımı toparladım.

İşlerim bitince Barınla birlikte binadan çıktık ve gitarı çaldığım yere doğru gitmeye başladık. Konuşa konuşa gitarı çaldığım yere geldik. Gitarımı kılıfından çıkardıktan sonra küçük notaları yazdığım defteri de çıkarıp önüme koydum.

Çalmayı düşündüğüm ve deftere yazdığım şarkıyı Büge geldiğinde çalacaktım. Çünkü ilk onun duymasını istiyordum. Bana anlamlı gelmişti ve benim ağzımdan, benim söyleyişimle onun da duymasını istiyordum.

Aradan 10 – 15 dakika geçtikten sonra sonunda Büge gelmişti. Derslerinin hangi saat aralığında olduğunu bilmiyordum. O yüzden Büge gelene kadar şu an popüler ve dinlenmesi yüksek olan şarkılardan çalmıştım.

Büge'nin gelmesiyle gözlerine baktım. Gözlerinin içi her zaman ki gibi gülümsüyordu. Sanki gözlerinde deliksiz ve kocaman ormanları barındırıyordu. Herkesin ki gibi bir yeşil değildi, kendine özgü bir tonu vardı.

Kumral saçları ve buğday teniyle sanki kendini diğer insanlardan ayırıyordu. Çok sert yüz hatları yoktu. Öne çıkık bir çeneye, küçük bir buruna ve kocaman yaprak gibi yeşil gözlere sahipti.

Makyaj yapınca da daha minyon tipli gözüküyordu. Ama onu gördüğümden beridir diğer kızlara bakmıyordum bile. O gözüme bütün kızlardan daha güzel geliyordu.

Büge'nin gözlerine daldığımı fark ettiğimde kendimi ondan kopardım ve deftere yazdığım şarkının notalarına baktım. Gitarın akorunu yaptıktan sonra Elektro özelliğinin olması sebebiyle ayrı ayarlarını da yaptıktan sonra şarkıyı çalmaya başladım.

( Burada şarkıyı açabilirsiniz )

Şarkının ilk kısımlarını etrafta beni dinleyen insanların gözlerine ya da çevreye bakarak söyledim. Ardından nakarat kısmına geldiğimde direkt olarak Büge'nin gözlerine bakarak söylemeye başladım şarkıyı.

Sen anlamazsın...
Ne aşklar gördü kalbim,
Unutmadım, bırakamadım, ördü ağlarını.

Sardı kollarını kollarıma, yollarıma,
Sen açan o güzel, güzel güzel güzel dallarıma,
Sarıl bana, yeter artık.

GEL BANA!

Kaşlarını çatarak bana baktı. Ne demek istiyor bu çocuk dercesine baktı hemde. Biliyordum, bana kızıyordu kendince. Bu çocuğun benimle ne ilgisi var diye, beni nerden böyle gözlerime bakarak şarkı söylüyor diyordu.

Ama gerçekten artık içimde saklayamadığım bir şey vardı. Kendime uzun süredir itiraf edemediğim bir şey...

Ben, Büge'ye aşık olmuştum.

Bir Bakış / TextingWo Geschichten leben. Entdecke jetzt