Gİ - 18

1.3K 65 5
                                    


Bölüm Adı : Piknik

*

Bölümün sonundaki notu okuyun :)

Odanın içinde tur atmaktan neredeyse eşilecekti.

"Endişe ediyordum belki de birsey yapmaz babasına o kadar kötü biri değil"

Kendi konuşmama kendim katılmıyorum ne kadar da tuhaf!

Başımın döndüğünü düşünerek yatağıma oturdum. Yatağımın tam yanında ki aynadan kendime baktım. Buraya geldiğimde omuzlarıma kadar olan saçlarım şimdi belime kadar uzanıyordu. Zamanın çok çabuk geçtiğini düşünerek ellerimi yatağın kenarından alıp yüzüme koydum. O sırada kapı açıldı.

Daha fazla dayanamayacağımı anlayıp yüzümü sitem etmek için kapıya yönelttim.

"Kate , Bu halin ne?"

Yalandan yüzüme gülümsememi takarak yanına gittim. Hiç bir şeyi anlamaması gerekiyordu.

"Biraz midem bulanıyor"

"Geç otur doktor çağırıyorum"

"Gerek yok , sadece yanıma otur!"

Yanıma oturduğunda ağlama isteğiyle gözlerimin sızlamaya başladı. Kollarını açarak yanına gelmemi istedi. Kayıp yüzümü huzura gömdüm. Gözyaşlarımı daha fazla tutmayacağımı anlayınca serbest bıraktım. Içimdeki endişe beni yerle bir ederken aklım böyle bir şeyin olmayacağını söylüyordu.

Bakışlarımı Kafamı kaldırıp kapıya doğru bakan Eric'e döndürdüm. Yemyeşil gözleri , yüzünün solunda hafif bir çukurluk vardı. Kafasını bana döndürünce nefesimi tuttum.

"Benden bir şey gizlemiyorsun değil mi?"

"Yo , ne gizleyebirim ki?"

Kapının tıklatılmasıyla oraya doğru baktık. Endişeli hareketlerle bize doğru gelen Adam , aklımdakilerin gerçekleştirdiğini hissetmeye başladı.

Çenemin titrediğini hissettim. Korkudan mı yoksa kendimi sıkmaktan mı olduğunu bilmiyordum.

"Babanız"

Yutkunarak konuşmasına devam etti.

"Babanızın durumu ağırlaştı"

Eric koşar adım odadan çıktı. Kapının çarpma şiddeti odayı yankılarken burada böyle duramayacağımı hissederek kendimi dışarı attım. Koşar adım eric'in peşinden giderken elbisemin uçlarının yerleri süpürüp ayağıma dolandığını düşünerek ellerime aldım. Nefes nefese odaya daldığımızda yatağın kenarında oturmuş ağlayan Allison ile karşılaştım.

Eric kapının önünden dikilmekten vazgeçip yatağa doğru yürüdü. Doktor ağır çekimde bize gelirken yutkunup beklemeye başladım. Kafasını sağa sola çevirmesiyle eric doktoru ittirerek yatağın kenarına geldi.

Kapının önünde doktorla beraber kalınca elini koluma koyup başını önüne eğdi.

"Maalesef , onu kaybettik!"

Gözlerimden yaşlar akarken neden ağladığımı düşündüm. Belki eric ve Allison'un babası olduğu içindi. Belki Sadece bunun için üzülmüştüm.

Allison elini kaldırarak eric'i durdurdu.

"Yıllarca sen ona baba dedin bırak ölünce benim olsun!"

Elimi ağzıma kapatma ihtiyacı hissettim. Daha fazla dayanamamıştı belli ki!
Ben bunu yıllarca hissettim elbet onu en iyi ben anlayacaktım.

"Üzgünüm Abi biz kardeşiz"

*


Yataktan doğrulurken tüm sıkıntıları bırakarak ayağa kalktım.
Bu ara ne kadar çok ölüm olmuştu.
Bebek , Alis ve kral...

Acaba lanetli olan ben miydim?

Bu saraya elbet lanet getirmiştim ancak ölüm olmasını istediğim en son şeydi.

Kıyafetlerimi giyip odadan dışarı çıktım. Yavaş hareketlerle eric'in odasına geldim.
Allison'un kardeşi olduğunu öğrendiği günden itiberen onunla bir daha görüşmek istemedi. Babasının annesini hep çok sevdiğini düşünürmüş , bu ona hayal kırıklığına uğrattı. Babasını da bahçenin arkasındaki mezarlığa gömdük bütün kraliyet ailesi buraya gömülürmüş , mezarları tek tek gezdim belki ailemin mezarına rastlarım diye ancak onlardan bir iz bile yoktu. Tarihin tozlu sayfalarında adeta silinmişlerdi. Teyzemin bana mezarları diye gösterdiği bir yer var ancak o mezarlara inanmıyorum. Boğulduktan sonra denize atıldığıklarıda halkta ağızdan ağıza dolaşan bir şey...

"Eric"

Fısıltıyla seslendim ama bana cevap vermedi. Güneş etrafı daha yeni aydınlatmışken onu uyandırmakta istemedim. Yanına yaklaştım. Yatağının kenarına oturdum. Elime hakim olamayıp saçlarına değdirdim. Gerçekten muhteşem derecede güzel kokuyordu. Gözlerini birden açması beni korkutsada gülümsemeyle yetindim.

"Günaydın"

"Günaydın"

Yüzüne doğru eğilip fısıldadım.

"Harika bir fikrim var!"

"Neymiş o?"

"Piknik"

"Hım çok acayip fikir"

"Hadi o zaman uykucu kalk"

Zorla da olsa kalkıp yola koyulduk piknik yapacağız ama yanımıza sadece ekmek aldık.

Saraydan fazla uzaklaşmadan bir yere geldik. Kuşların cıvıltısı , ormanın mis kokusu beni kendimden alırken düşeceğimi fark edip kollarımı kapattım. Eric kollarını açmış yere uzanmıştı. Bende yanına gelerek kollarına sokuldum. Elleriyle saçlarımı okşadı ve tatlı uyku kapımızı gelip çattı.

*



Elimden geldiğince uzun bölüm yazmaya çalışıyorum. Aslında bu biraz da size bağlı nasıl mı mesela voteler arttıkça hemen yeni bölüm yazmaya başlıyorum.
Ve birde yorum sıkıntımız var lütfen iyi ya da kötü yorum yapın bir fikrim olsun kendim çalıp kendim oymamayayım. Her okuyan kişi vote verse ben de kendimi çok mutlu hissederim.

Kapak vs ilgili şeyler yapıp benimle paylaşabilirsiniz. Hani yapan olmayınca boynu bükük yetimler gibi hissediyorum. Facebook'ta grup kurucaz size buradan bildiricem takipte kalın ve grubumuza üye olun. Bir de diğer kitabım "Bana Mecbursun" da okuyabilirsiniz. Duyurum bu kadar gene son söz olarak iyi okumalar diliyorum.

Votee ve yorummm :))

Gücün İhtirasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin