Bölüm 7: Hit The Road Jack

152 18 8
                                    

Slm cocuklar VIZELERİM BITTI ÇOK SUKUR.

"Yola koyul Jack"

Jeongin geniş çerçeveli siyah gözlükleri altındaki diz kapaklarına ulaşan lacivert geniş şortu üzerine oversize beyaz tişörtü ile uyanalı fazla olmadığını belli eden figürünü sergileyerek Minho'nun kapısı açık odasına girdi.

Dağınık saçlarını bir de uzun parmaklarını içinden geçirerek karıştırdı. Dumanı tüten kahve bardağını dudaklarına yaslayarak sıcak sıvıyı gırtlağından aşağı göndererek inlemeye karışık bir nefes verdi. Asla ilgisini üzerine çekemediği arkadaşının masasına eğildi.

"Hyung?"

"Hm" Adam masasında eğildiği yerden ufacık bile kıpırdamadan mırıldandı sadece.
"Kahvaltı edecek misin?"
Yanıt yok.
"Nasıl gidiyor? Daha çok var mı?"
Yanıt yok.
"Hyung?" Dedi Jeong bu sefer. "Efendim Jeongin..." Tipi bir mırıldanma bu sefer de. Jeongin bir nefes verdi ve ellerini saçına geçirdi.

"Kahvaltı hazırlıyorum 5 dakika için bile olsa o masadan ayrılıp gelip yemek yiyiyorsun sonra belki bi hava alırız dönersin masa başına." Minho yine sadece mırıldanmıştı ardından Jeongin odadan çıkarken neyi kabul ettiği aklına dak etmiş olacak ki gencin arkasından bağırdı. "Ne hava alması işim var diyorum sana."

Jeongin'in kesinlikle umurunda olmamıştı dudaklarında gezinen şarkı melodisi ile mutfağa girdi. Çok geçmeden tabak çanak sesleri Minho'nun kulağını doldurmuştu. Bir nefes verdi ortaya, kalkıp odasının kapısını kapattı ve tekrar yerine masasına oturdu.

Bir yığın kağıtta gezdirdi gözlerini, renkli, buruşmuş, bir kenara atımlış kağıtlar. Bilgisayar ekranında şirketin daha öncekı bahar kreasyonları, bu kış en rehabet gören tasarımlar, Bah Han'ın top tasarımlarının olduğu bir dosya ve malum şirketin öngörüleri ile beraber vaatleri gibi şeyler vardı ona biraz yardımcı olması için açmıştı ama şimdi hepsinin bir parçasıyken kendinden hiçbir şeymiş gibi hissediyordu.

"Bu iş hep böyle mi olacak?" Dedi kendi kendine evet başka planları da vardı o şirket için, doğrudan başına geçmek gibi hatta sadece sahibi olmak gibi ama tasarım yapmak onun için çok fazla şey ifade ediyordu, orada bulunduğu süre boyunca -ki henüz tam olarak girmemmişti bile- sadece taleplere göre mi hareket edecekti.

Dönen koltuğunu yatağından taraf çevirdi, sözleşme orada öylece duruyordu dün akşam olmadan şirketten dönmüştü önündeki birkaç gün içinde yapması gerekenler ve daha çok "beklenti" baskıskı onu asla uyutmamıştı.

Masasına döndü, hırsları mıydı ona bunu yaptıran? Planı başta oldukça basitti. Erkeklerden hoşlanan patronla flört et ve aranı sıkı tut.
Şirkete gir.
Muhteşem tadarımlarınla adını dünyaya duyur. Chan ile yat ve sana bağımlı olmasını sağla.
Şirkette hak al, başa geç, asıl adam ol.

Kabul edilmeliydi ki; Lee Minho aç gözlü bir adamdı. Dahasını isterdi. Düşününce bir şeytanın bu dünyası vardı ve yapabildiği kadar her şeyi yapmalıydı. Ölme ve daha fazla al. Hayat felsefesi olmuş durumdaydı.

Tam da bu yüzden yeni bir fırsat gördüğünde atlamaktan çekinmezdi. Biraz şeytanlığını kullanarak elde edemeyeceği kimse ve sıyrılamayacağı hiçbir şey yoktu en nihayetinde.

Lilith, minsungWhere stories live. Discover now