Bölüm 2: Stranger

293 38 26
                                    


"Yabancı"

-

Geniş kapalı havuza varana dek adamın adımları birbirini izliyor, eko yapan ses duvarlarda yankılanıp kendine geri dönüyor. Yapı ortaçağ mimarisini andıracak şekilde fakat oldukça ferah, beyaz mermer süslemeleri ile işlenmiş, yüksek tavana varana dek üzerinde deniz kabuğu ve yarı insan deniz canlılarının olduğu sütunlar tepede çıkıntılar ile parlak büyük avizenin çıkış yerinde spiral şeklinde birleşiyorlar.

Kulaklarına su sesi eskisinden daha net çarptığında aralık kalmış büyük kapıyı itiyor. Kapı eski bir ayin odası ya da tapınak kapısı gibi görünüyor. Yalnız, oldukça temiz. Modern çağda geçmişte yaşıyorsunuz gibi hissettiriyor buradaki pek çok şey.

Yavaşça kapıdan geçip suda hareketlenme gördüğü yere yaklaşıyor. Ama şimdi ne gördüğünden emin değil, çünkü ufak dalgalanmanın olduğu yer şimdi hiç dokunulmamış bir pasta yüzeyi kadar düzgün görünüyor. "Hyunjin?" Diye sesleniyor suyun kenarına yaklaşırken.

Büyük havuzda bulunduğu hizzanın ilerisinde bir karartı görür gibi olsa da emin olamadan kısık gözleri ile izlediği yerden üzerine sağır edici bir çınlama ile gözlerinin akına kadar mavi tonuna bezenmiş bir yaratık atlayıveriyor. Han çığlık atıp kendini geri yere atarken kollarını kendine siper ediyor.

Önündeki fayans zemine kendini atan balık insan kahkaha atarken zemini yumrukluyor kafasını kaldırmadan. Ses kulağa her ne kadar olduğundan daha tiz gelse de Jisung kahkaha atarken sarsılmasa ölü zannedeceği ayak ucundaki bedeni ayağı ile itekleyip kalçası üzerine aşağı kayıyor.

"Orospu!"

Beden kafasını kaldırıyor ve adeta ışıldıyor, böyle bir güzelliği ömrünüz boyu hiç görmediniz. Vitraylar ve açık camlardan içeriye giren güneş ışığı sanki sırf onu güelliğine hizmet etmek için var. "Nasıl korktun ama -göz kenarında gülmekten oluşmuş yaşı siliyor- kesinlikle bunu görmeye değerdi."

Han arkadaşına göz deviriyor, bacaklarını uzatmış ellerini kalçasının ve omuz başlarının gerisinde arkasına koymuş yarı yatar pozisyonda. "Buraya saçma şakalar görmeye gelmedim deniz kızı, bana istediğini ver." Cümleyi söylerken itiraf etmese dahi bastırmaya çalıştığı kıskançlığını hissettirmemek için burnu havada bir tavır takınıyor.

Şimdi neden olduğunu hepimiz biliyoruz.

Su alt vücudunu yuttuğundan yalnızca derisindeki bağzı parlak pullar görünen adam yumruğunu ağzına yaslayıp sahte öksürük hareketi yapıyor. "Öncelikle deniz kızı değil kesinlikle. Siren hazretleri diyeceksin." Suda biraz uzaklaşıyor kıyıdan ve ortaya yakın kaldığında ellerini iki yana açarak önce karnının üst kısmına kadar ağırlıkta şu yeşili, mavi ile mor, sarı, turuncu geçişli pullarını sergiliyor.

Kollarında, uzun siyah saçlarının döküldüğü omuzlarında, kaburgalarında (solungaç gibi gösteren çizgileri vardı belli belirsiz) karnının etrafına doğru iniyor gibi görünen ışığı kendi asaleti uğruna acımasızca kullanan pullar göz kamaştırıcıydı. Yüzünde de ufak ışıltılat fark etmişti ki arkadaşı ona vakit tanımadan kuyruğunun sonuna değin suda yükseldi. "Sonra tapınmaya başlayabilirsin."

Han öylesine büyülenmişti ki arkadaşının onu manipüle edip etmediğini düşündü bir an.

Adamın kocaman kuyruk yüzgeçini saymazsanız, boyu sadece 1.90 üzeri olabilirdi. Pırıl pırıl kuyruğu yarı saydam tüm kuyruğundaki gibi beyaz inci benzeri parlak noktalarla yavru ağızı ya da toz pembe denebilecek yüzgeçler ile kaplıydı. Genel rengi kalan pulları gibi su yeşili ve mavi, ağırlıkta mor olmak üzere sarı, turuncu geçişler ile parlıyordu.

Lilith, minsungWhere stories live. Discover now