Bölüm 4: Be Afraid

186 27 32
                                    

Beni özleinz dimi kızlar

_________

"Kork"


"Afedersiniz beyler, bir şeyi mi bölüyorum?"

Gelen ses ile ikilinin kafası yukarı kalkmıştı, masanın beklenen ismi iki derin gamzesini göstererek gülüyordu başlarında.

"Birbirinizi öldürecek gibi bakıyordunuz, -daha yakın olduğu Han'ın omuzuna elini koyduğu gibi Minho'nun bakışları da hızla yönünü değişip omuzuna düşmüştü.- Jisung davetlimize karşı iyi olmuşsundur umarım."

Han Jisung göz devirirken Chan de yanındaki sandalyeye geçmişti. "Çocuğunu sorgular gibi konuşuyorsun. Sadece adayımızın işe uygun olup olmadığına bakıyorum." Chan hafif gergin bir gülümseme ile baktı ikiliye de, Minho garip bir şeylerin kokusunu almıştı. Bir avcı gibi izini sürüyordu.

"Sipariş ve-"

"Affınıza sığınıyorum Bay Han, fakat değerlendirmeler anlaşmalardan önce yapılır diye biliyordum, yanılıyor muyum?"

Han saçlarına yakın tonda açık renk kaşlarından birini kaldırdı. Yüzünü doğrudan Chan'e çevirmişti. Han Jisung'un sorgulayan bakışlarına karşı Bhang Chan'in bir şeyleri gizlemeye hatta sakin kalmasına yönelik ince gülümsemesiyle göz temasından kaçınarak suyundan bir yudum alması.

Masada oluşan tüm bu gerginlik Minho'yu gülümsetiyordu.

Şayet planı sandığından da kolay işleyecek gibi duruyordu, başarının tatlı esansı şimdiden burun kemiğini sızlatacak kadar keskindi.

"Evet, tabi." Diye gevelemişti Han Jisung yalnızca, sesinden dişlerini sıktığı pekala anlaşılıyordu. İkili menülerine kısaca göz atarken Minho da hemen onlara ayak uydurdu, hepsi etli bir şeyler sipariş etmiş ve yemekleri gelene kadarki kısa sürede yemek zevklerine dair birkaç kelime etmişlerdi yalnız. Siparişler geldiğindeyse sohbet ciddi konulara taşınıyordu.

"Seni en yakın sürede şirkette görmekten mutluluk duyacağımızı söylemiştim Minho, heves ve tutkun açıkçası beni de heyecanlandırıyor. Ama seni çok kısa bir süre daha bekleteceğiz, anlaşma detaylarını tekrar gözden geçirmemiz gerek zaten en ufak değişiklikle beraber sekreterinin mail kutusuna düşecektir."

Minho az pişmiş ve çeşitli bahartalarla marine edilmiş etini çiğnerken Bang Chan'i dikkatle dinledi, onun bu dikkatine karşılık ondan gözünü bir saniye ayırmayan öteki adamın muhtemelen değil anlaşma detayları anlaşma yapıldığından bile haberi yoktu. Fikirle beraber tatlı bir sırıtış yayıldı adamın ince dudakalrına. Oturduğu yerde kasım kasım gerilen bu güzel beyefendiye sanıldığı kadar itimat edilmiyordu anlaşılan. Biraz acıdı ona, kendini böyle büyük görürken beraber çalışacağı adamdan bile bihaber haline.

Minho edepli bir bey gibi lokmsını güzelce yuttu. Ağzını biraz mendil ile temizleyerek yanıtladı yeni başkanını. "Tabi Bay Bhang nasıl arzu ederseniz, sizin gibi bir şirket ve tabi Bay Han gibi adından söz ettirmiş bir tasarımcıyla çalışmak -bunu derken bir eliyle Han'ı işaret edecek şekilde uzatmıştı- bir onur, çok heyecanlı bir şey. Bu uğurda biraz daha bekleyebilirim tabi."

Minho'nun özenle inci gibi dizili cümlesi Han tarafından bölündü. "Benimle çalışacağınız ile ilgili henüz bir şey söylemedim." Minho duraksayarak bir ona bir Chan'e baktı "Sözleşmede stilist ve tasarımcılarla ortak çalışacağım yazıyordu yanıyor muyum Bay Bhang?"

Chan henüz bir şey diyemeden ellerini sallıyordu ki ilgisi tabağındaki parçayı kesmekte olan Han Jisung yine izinsiz sohbete dahil oldu. "Stilist ve tasarımcılar demek ben demek değil. Benimle çalışacağınızı söylemedim." Sonunda parçayı koparıp ağzına atmadan önce masadaki iki erkeğin tüm dikkati de zarif ve keskin hareketlerinden tut adeta hipnoz edilmiş gibi iki dudağı arasındaki sözlerdeydi. "Ben herkesle çalışmam."

"Ah, p-pekala. Fakat sizinle çalışmayı çok isterim. Tasarımlarınıza hayran kalmamak mümkün değil ve ben tarzlarımızın birbirini çok iyi tamamlayacağını düşünüyorum. Yani, umarım bana bir şans verirsiniz."

Han jisung kırmızı şarap doldurulmuş kristal kadehi dudaklarıya buluşturmadan evvel ufak bir onay sesi çıkardı yalnızca, ufak bir göz teması bile kurmadan gözleri uzaklardaydı.

Aslında bu noktada gecenin büyük çoğunluğu bitmişti. Bir süre daha yemekler yendi, kadehler kalktı Minho ve Chan hoş sohbeti ve gülmeyi sürdürürken Han yalnızca ara ara konuşuyor ve nadiren ufacık (belki de sahte) bir tebessüm oluyordu dudaklarında. Ve ilk kalkan da kendisi oldu.

"Seninle tanıştığıma sevindim." Dedi, doğrudan Minho'nun göz bebeklerinin içine bakıyordu. Sanki delercesine odaklanmıştı, dudaklarında İnca bir sırıtma hakimdi. Ve yine aynı tebessüm diğer adama da bulaştı, anlık bir dürtü ile tokalaştıkları eline diğer elini de kapattı ve dudaklarına götürdü. Öpmedi yalnızca bir saniye yakın tuttu, eğildiği elinden bakışlarını Han'ın kısılmış gözleri ve sağa yatmış başına kalktı.

İkisi arasındaki garip kimya farkında bile olmadan çevrelerini saran fiziksel bir şeye dönüştü sanki. Jisung yargılayan kısık gözlerle Minho'ya üstten bakıyor, Minho bulunduğu konumdan, ondan aşağıda olmaktan asla çekinmiyor hatta bundan zevk alıyor asıl yagılayan, güçlü taraf olma gayretiyle Han'ın duvarlarını zorluyor gibi.

Yalnız 2 saniye bir bakışma kalplerine tüm bu sezileri evlerine çöp boşaltırcasına doldurmuştu.

Jisung gitmeden Chan'in omzuna dokunmuş tırnaklarını inceden bastırırken bir şeyler fısıldamıştı kulağına. Kim bilir neler vardı çatallı yılan dilinin altında.

Minho ve Chan de pek sürmeden ayrılmışlardı, en kısa sürede Minho'ya haber gönderileceğinin garantisini vermişti Chris Bhang samimiyetle. Adamın tavrına aynı samimiyetle karşılık veren Min çok geçmeden aklında yeni bir hedef, daha çok eğlence ve biraz da bastırılmış dürtülerinin heyecanıyla onu bekleyen arabaya kızıl gencin hemen yanına bindi. Bu gece gördüğü sarışın adamı daha çok görmek ilk arzusuydu artık. 

____________

Şu an minhonun girdiği haller temsili ama bi de nefret mi ettim seçeneğini eklemek lazım "asık myım azgın myım nefret mi ediyom anlayamadum"

Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.

Şu an minhonun girdiği haller temsili ama bi de nefret mi ettim seçeneğini eklemek lazım "asık myım azgın myım nefret mi ediyom anlayamadum"

Lilith, minsungWo Geschichten leben. Entdecke jetzt