Merlin Emrys' Values

65 5 0
                                    

Büyükbabanın saati sekiz kere çaldı. Son çan daha çok bir kilise çanına benziyordu ve çaldıktan hemen sonra mekanizma vınladı ve makinenin içinden bir grup iskelet fırladı. Bir süre dalgalı, yarım yamalak hareketlerle, sırıtarak dans ettiler.

Arthur gözlerini açtı.

Odanın diğer tarafında Merlin yatağında uyuyordu. Elleri göğsünde çaprazlanmış ve kulaklıkları takılıydı. Arthur onların yaydığı hafif çığlık seslerini duyuyordu.

Gülümseyip kollarını uzattı.

Merlin'in evine taşınalı üç ay olmuştu. Bu süre zarfında babası onunla tam olarak bir kere iletişime geçmeye çalıştı ama Gate neredeyse ceketini parçalayacak hale gelince geri çekilmişti. Merlin'in ejderhası Thusa, ateşiyle Uther'in kafasında saçı yakmıştı.

Arthur'un hayatındaki en güzel üç ayıydı.

Arthur yataktan atladı -şilte gıcırdadı ve hafif bir oflama sesiyle her zamanki konumuna geri döndü of, sonunda- ve parmaklarının ucunda Merlin'in olduğu yere gitti. Son üç ay boyunca çok fazla deney yapmışlardı. Tavan arasında giyotin ve elektrikli sandalye, bodrumda ise ateş çemberi vardı. Ayrıca kucaklaşmalar ve öpüşmeler de vardı.

Ama dürüst olmak gerekirse pek fazla seks yoktu.

Arthur, Merlin'in yanağını nazikçe okşadı. Yanıt olarak aldığı yüz buruşturma Merlin'in uyanık olduğunun işaretiydi. Her zamanki sırasında kollarını çözdü, gözlerini açtı.

Arthur gülümseyerek, "Korkunç sabahlar, aşkım."

Merlin sırıttı. "Sana da."

Öpüşmeleri kısa ve yumuşaktı. "Ağzının tadı neden toprak gibi?" diye sordu Arthur.

"Mezarlığı biraz kazdım. "

"Ne zaman? Dün mü?"

"Saat üçte. Cadı saatinde olan yani. Beni duymadın mı?"

Arthur başını salladı. "ölü gibi uyudum."

Merlin kaşını kaldırdı. "Hmm. Belki de Gaius'un dün sana verdiği çay zehirlidir."

"Belki de öyleydi. Aylardır beni zehirlemeye çalışıyordu."

Merlin sırıttı. "Ona aferin." Gözlerini tekrar kapattı.

Arthur yan tarafını dürttü. "Seni yataktan kaldırmaktan nefret ediyorum," dedi. "Ama okula geç kalacağız. Ve dışarıda kar yağıyor."

Merlin yüzünü buruşturdu. "Kar tehlikelidir. Bulanık duygular yaratır."

"Biliyorum. Ve sürüşü zorlaştırıyor."

"Ben zaten yağmur istiyorum. Veya tercihen bir fırtına Böylece yıldırımı hasat edebilirim."

"Evet." Arthur, Merlin'e yardım etti. "Hadi."

Hala siyah pijamalarını giyiyorken kahvaltıya indiler. Balinor ve Hunith mutfakta zaten koyu ve buharlı bir şeyler içiyorlardı, bu kesinlikle kahve değildi ama yine de sizi uyandırma da başarılı oldukları bir gerçekti. Gaius köşede banotu ve arseniği karıştırarak kendi kendine gülüyordu.

Hunith kaşlarını çatarak, "Merlin hayatım," dedi. "Berbat görünüyorsun. Yanakların pembeleşmiş."

Merlin kaşlarını çatı, arından elinin tersiyle yanaklarını okşadı. "Öyle mi? Belki de hastayımdır."

"Umarım değilsindir," diye mırıldandı Arthur. "Bugün biyoloji sınavımız var, hatırladın mı?"

Merlin içini çekti. "Etobur bitkiler hakkında yazmama izin verilmezse hiçbir testi geçemeyeceğim."

Merthur One-ShotsKde žijí příběhy. Začni objevovat