Kaliforniya'da yaşayan Kim Nari, ablası Kim Nora'nın evlilik haberiyle Kore'ye geri döner. Sadece düğüne katılıp hemen evine dönmeyi tasarlarken ablası yerine Jeon Jungkook ile evlenmek zorunda kalır.
****
"Vücudunu da beğendim." Neredeyse dudaklar...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Belki bana aşık mı olurmuş..? Zaten birine aşıkken, başka birine daha aşık olmayı nasıl başaracak ki..? Ji-eun sevdası içinde sönünce mi? Bu kaç yıla tekabül edecek peki? Üç yıl mı, dört mü? Belki iki. Söz konusu yıllar olmuşken Jeon Jungkook gibi değişken birinin insafına mı bırakacağım kendimi? Hem sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yemez mi? Ben öyleyim... O nasıl hâlâ korkusuzca aşk bahsini açabiliyor?
Yüzüne yaklaştırdığı elini indirdi. Nari'nin gözleri uykusuzluk ve yorgunluktan acımaya başlamıştı. Jungkook aniden aşk konusuna girince biraz affalamıştı. Konuşma sırasında daha önce ikram ettiği fakat Nari'nin geri çevirdiği bira şişesine uzandı, su içer gibi hızlı üç yudum aldıktan sonra hafifçe şişenin altını masaya vurdu. Jungkook, birayı sürpriz şekilde dudaklarına götürüşünü keyifle izlemiş, geri bırakana kadar da hareketlerini takip etmişti. İçtiği sıvıya rağmen Nari'nin boğazındaki kuruluk geçmemiş, batma hissi yumuşamamıştı. Boğazını bir eliyle ovuşturdu. "Şu anda böyle hissediyor olabilirsin..." dedi usulca. "Ama tasarrufun değişebilir. Bu sebeple yazmakta fayda olacağını düşünüyorum." Beğenisini hiçbir zaman saklamıyordu. O kadar kibar biri değildi. Fakat aşk... Kendisini, Jungkook'u ve aşkı aynı karede hayal edemiyordu.
"Bir sevgilin mi var?"
"Anlamadım?"
Aniden sorduğu şey, sana aşık olabilirim demesinden daha fazla şok etkisi yaratmıştı. Jungkook bira şisesini aldı. Dilini ağzının içinde yuvarlayıp duruyor, gamzelerinin bir görünüp bir kaybolmasına neden oluyordu. Sinirlendi mi bu adam..? "Özel hayat dokunulmazlığı safsatasını kendi yararına olduğundan mı diretiyorsun diyorum." Kağıdı önlerine koyduğundan beri madde ve kural kelimelerini kullanan Jungkook'un, bir anda safsata demeye başlayışı herhalde hoşnutsuzluğundan kaynaklanıyordu. "Bir sevgilin var da umudunu bu saçmalığa bağlayıp görüşmeye devam mı etmeyi planlıyorsun?" Elindeki birayı dudaklarına götürdü. Ses tonundan aksilik akıyordu.
Nari'nin bakışları iyice baygınlaşmıştı. Sinirleniyor mu, kıskançlık mı ediyor belli değil... Sana sevgili ya da tek gecelik ilişki -artık ne derse!- yapma imkanı sunuyorum değil mi!? Neden altını kurcalayıp duruyorsun, sevinsene be adam! Sevgili deyince aklından bile geçirmek istemediği birinin adı ruhunda anımsanıyordu Nari'nin. Yalan değil. Ancak görmezden geldi. Çünkü sahiden o sıfatı birileriyle paylaşmıyordu artık. En duygusuz, en durgun ses tonuyla "Hayır." dedi. "Hangisine hayır?" Jungkook hiç fırsat tanımadan üzerine gelmeye devam ediyordu.
"Görüşmeyi planlamana mı yoksa sevgilin olup olmamasına mı?"
"İkisine de."
Net cevapları yine de Jungkook'u tam manasıyla rahatlatamamış olacak ki "Umarım dürüst davranıyorsundur." diyerek temennisini ürkünç biçimde dile getirmişti. "Sen evliliğimizi ne olarak görürsen gör, nihayetinde karımsın artık." İki kolunu da tezgaha yasladı, bedenini kollarına dayayıp yüzünü Nari'ye yaklaştırdı. "En sahtesi de olsa karımı başka adamlarla paylaşma fikrine dahi tahammül edemem." Paylaşma kelimesini söylerken yüzü öyle buruşmuştu ki midesinin bulandığını yüzünden okumuştu Nari. Hayretle baktı ona.
