-25

19 5 0
                                    

"Hayır Alex, dersimiz Karanlık Sanatlara Karşı Savunma!"

Iona ile birbirimize baktık. Hemen önümüzde Alex ve Cynthia, özellikle son zamanlarda sık sık yaptıkları gibi atışıyorlardı. Dürüst olmam gerekirse, Alex Cyn'in kalbini kırdığından beri kahve saçlı arkadaşımız ona çok tahammülsüz yaklaşıyordu. Kuzenimi hiçbir konuda alttan almıyor, haklı olduğunu düşünüyorsa tartışmaktan çekinmiyordu. Bu konuda benden kat kat daha cüretkâr olduğunu söyleyebilirdim. Benim gibi bir korkak değildi Cynthia. Ağır şeyler duyma korkusuyla kendini ezdirmiyordu ve bu konuda ona çok imreniyordum.

"Hayır, İksir. Bundan eminim." diyerek itiraz etti Alex, ona. Cynthia, kısa bir süreliğine ağzını açmadan kuzenime baktı çakmak çakmak olmuş gözleriyle. Sakinleşmek adına burnundan derin bir nefes alıp, üfleyerek verdikten sonra ellerini saçlarından geçirdi. Bugün, eskiden hep yaptığı gibi salık bırakmıştı saçlarını. "Pekâlâ..." dedi sakin kalmak için kendini kastığını belli eden ses tonuyla. Elini çantasının askısına yerleştirdikten sonra gözlerini yavaşça açıp kapattı. "O zaman git. Madem dersin İksir olduğunu düşünüyorsun... Ama ders programına bakıp KSKS olduğunu gördüğünde yanaşır da 'Cyn, sen haklıymışsın.' dersen ağzının ortasına laneti çakarım. Şimdi... İzin verirsen, Profesör Araskna gelmeden derse yetişmem gerek."

Cynthia, Alex'e arkasını dönüp uzaklaşırken yeniden Iona'yla bakıştık. Omuz silktim. "Biz derse gidiyoruz o zaman." diyen pembe saçlı arkadaşım, yanıt almak adına birkaç saniye bekledi fakat cümlesi cevapsız kalınca arkasını döndü. Ben de onu takip ettim. Alex'i arkada bırakırken ona dönüp bir kez daha bakmış, el sallamıştım ama o Cynthia'nın arkasından bakmakla ve gidip gitmemesi gerektiğine karar vermekle meşguldü. Onların duyamayacağı bir mesafede olduğumuzdan emin olduktan sonra, Iona'ya baktım ve kaşlarımı kaldırdım. Sesim yorgun çıksa da duymuştu. "Peki, söyle bakalım. Hangisi haklıydı?"

"Tabii ki Cynthia." dedi Iona, bu çok açıkmış gibi bir ses tonu kullanarak. Omuz silktim ve bir yandan esnerken, "Sanırım başka türlü anlaşamıyorlar." dedim. Esnediğim için cümlem biraz anlaşılmaz olmuştu ama Iona anlıyordu elbette. Koridorda sağa dönerken dudaklarını birbirine bastırıp bana baktı. "Alex, mutfaklarda cezada olduğumuzda Cyn'in atkuyruğunun çok yakıştığını söylemişti; hatırlıyor musun? Cynthia o zamandan beri sürekli, normalde yapmadığı saç modelleri deneyip duruyordu. Son birkaç gündür, daha doğrusu Alex, Mistik Bilim'de onu terslediğinden beri; eskisi gibi sadece salık bırakıyor saçlarını."

Bunu duyduğumda şaşkınlıkla dudaklarımı aralayarak Iona'ya baktım. Evet, Cynthia'nın yeni yeni saç modelleri denediğini fark etmiş ve sebebini merak etmiştim ama asla bununla bağlantılı olduğu aklıma gelmezdi. Bir defa daha esnedim ve elimle kumral saçlarımı karıştırdım. "Ne diyebilirim ki?" diyerek, Cynthia'ya hak verdiğimi belirttim. "Alex ona bu kadar kaba davranırken, onun için hazırlanmasının bir anlamı olmadığını düşünmüş olmalı. Kendinde bunu yapacak isteği bulamamış olması normal."

Iona da onaylayan bir mırıltı çıkardı ve bir süreliğine sessizce koridorda yürüdük.

Alex'in son zamanlarda takındığı davranışlar ne düşüneceğimi şaşırtıyordu bana. Ona hâlâ beslediğim kırgınlığı geride bırakıyordum yavaş yavaş. Kimi zaman aklıma bile gelmiyordu. Ama bununla son bulmamıştı ki. Cynthia'ya yaptığı gerçekten hiç hoş değildi. Hatta, arkadaşımın yüzünde o kırılmışlığı gördüğümde öyle öfkelenmiştim ki öz kuzenimin dilini kesesim gelmişti. Genellikle normal davranıyordu Alex. Ona bulaşmadığımızda her zamanki gibiydi. Ama bizim sormaya alışkın olduğumuz sorular karşısında beklenmedik tepkileri olabiliyordu. Artık onun davranışlarıyla ilgili soru sormamız hoşuna gitmiyordu sanki ve açıkçası, bir şey mi gizliyordu anlamıyordum. Bize anlatmadığı bir dönemden geçiyor olabilir miydi?

𝐒𝐏𝐈𝐑𝐈𝐓𝐔𝐀𝐋, 𝘸𝘪𝘻𝘢𝘳𝘥𝘪𝘯𝘨 𝘸𝘰𝘳𝘭𝘥Where stories live. Discover now