Namjoon saçlarını geriye doğru taradı. "Aslında başka bir program için buraya gelmiştik ama son dakika iptal oldu. Yakeru bize daha önce ulaşmıştı ama başka programla kesiştiğinden kabul edememiştik. O iptal olunca buraya geldik."

"Çok iyi olmuş desem inanır mısınız?" dedi bu sefer Taehyung. "Herkes müziğinize bayılacak."

"Aksi mümkün değil zaten." dedi Yoongi gülerek.

"Selam millet."

Jimin, duyduğu sesle bir anda arkasına dönecek gibi oldu, ama dönmek üzere olduğu anda beline yerleşen kol onu engelledi.

"Nasıl gidiyor?"

Bu Jungkook'tu.

Tamamen dövmeyle kaplı kolu Jimin'in beline sarılıydı. Hemen arkasında duruyordu ve çenesi Jimin'in başının hemen üzerindeydi. Jimin bayılacağını sandı. Kokusu, tüm o alkol ve parfüm kokularının arasında burnuna sızdı ve onu mestetti.

Dışarıdan bakan biri, etrafın aşırı kalabalık olmasından dolayı Jungkook'un Jimin'e bu kadar yakın olduğunu düşünebilirdi, nitekim öyleydi, arkadaşları Jungkook'un Jimin'e olan bu yakınlığını sorgulamayı bırak, dikkat bile etmediler. Jimin put gibi kalmıştı.

"Şimdilik bir sorun yok, sahnedekiler birazdan inecek, biz de ekipmanları yerleştireceğiz."

"Yakeru onu önceden halledebileceklerini söylemişti aslında-"

Yoongi onun lafını böldü. "Kıymetli eşyalarımı kim olduğu belli olmayan birkaç herife emanet edemem. Kendim her şeyini hallederim."

Jungkook kıkırdadı ve ellerini havaya kaldırdı- bunu yaparken Jimin'in belindeki elini de çekmişti. Jimin nedense bundan hoşlanmadı ama belli etmemeye çalıştı. "Tamam, sadece söyledim."

Ve işte. Eli tekrar belindeydi.

"Sahne boşalıyor gibi," dedi Namjoon arkasını dönüp sahneye bakarken. Sonra yavaşça Yoongi'ye döndü. "Biz de o tarafa geçsek iyi olur."

"Tamamdır," Yoongi de onu onayladığında ikisi de hızlıca vedalaştı ve bolca eğlenmelerini söylediler.

"Ben de gidiyorum," dedi bir anda Taehyung. "Jin'i özledim. Telefonla konuşacağım."

Ve gitti.

Jimin ve Jungkook, o kadar kalabalık arasında yalnız olmasalar da artık arkadaşları yanlarında değildi.

"İçecek bir şeyler ister misin?" diye sordu Jungkook, bir eli hala Jimin'in belinde bar tezgahının önüne yürürken. Jimin yanına geldiğinden beri ilk defa başını çevirip ona bu kadar yakından baktı.

Siyah bir bere takmıştı, üzerinde siyah bir atlet vardı ve tüm vücut hatları ortadaydı. Dövmeleri boydan boya göz kırpıyordu Jimin'e. Dudağındaki ve kaşındaki piercingler yenileriyle değişmişti ve çok iyi görünüyorlardı. Gözleri ışıl ışıldı.

"Gelmeyeceğini düşünmüştüm." dedi bar tezgahının önüne geldiklerinde. Jungkook ikisi için de bir şeyler söyledi ve tekrar Jimin'e döndü. "Beni mi bekledin yoksa?"

Güldü Jimin. "Seni beklememi mi isterdin?"

O gülünce Jungkook'un yüzünde daha büyük bir gülümseme yeşerdi. "Bilmem," dedi. "Belki de istiyorumdur."

Barmen tarafından içecekleri önlerine koyuldu. Jimin kadehini önüne çekerken konuştu. "O zaman belki seni beklemişimdir." dedi.

Jungkook ona doğru yaklaştı. Gözleri fıldır fıldır Jimin'de dolaşıyordu. "Çok fenasın, biliyorsun değil mi?"

505 | kookminWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu