💥B.3 Şafak yirmi altı

239 36 29
                                    


Selâm canlarım.
Yeni bölüme hoşgeldiniz.
Hatalarım varsa affola canlar.

Günün ilk ışıklarıyla uyandı adam. Yerinde doğrulup bacaklarını aşağı sarkıtıp yatağın kenarına oturdu. Dirseklerini dizlerine dayayarak elleriyle yüzünü sıvazladıktan sonra başını yana doğru büyük pencereye çevirip kızıl güneşin parlaklığını izledi kısa bir süre.

Dördüncü gün dedi içinden. Kaldı yirmi altı gün. Nisan Yamaner'in yanında dördüncü günüydü. İlk günü laf dalaşıyla ve kızın ukalalıklarıyla geçmişti. İkinci ve üçüncü günde ilk günden farksızdı. Kızın konuşmaları hareketleri gerçekten sinirlerini bozuyordu. Hele bir de sürekli İzmir demesi yok mu? Alparslan'ın sinirlerini iyice bozuyor görevi bu kızı korumak olduğu için fazla tepki gösteremiyordu.

Yerinden ya sabır diyerek kalktı adam. Önce odadaki banyoya girdi. İşlerini halledip sıcak hızlı bir duş aldı. Çıktıktan sonra hızlıca kurulanıp banyoda giyindi çamaşırını. Ardından küçük havluyu alıp saçlarının üzerine bırakıp odasına geçti. Dolaptan aldığı eşofman altını ve tişörtünü üzerine giyip bir yandan saçlarını kurulayarak yatağın yanına geldi. Komodinin üzerinden telefonunu alıp yatağa otururken müdürünü aradı.

Çalan telefon ikinci seferde açıldı. Alparslan gecenin sorunsuz geçtiğini söylerken müdürü, tamam bir sorun olursa hemen ara. Cevabını verdikten sonra kapandı telefon. Saçlarını kurulamayı bitiren adam elleriyle saçlarını geriye doğru düzelttikten sonra odasından çıktı. Gördüğü ilk şey oturma odasında ki berjeri pencereye çevirmiş olan kızın dizlerini kendine çekerek sarılmış haliydi. Gözleri ise yükselen güneşi takip ediyordu.

Alparslan sesizce gelerek büyük koltuğa geçip oturdu. Bacak bacak üstüne atıp kollarını göğsü üzerinde birbirine sardı. Kız pencereden dışarıyı, Alparslan ise kızı izledi bir süre. Ne zamandan beri burada diye düşündü. Berjerin yanındaki sehba üzerine kaydı gözleri. Sevgi yolundan aldığı kitabın kelebek ayrıntılı ayracı sonlarda ki sayfaların arasında duruyordu. Dün gece geç saatlere kadar televizyon izlemiş ardından da biraz kitap okuyacağım diyerek yatmamıştı. Alparslan odasına geçerken kız oturma odasında elindeki kitabın arka yüzündeki kısa metini okuyordu. Yani o saatten beri hiç uyumamış ve kitap mı okumuştu.
Alparslan bunu düşünürken,

" İzmir bugün günlerden ne? " Dedi kız aniden.

Alparslan'ın orada olduğunun farkındaydı. Adam iyiden iyiye bıkmıştı bu isimden.

" Perşembe."

Bıkkınlığı sesine yansıyacak şekildeydi.

" Ve! Benim adım Alparslan.
İzmir demekten vazgeç artık. Adımı hâlâ aklında tutamıyor olamazsın!"

Kız gözleri hâlâ pencerede,

" Şikayetin varsa kapı orada hemen gidebilirsin."

Adam kaşları çatık sinirle solurken kız kendi kendine konuşmaya devam etti.

" Bu yıl perşembe gününe denk geldi demek."

Dedi mırıltılı sesiyle.

" Perşembe'ye denk gelen ne? "

" Yirmi sekiz Nisan. Yani doğum günüm. Bugün benim doğum günüm yirmi beş oluyorum."

" Doğum günlerinin huyudur. Her yıl başka bir güne gelir."

Kız kinayeli,

" Dedi doğum günü uzmanı. "

Dedikten sonra ekledi.

" Boşa geçen bir yıl daha."

Kollarını sardığı dizlerinden ayırıp sehba üzerindeki paketine uzandı. İçinden bir dal alıp dolgun dudaklarına bıraktı. Çakmağıyla yakarak derin bir nefes çekti içine.

BAKICI ( İzmir )( TAMAMLANDI ✔️)Where stories live. Discover now