- 10 -

60 5 5
                                    


Ders zilinin çalmasıyla haftanın ilk günü bitmişti. Kızlarla kitaplarımızı toplayıp çantamıza koyduk. Bugün voleybol maçı vardı. Yarı finale son 5 maç kalmıştı. Ve ilki bugündü. Kızlarla birlikte bizde maçı izlemeye gidicektik. Ama maçtan önce kızlardan ayrılıp Taehyung'un yanına gidicektim. Ona cumartesi günü aldığım şans tılsımını vermek istiyordum. Kızlarla sınıftan çıktık ve okul çıkışına doğru gitmeye başladık.
" Sizce maçı kazanacaklar mı?" diye sordu Jennie
" Ne olacağı belli olmaz ama umarım kazanırlar" dedi Rose
"Aynen" diye katıldı lisa
" Taehyung'gil kazanacak bence"
Bunu demenle Jennie gülerek konuştu
" Taehyung'gil oooo ilerlediniz mi o kadar"
" Abartma Jennie"
Bu sefer Rose konuştu
" Sevdiğininde kazanmasını istermiş aman aman"
Gülerek onlara katıldım artık alışmıştım onlara anlattığımdan beri konu açılınca benle dalga geçiyorlardı.
" Ne kadar Jisoo gibi takımda sevdiğimiz olmasada maç bizim için de iyi olucak derslerden sonra bir eğlence sonuçta" dedi  Lisa
Bende Lisa ile dalga geçerek konuştum
" Sana takımdan birini bulalım Lisa istersen"
" Olur sen Taehyungla sevgili olunca beğendiğim birini bana bulalım"  dedi
Birbirimizle böyle şakalaştıktan sonra normal konulardan konuşmaya başladık.

Kızlarla yürürken spor salonuna gelmiştik. İçeriye girdiğimizde çantamı açtım. İçinde olan şans tılsımını aldım. Çantamı geri kapatıp Jennie' ye uzattım.
" Kızlar ben içeriye girmeden Taehyung'un yanına gideceğim şans tılsımını vereceğim. Benim için yanınızdan yer tutun."
" Tamam olur" dedi Jennie
" Go Jisoo Go Jisoo" diye küçük bir tezahürat yaptı Rose
Onun ardından Lisa bağırdı
" Fighting Jichu"
Gülerek onlara el salladım. Yüksek enerjili arkadaşlara sahiptim. Sağa dönüp koridora geçtim. Bekleme odası buradaydı. Odaya doğru ilerledim. Kapısı açıktı. İçeriye doğru baktığımda Takımın oyuncuları içerideydi. Gözlerim Taehyung'u arıyordu. Sonunda onu gördüğümde gülümsemiştim. Rahatlamış gibi hissediyorum. Onun burada olucağını biliyordum zaten olmama gibi bir imkanı yoktu. Ama onu görünce rahatladım çünkü tüm endişem ve stresim gitmişti. Tabi anlık olarak.
Beni daha görmemişti içeri mi girmeliydim, seslenmeli miydim?
Ya da el sallayıp felan dikkatini mi çekmeli miydim?
Ama öyle fark etmezdi. Seslenmeliydim ama şuan kendimde o gücü bulamıyordum heyecanlanmıştım. Derin nefes alıp kendimi toparladım. Gülümseyip hiçbir şeyi belli etmeyen halime döndüm. Boğazımı temizledikten sonra gelen cesaret ile seslendim.
" Taehyung"
Duyulan sesim ile Taehyung kafasını kaldırdı ve bana baktı. İlk olarak şaşırmıştı tabi beni beklemiyordu. Sonra ise yüzünde geniş bir gülümseme oluştu ve bana doğru gelmeye başladı. Sıcak bir gülümsemeydi. Önüme geldiğinde bende onun gibi gülümsedim.
" Merhaba Taehyung"
" Merhaba Jisoo"
" Maçınız başlamadan önce yanınıza gelmek istedim. "
" İnan çok mutlu oldum"
" Bende, Maç için nasıl hissediyorsun?"
" Yani heyecanlıyım olumsuz duygular hissetmek istemiyorum ama maç başlamadan endişelerimiz oluyor. Yaptığımız çalışmalara güveniyorum. Arkadaşlarımla kazanmak istiyorum"
" Sakin olmak en iyisidir. Derin nefes al ver. Kazanacağınıza inanıyorum."
Nefes al ver dememle Taehyung Derin nefes alıp vermişti buna gülmeden edememiştim. Benim güldüğümü gören Taehyung'ta gülmeye başlamıştı
" Teşekkür ederim Jisoo. Şimdi daha iyi hissediyorum. "
" Rica ederim "
Elimde ki şans tılsımı hatırladım. Elimi kaldırıp önüne getirdim
" Bu bir şans tılsımı. Maçın için iyi olur diye düşündüm. İçinde maçı kazanmanızın dileğini yazdım."
Taehyung elimdeki şans tılsımına bakmıştı. Bunu beklemiyordu.
Tekrar konuştum
" Dilekler gerçek oluyormuş."
Elimde ki şans tılsımına bakarak konuştu Taehyung
" Şans tılsımlarını duymuştum. Ama hiç görmemiştim. Beni düşünüp dilekte bulunduğun için teşekkür ederim. Çok mutlu oldum."
Taehyung elimde olan kırmızı renkli kadife şans tılsımını aldı. Nazikçe tutuyordu. Değer veriyordu.
" Ne demek"
"Emin ol her maçımda bu şans tılsımı yanımda olacak"
" Umarım şans getirir size"
" Senin için getirir bence"
Heyecanlanan kalbim ile ona baktım.
Şuan acaba kalbimin sesini duyuyor mudur diye merak ediyordum. Duymuyordur ya yok o kadar da değil. Endişeyi bırakıp gülümsedim
" On dakikaya maç başlıyacak. Artık gitsem iyi olur kızlarda bekliyor"
" Ah evet arkadaşlarını bekletme"
" Gelip benimle konuştuğun için teşekkür ederim Jisoo. Sayende artık stresli ve endişeli hissetmiyorum. Mutlu enerjini bana veriyorsun herhalde"
Gülerek devam etti
" Ve şans tılsımı için de teşekkür ederim. Gözüm gibi bakıcam"
" Seninle konuşmaktan bende mutlu oluyorum Taehyung. Endişelerin gittiği için bende mutlu oldum. Ve şans tılsımı senin içindi"
Gülümseyişine bende karşılık verdim.
" O zaman ben artık gideyim"
" Ah olur görüşürüz"
" Görüşürüz"
El sallıyarak oradan ayrılırken o da bana el sallıyordu. Arkamı dönüp koridorda yürürken yüzümde büyük bir gülümse oluşmuştu.

Senle konuşmadan önce heyecanlanıyordum. Kendimi toparlayamıyordum. Kalbim küt küt atıyordu.
Senle konuşurken bütün vücudumu mutluluk alıyordu. Tüm hücrelerimde bunu hissedebilirdim.
Bana söylediğin bazı sözlerde sanki seninde benden hoşlandığını zannediyordum. Kalbim tekliyordu. Ama sonra bunun öyle olmadığını kendime inandırıp kalbimi susturuyordum.

Seyircilerin olduğu yere gelmiştim. Okulun öğrencileri tarafından oluşan kalabalık vardı. Kalabalığın içinden geçiyordum. Sonunda kızları gördüğümde onlara doğru yürümeye başladım. Önden ikinci sıradan yer tutmuşlardı. Yanlarına geldiğim kızlarda bana doğru baktı. Benim için tuttukları yerden çantamı aldım ve oturdum. Çantamı yanıma koydum.
Meraklı bir şekilde sordu Lisa
" Ne yaptınız Taehyungla? "
" Konuştuk, şans tılsımını verdim"
" Ne konuştunuz?" diye sordu bu sefer Rose
" Maç için heyecanlıydı bende destek oldum"
" Yaa tatlı şeyler sizi" dedi Jennie
" Sevdiğine destekte olurmuş bak bak" dedi Rose
Kafamı sallayıp konuştum
" Ee tabi destek gösterdim sevdiğime" bende artık onlar gibi dalga geçiyordum. Hesaba katmadığım şey ise onlar böyle olunca daha çok abartmaya başlamıştı. Lisa " Oooo" diyor
Yanımda ki Jennie ise omzumu pat patlıyor. Daha doğrusu vuruyor.
Bi on dakika sonra gelen takımlar ile maç başlamış bizimkilerde abartmalarını kesmişti.

İlk set yirmili sayılara gelmişti maç heyecanla devam ediyordu. İki takımda yetenekli ve güçlüydü. Takımımız sayı aldıkça tezahürat yapıyorduk. İlk set kaçta biter tahmin edemiyordum bu iki takımdan set uzayabilirdi. Ard arda alınan sayılarla sevinçle bağırıyorduk. Böyle çekişmeli geçen maçtan 27-25 bizim takım almıştı. Şimdi ise kısa bir set arası verilmişti. Onlarla birlikte seyirci olarak bizde ara vermiştik. Herkes arkasına yaslanmış rahatlamışlardı. Takım oyuncularının bazıları oturdukları yerde soluklanıyor bazıları ise sıralarının üstünde olan çantalarından su çıkarıp içiyordu. Koçları ise onlarla konuşma yapıyordu. Bi beş dakika sonra ikinci set başladı. İkinci sette çekişmeli bir şekilde devam etti. İki takımda kazanmak istiyordu. Ve ikinci seti karşı takım kazandı. Yine de biz umudumuzu kaybetmedik ve daha güçlü bir şekilde desteklemeye devam ettik. Takımda aynı şekilde devam ediyordu. Varını yoğunu ortaya koydular. Taehyung ve arkadaşları süper bir şekilde oynadı ve 3. seti 30-28 kazandı. Spor salonu sevinç çığlıklarıyla doldu bizde kızlarla seviniyorduk. Jennie ile kol kolla girmiş zıplıyorduk. Takım da arkadaşları ile zaferini kutlamış sonra koçları ile sevinmişlerdi. Takım seyircilere dönüp okul arkadaşlarına selam verdi.

Taehyung'a baktığımda seyircilere bakıyordu. Etrafa bakıp birini arıyormuş gibiydi. Gözleri beni bulduğunda dudakları kare gülümseyişine sahip oldu. Seyirciler arasında beni görmek istemişti demek. Gözleri beni aramıştı. Kalbim hızlıca teklerken bende ona gülümsedim. Taehyung bir şey hatırlamış gibi olmuştu. Koşarak sırada duran çantasının yanına gitmiş ve içinden bir şey çıkarmıştı. Tekrar geri geldiğinde elinde tuttuğunun şans tılsımı olduğunu gördüm. Bizim oturduğumuz yerin karşısına gelmişti. Şans tılsımını tuttuğu elini kaldırdı ve salladı. Bende gülümseyerek ona el salladım. Daha sonra elimi yumruk yaparak salladım.
Gülümseyerek bana bakan gözlerinde kaybolmuştum. Sadece ona bakıyordum sadece onu hissediyordum. Etrafım benim için kaybolmuş duyulmuyor, görülmüyordu. Sadece o vardı. Hayatımda ki büyüleyici anlardan biriydi.
Jisoo bilemesede hissettiklerinin aynısını Taehyung'ta hissediyordu. Onun için de sadece ikisi varmış gibiydi. Sadece ikisinin olduğu büyüleyici anda yaşıyordu. Gözlerini ondan ayırmak istemiyordu.

Platonic | Vsoo Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon