- 7 -

50 7 14
                                    

Zil çalmıştı öğlen arasına girmiştik. Arka sırama dönüp kızlara baktığım da Lisa'nın öğleden sonra olan derslerin kitaplarını sırasının altında ki rafa bıraktığını gördüm. Sabah ki olan derslerinde kitaplarını çantasına koyuyordu.
" Lisa-yah öğlen arasına kalmıcak mısın? "
Lisa kafasını kaldırıp bana baktı
" Bugün öğlen arasında eve gideceğim. Annem evde olmucakmış okuldan çıktığımda. Anahtarım yok bu yüzden eve gideceğim yemeği yiyip anahtarımı alıp geleceğim"
"Ah anladım"
Jennie 'nin sesi ile ona döndüm
"Bugün bende öğlen arasında eve gideceğim uyku sersemi ile çantamı hazırlamışım özel dersimin kitaplarını koymayı unutmuşum"
Kızlarla gülmeye başladık
" Cidden Jennie sana tek zarar veren uykun" dedi Rose
"Eee o zaman ikimiz kaldık Rosie "
"Aslında hayır bu öğlen arasında kitapçıya gideceğim sipariş verdiğim kitap gelmiş onu almam gerek çünkü hemen tükenebilir bir haftadır onu bekliyorum"
"Yaaa öğlen arsında tek kaldım tek yemek yemeyi hiç sevmiyorum"
Jennie omzuma elini attı
" Üzülme hızlıca gelmeye çalışıcam tamam mı yemeğimi yiyip gelicem biraz geç kalırım yemeğini tek yiyecek olsan bile hızlıca geliceğim için yemekten sonra yalnız olmucaksın"
Gülümsedim
"Sorun değil beklerim sizi"
Kızlarla beraber okuldan çıktık. Zemin katta indiğimizde vedalaştık. Onlar okuldan çıkarken ben yemekhaneye girdim. Yemek tabağını aldıktan sonra sıraya geçtim önümde ki öğrenciler ile ilerlemeye başladım. Görevlilerin önüne geldiğimde bugün olan yemekleri sırayla koydular. Yemeğimi alınca sonunda sıradan çıkmıştım. Boş yerlere bakarken ilerliyordum. Boş bir masa bulunca oraya tabağımı koyup oturdum. Su şişesine uzanıp içtim. Yemeklere bakarken ufak bir şekilde gülümsedim bugün sevdiğim yemekler vardı. Kaşığımı alıp pilavıma götürdüm. Bu sırada bana birisi seslendi
" Jisoo-shi Jisoo-shi"
İsmimin yüksek sesle söylenmesinden sonra kafamı kaldırdım. Karşı masada ki Jungkook bana seslenmişti. Yanında Taehyung'da vardı.
Bakışlarımı Taehyung'dan kaydırıp diğerlerine baktım tanıdık olarak Jimin de vardı. Ama diğerlerini tanımıyordum. Yeniden Jungkook'a baktığımda konuşmaya başlamıştı.
" Jisoo-shi  teksen yemeğe bize katılabilirsin eğer istersen"
düşününce iyi olurdu. Hem sıkılmazdım hemde iyi insanlardı arkadaşlığımızın ilerlemesini isterdim. Birde Taehyung'tan hoşlandığım da bir gerçekti  kendim de yeni kabullenmiştim. Yani ona yakın olmakta isterdim.
Jungkook şirince bana bakıp gülümsedi onu kıramazdım da.
Gülümseyip kafamı sallayıp onayladım
" Teşekkür ederim bende isterim"
Gülümseyip bana baktıklarında tabağımı alıp masalarına doğru ilerledim. Boş yere doğru bakarken Jimin konuştu
" Taehyung' un yanı boş istersen oraya otur"
Gülümseyip "olur" dedim
Tabağımı masaya koyup oturdum. Tanımadığım iki kişiye baktım ilk ben kendimi tanıtmalıyım diye düşündüm.
" Merhaba ben Jisoo"
Gülümseyip konuştu siyah saçlı olan
" Merhaba Jisoo bende Jin tanıştığıma memnun oldum"
" Ben de Baekhyun tanıştığıma memnun oldum Jisoo"
" Bende memnun oldum"
" Aslında Jisoo kendini yanlış tanıttı" dedi Jungkook anlamayarak kafamı jungkook çevirdim
"Jisoo aslında bir kurtarıcı benim kurtarıcım. İngilizce sözlüsünde beni kurtardı. Taehyung'la nöbetçiyken sanki beni müdür yardımcısı çağırıyomuş gibi söyledi hocaya ve beni kurtardı"
Baekhyun' dan "vayy" diye bir ses geldi
" Bu şans bi bende yok zaten"
" Bu arada Jisoo hoca sözlüyü not olarak girmekten vazgeçti aslında beni kaçırmana gerek yokmuş" bu sefer masadan kahkaha yükseldi
" Yani beni boşuna uğraştırdın"
"Üzgünüm"
Jungkook yeniden konuştu
" Ama bak bu sayede arkadaş olduk iyi değil mi"
"Öyle" dedim
" Peki voleybol takımından favorin kim oldu bizden herkesi tanıdın birinci sınıfları saymazsak" dedi Jin
" Açıkçası maçınızı ilk izlediğim zamandan beri ilk gözüme çarpan Taehyung olmuştu"
Taehyung bana bakınca gözlerine birşey diyemeden baktım. Etkileyiciydi yani ben etkileniyordum. Utangaç şekilde gülümsemesi bile hoştu.
" Teşekkür ederim" dedi Taehyung. Bende gülümseyerek baktım.
Baekhyun ve Jin bize bakarak garip sesler çıkarmıştı.
"dırıdırırırı dırırırı" ellerini havada sallayarak romantik dizilerde olan arka fonun sesi çıkarmaya çalışıyorlardı
" Yani o anlamda söylemedim onu yetenekli bir oyuncu olarak gördüm."
"Biz anladık Jisoo-shi" dedi Jimin
Keşke ağzımı açmasaydım herşeyi belli ettim.
" Jisoo sorun yok rahatsız olma onlar herşeyi abartır" dedi Taehyung
Gülümsedim "Anladım"
Baekhyun konuşmaya başladı
" Takımın kaptanı olarak aslında en yetenekli benim Jisoo bilirsin zaten en yetenekli kaptan olur"
" Kaptanlar en yetenekli olur ama sen en yetenekli misin bilemedim Baekhyun zaten senin kaptan olman bile şüpheli" dedi Jungkook
" Cidden niye Minho hyung  sana kaptanlığı bırakıp gitti daha iyi olabilicek kişiler var" dedi Jimin
" Hah demek ki iyiymişim ki bana bıraktı kaptanlığı Minho hyung"
" Ne iyi ama" dedi Jin
" Ne kötülüğümü gördün"
"  Anlatalım o zaman"  dedikten sonra Jin tavuğunu yemeye başladı hepimiz ona bakıyorduk
" Anlatmıcak mısın? " diye sordu Jimin
Ağzı dolu konuşmaya çalıştı Jin " erindim ve yemeğim benim için daha önemli anlatmamayı tercih ediyorum kusura bakma"
" tamam o zaman ben anlatırım" dedi Jungkook
" Sadece birini anlatıcam çok var Jisoo ama bu yetecektir. Şimdi biz yaz tatilinde antrenman yapıyorduk. Okula son bir ay kala antrenmanımız hızlandı daha seri ve ağır oldu. Bir akşam biz böyle takım olarak görüntülü konuşuyoruz. Baekhyun bize motivasyon felan verdi. Son ay hep beraber planladık nasıl çalıcağımızı güzel bir şekilde konuştuk. Sonra herkes yattı erken kalıcaz çünkü sabah altı buçukta spor salonunda olcaz. Sabah erkenden kalktık daha güneş doğmamış hazırlandık herkes buçukta spor salonunda oldu Baekhyunu bekliyoruz. İki dakika sonra geldi. Selamlaştık felan. Kapının orda bekliyoz o bize biz ona baktık. Sonra kapıyı işaret ettik anahtar sende aç diye Ha evet dedi ceketinin cebine baktı eşofmanın cebine baktı ha dedi gülerek çantasına açtı baktı yok kalemliğimde herhalde dedi ona baktı yok çantamın ön yüzünde ki küçük gözünde herhalde dedi baktı yok. haa diye tekrar bir şaşırma geldi bundan çantasını kapattı bize döndü dedi ki ben anahtarı masamda unutmuşum "
Tuttuğum kahkahayı bıraktım sesim yüksek çıkmıştı ama umrumda olmadı bu çok komikti benle birlikte Baekhyun da gülmeye başladı ama o daha çok ona atılan bakışları yumuşatmak içindi
" Tamam ya büyütmeyelim masanın üstüne koymuştum. Hızlıca çıkarken almadan çıkmışım. Zaten koşa koşa gittim eve aldım ya" dedi Baekhyun
" Ha bide almasaydın bizi sabahın altı buçuğunda diktin oraya yarım saat senin geri gelmeni bekledik saat yedi de başladık antrenmana bide bize akşam konuşama yapıyordu" dedi Jimin
" Off tamam ya" yemeğini yemeye devam etti Baekhyun
Hepimiz yemeğimizi yiyorduk. Jin yemeğini bitirmiş silip süpürmüştü.
" Ah doymadım"
Jin Jungkook'un tavuğunu almak için hamle yapmıştı. İkili aralarında bir uğraşa girdi. Jungkook'un tavuğunu alamayınca dudağını büzüp masada göz gezdirdi.
" Jisoo-shi tavuğundan birini bana verir misin nolu-"
"Hayır" dedi  Taehyung Jin'in lafını keserek bıkmış şekilde ona baktı.
Aslında yemeğim benim için önemlidir. Hemde tavuk en sevdiğim yemek.
Ama Jin'e bir tanesi verebilirdim çünkü  doymuştum.
" Ah verebilirim bende iki tane var"
" Olmaz o senin yemeğin sen yemelisin" dedi Taehyung
Sorun değil anlamında kafamı salladım bir tane tavuğumu Jin'e verdim.
Masadakiler Jin'in bu haline göz devirmişti. Bana vermemem içinde başlarını hayır anlamında sallamışlardı. 
Taehyung bu sırada yemek çubuğuyla tavuğunu tutup yemek tabağıma koydu.
Şaşırmıştım.
Beni önemsemişti. Belki de onu sevdiğimden şuan abartıyorumdum.
Şuan ne yapacağımı bilemedim. Kalbim hızlıca atıyordu.
" Teşekkür ederim gerek yoktu." dedim koyarken anlık olarak bana yakınlaşmıştı heyecanlanmıştım ama bunu belli etmedim.
" Önemli değil" gözleri Jine kaydı
"bazıları sadece kendi yemeğini yemeli"
Bunu diyince masadakiler güldü bende güldüm sinirlenilecek bir olay değildi.
Jungkook ve Baekhyun ise Taehyung ve bana bakıp kıkırdıyolardı. Çöpçatanlar sizi.
Bir iki dakika sonra herkes yine yemeğine döndü bitmekte olan yemeğimizi yerken konuşuyorduk. Yemeğimiz bitince tabakları koymamız gereken yere bıraktık. Birlikte dışarıya doğru yöneldik. Bahçe de birlikte oturup sohbet etmeyi teklif etmişlerdi Kızlar gelinceye kadar onlarla bahçe de oturabilirdim.
"Gitmek istesen bile bırakmam" demişti Baekhyun
Jinde okulda bildiği dedikoduları anlatacakmış buna hayır diyemezdim. Onlarla olmaktan gerçekten keyif almıştım. Komik ve samimiydiler. Arkadaş canlısıydılar. Onlarla tanıştığım için mutluydum.
Bahçede gölge olan serin çimlerin üstüne oturduk. Jin dedikoduları anlatmaya başlamıştı. Herkes heyecanla dinliyordu arada ani tepki veriyorduk. Onlar konuşurken yanımda oturan Taehyung'a baktım.

Dalgalı saçları anlına düşmüş arada rüzgar esince hareketleniyordu. Kahverengi gözleri derin ama yumuşak bakıyordu.Naif bir gülümsemeyle arkadaşlarını dinliyordu. Şekilli burnu ve dudakları vardı. Tamamiyle kusursuz bir yüz. Ne kadar kusur olarak görülse bile benleri bile güzeldi. Gözünün altında ki yanağında ki burnunda ki dudağında ki kirpiklerinin altında ki bende hepsi güzel gözüküyordu. Yakışıklı yüzü kusursuzdu. Sadece görünüşü değil kişiliğide güzeldi. Bundan dolayı doğru kişiden hoşlandığımı fark ettim.

Bilmiyorum beni sever misin?
Belki de ben seviceğim yalnızca seni
Ama beni sevmeni isterdim...

Platonic | Vsoo Kde žijí příběhy. Začni objevovat