- 5 -

65 7 1
                                    


Okula doğru yürüyordum. Bügün nöbetçi olduğum için derslere girmicektim. Bundan dolayı mutluydum. Okula girdiğimde ilk katta nöbetçi öğrenciler için olan masaya oturdum. Çantamda test kitapları vardı. Eğer test çözmezsem diye de yanıma okuduğum romanı aldım. Kendimi geliştirmek için kitap okuyordum. Dünya klasiklerini bitirmek hedefimdi. Bunun yanı sıra birçok türde eser okumayı seviyordum. Edebiyat konulu, tarih konulu, felsefe konulu... İlerde yazar olmak istediğimden bu benim için önemliydi. Koreli yazarlarımızın yanı sıra yabancı yazarların da dünya çapında ki yazarların da kitapları okuyordum. Bu yazarları okumalı ve örnek almalıydım günümüzde ki yazarları da.
Bana doğru gelen Rose'yi gördüm ve ona gülümsedim. Yanıma gelince kıkırdamaya başladı
"Nöbetçi Jisooyaaa"
güldüm
"Bugün müdür yardımcıları umarım sana çok görev vermez"
Oflayarak kafamı geri attım tavana doğru baktım yeniden Rose'ye dönerek" umarım" dedim.
İki tane müdür yardımcısı vardı Bay kang sinirliydi. Konuşurken ve size bakarken sinirli dururdu. Bay lee ise öğrencilere daha iyi yaklaşırdı ama son sene onda bir şey fark ettim o sadece kendi sevdiği öğrencilere öyle davranıyordu. Sinir bozucu
" Seninle birlikte nöbetçi olacak öğrenci kim acaba ? "
Gözlerim yanda ki sıraya kaydı
"Bilmiyorum ki "
Bir anda kalbim hızlıca atmıştı. Neden?

Koridordan koşarak gelen Jennie Rose 'nin arkasından boynuna atladı
" Ben geldimmmm"
"Hoşgeldin"
"Ahh boynumdan in acıyor acıyor "
Jennie oflayarak indi gözlerini Jisoo'ya kaydırdı
" Bugün ki dersler sıkıcıydı ha yırttın şanslısın Kim Jisoo"
Güldüm " öyleyimdir"
"Lisa nerde kaldı" dedi bu sefer jennie
"Yine geç kalmıştır" diye cevapladı Rose
Kafamla onu onayladım
"Gelir biraz sonra " dedim
"Şuan yolda koşarak geliyordur geç kalmamak için " dedi Rose
Bunu diyince güldüm
"Neyse biraz sonra ders başlıcak biz de çıkalım" dedi Jennie
"Jisoo her teneffüs ziyaretine gelicez sıkılma "
"Beklicem sizi gelin chae"
El sallıyarak merdivenlere doğru gittiler bu sırada yanına birisi geldi yan tarafımda olan sandalyeyi çekti çantasını koydu yüzünü gördüğümde bu kişinin on numara olduğunu anladım. Gözlerim şaşkınlıktan büyümüştü. Onunla birlikte nöbetçimi olucaktım. Son ki olayların üstünden zaman geçmişti ve bende birşeylerden emin olmuştum ben on numarayı beğeniyordum. Ve bu beğenmekten fazlaydı. Ben ondan hoşlanıyordum. Kimseye birşeyler söylememiştim ama Jennie birşeyler sezmişti. Şuan da olduğu gibi
Jennie merdivenlere çıkmadan önce gördüğü kişi ile bana döndü gülerek göz kırptı ona gözlerimi kaydırarak ileriye baktım. Jennie de Rose 'nin koluna girip merdivenleri çıkmaya başladı.
Kafamı  yan tarafıma çevirdiğimde on numaranın yan profilini gördüm. Ben onun yan profiline bakarken yutkundum yan profili bile güzel. Bakışlarımı üstünde hissetmesin diye önüme döndüm. Bu sırada on numara masaya çantasından bir kaç eşyasını koydu. Elleri kitabının üstünde biraz hareket ettikten sonra bana doğru döndü. O da ne zaman konuşacağına karar vermemiş miydi?
"Merhaba, ben Taehyung son sınıfım" dedi gülümseyerek 
Ona doğru döndüm
" Merhaba bende Jisoo, son sınıf öğrencisiyim tanıştığıma memnun oldum" dedim gülümseyerek
" Bende" dedi gülümseyerek on numara yani Taehyung artık adını öğrenmiştim.
O sıra da aklıma geldi
" Taehyung müdür yardımcısından nöbetçi öğrenci kartımızı almadık"
"ah evet alalım o zaman"
Kapıyı çalıp içeri girdik. Müdür yardımcısına dediğimizde masadaki küçük kutunun içindeki kartı gösterdi alıp taktık
"Çocuklar bu nöbetçi öğrenci listesinden isminizin olduğu yere imza atın" dedi kağıt ve kalemi bize uzattı. Kalemi alıp kağıtta ismim olan yere imza attım. Taehyung'ta imzasını atınca çıktık ve yerimize geçtik.
Bugünün Taehyung'la olduğu için mutluydum. Aklıma gelmezdi. Büyütmüyordum yani sadece ondan birazcık hoşlanıyordum o kadar. Gülümseyerek saate baktığımda ders zilinin çalmasına iki dakika kaldığını gördüm. Gelen nefes sesleri ile gözlerimi merdivenlere çevirdim. Lisa nefes nefese merdivenleri çıkıyordu. Yol boyu koştuğu için bu halde olduğunu tahmin ediyordum. Lisa diye seslendim. Kafasını kaldırıp bana baktı.
" Jisoo" derin bir nefes aldı sonra
Gülerek onla dalga geçtim
"Yine geç kaldın"
" evet koşa koşa geldim"
" yine koşman gerekecek çünkü dersin başlamasına iki dakika kaldı"
Gözleri saate kaydı daha sonra bana baktı
"Benim hemen gitmem gerek teneffüste yanına geliriz"
"Tamam "
Lisa merdivenleri hızlıca çıkıyordu. Gözden kaybolunca önüme döndüm.
Taehyung 'a baktığımda test kitabını açmıştı. Benim ona baktığımı anlayınca gülümsedi bende ona gülümsedim. Önüme dönecektim. Ne yapıcağımı bilemedim. Taehyung' un sesini duyunca ona baktım
" Bugünki nöbetçiliğimizi eğlenceli geçirelim Jisoo-shi"
Yüzünde büyük bir  gülümseme oluştu kimse bilmiyordu ama o çok şirindi. Gülümseyerek onu onayladım. Çünkü ona karşı bir cümle kuramamıştım.

Elimde ki kağıda bakarak yürüyordum. Bay lee'nin bana verdiği görevi yapmıştım. Bana verdiği kağıtları bazı öğretmenlere imzalatmıştım. Merdivenlerden indiğimde zil çaldı. Koridorun başında olan bay lee 'nin odasına hızlıca gittim çünkü birkaç dakika sonra koridor dolardı.
Bay lee' ye kağıtları verdikten sonra biran önce yerime gitmek istedim merdivenlerden in çık bacaklarım yorulmuştu. Deminden beri hocaların peşinden koşuyordum. Yerimize geldiğimde Taehyungun  yanında arkadaşları vardı. En son ona verilen görevi yapmıştı demek.
Masaya doğru gidip onun yanında ki yerime geçtim bu sırada Taehyung'un arkadaşı söyleniyordu.

" İngilizce hocası sözlü yapacakmış. Sayısal ve Korece dersine önem verdiğimiz gibi yabancı dilede önem vermeliymişiz. Sınavda bulunmasa da mesleğimizi ele alınca yabancı dile ihtiyacımız varmış"

"Bunun için sözlü yapıcakmış. İlk sınav için soruların benzerini vermiş. İkinci sınav için sözlüden aldığımız notu girecekmiş."

"Sadece bizi zorlamak istiyor. Delircem yabancı dili okuldan tam anlamlamıyla öğreniyoruz sanki. Dil kurslarına gidip öğreniyoruz. Dil sınava girip geçerlilik alıyoruz"

Tek nefeste konuşmuştu. Sinirli bir şekilde hızlıca konuşuyordu. Yanında ki arkadaşı ise ona gülüyordu. Taehyung beni fark etmişti ama arkadaşının sürekli konuşmasından cevap verememişti.
Bana gülümseyerek bakınca bende ona gülümsedim. Bu sırada Taehyung'un diğer arkadaşı konuşmaya başladı
" Merhaba ben Jimin Taehyung'un arkadaşıyım. Taehyungla aynı sınıfta olduğumuz gibi birlikte aynı takımdayız beni tanıman gerek takımın en popüler üyesiyimdir"
Biraz önce söylenen arkadaşı karşılık verdi
" Ya ya ne demezsin"
Eğlencelilerdi bu hallerine güldüm
"Merhaba bende Jisoo ve seni artık tanıyorum"
Gülerek diğer arkadaşı konuştu
" Merhaba bende jungkook. Taehyung'la aynı sınıfta değiliz ama birlikte voleybol takımındayız"
Taehyung bana döndü
" Evet bunlar benim arkadaşlarım. Daha önce söylemedim ama voleybol takımındayım"
"Aslında biliyordum. Hazırlık maçını  izlemiştim"
"Biliyordun ve beni tanımadın takımın en pöpüleriyim ama" diyip saçını karıştırdı Jimin
Cana yakın şakacı bir insandı
Güldüm
" Aslında sadece Taehyung hatırladım onu aklımda tutmuşum"
Biranda ağzımdan kaçan cümleyle bende şaşırmıştım. Taehyung da şaşkınca bana bakmıştı. Jungkook ise alttan alttan gülüyordu
Açıklama yaparsam daha kötü olabilirdi.
Jungkook saatte bakıp bize döndü.
" Dersin başlamasına beş dakika kaldı. Ne yapıcağım. Biranda olan bu sözlüye çalışmadım"
" Bundan sonra birşey olamaz kaderine boyun eğ" dedi Jimin
Jungkook asılan suratıyla Taehyunga baktı
Taehyung ise ona gülüyordu.
Bir iki dakika sonra jungkook kafasını yerden hızlıca kaldırdı
" Buldum buldum nasıl kurtulacağımı. Taehyung sen bugün nöbetçisin derse gelip beni çağırabilirsin. Müdür yardımcısı istiyor diye ya da herhangi bir öğretmen"
" Taehyung biraz şüpheli kaçabilir. Aynı takımdayız ve arkadaşız hoca anlayabilir" dedi Jimin
İşte o zaman bütün gözler bana döndü
" Jisoo benim için yapar mısın ne olur. Sen olursan inandırıcı olur. Hiçbir sorun da olmaz hocalar bilmicek" dedi jungkook
"Yapabilir miyim bilmiyorum ya anlaşılırsa fark edilirse "
" Hayır fark edilmez. Şöyle planlayalım"

Dersin ilk yirmi dakikasından sonra jungkook'un sınıfına gidicektim. Jungkook listenin 18. Kişisiydi ona sıra gelmeden çağırmış olacaktım. Dersin başında çağırırsam dışarıda oyalanmak onun için zor olurdu. Jungkook 'u müdür yardımcısı istiyor diye çağırdıktan sonra Jungkook sınıflarının üst katında olan kütüphaneye gidicekti orada kimse olmazdı. Sonra bende yerime dönecektim. Taehyung bizimle gelicekmicekti çünkü birimizin yerinde olması gerekirdi. Müdür yardımcıları ya da başka bir öğretmen çağırabilirdi.
Zil çalınca Jungkook ve Jimin gitti.
" Bence yapma Jungkook da derste mal gibi kalsın" dedi Taehyung gülerek bende onunla güldüm
" Jungkook'a söz verdim. Hemde bunu karşılıklı yapıyoruz. Ben onu kaçırıcam o ise bu hafta ki maç için bana en önden yer ayırtacak"
" Maçımıza geliceksin yani"
" Tabi ki"
" İstersen ben bundan sonra her maçımız için sana özel yer tutarım"

Platonic | Vsoo Where stories live. Discover now