33.BÖLÜM "YİTİRİLEN UMUTLAR"

7.8K 950 1.5K
                                    

Selam :)

Bölüme başlamadan önce sol alt köşedeki yıldıza dokunarak bana destek olabilirsiniz.

Buraya ben de sizin için bir yıldız bırakıyorum.⭐ Sizinkileri de bekliyorum.❥

Bölüm sınırımız yine 900 oy ve 1500 yorum. ♡

Keyifli okumalar.♡

gizzemasllan Instagram: gizzemasllan

.

.

.

33. BÖLÜM "YİTİRİLEN UMUTLAR"

Silah sesleri giderek artarken çığlıklar içinde dizlerimin üzerinde sürünüp Pars'ın yanına ulaştım. Krize girmişçesine bağırarak ağlayıp ne yapacağımı bilemezken Pars'ın gözlerinin açık olduğunu, bilincinin yerinde olduğunu fark ettim.

"P-Pars." İstemsizce kekeledim, başımı çevirip baygın olan Gökmen'e baktım, yeniden Pars'a döndüm ve gözyaşlarına boğuldum.

Zorlukla kaldırdığı eli göğsüne doğru gitti, dişlerini sıkarak "Korkma," dedi, o an birilerini aramam gerektiğini fark ettim.

Gözlerimi ondan çekip etrafa bakındım, telefonumu ileriye düşürdüğümü gördüm, dizlerimin üzerinde sürünüp oraya gitmek istedim ama ben daha bunu yapamadan Pars, kanlı eliyle bileğimi tuttu.

"Sakın," diye de uyardı berbat çıkan sesiyle.

"Ambulans," diyebildim bir tek gözyaşları içinde.

"Cebim," dedi yine zorlukla, ne demek istediğini hemen anlayıp ellerimi cebine attım, telaşla telefonunu bulup çıkardım. Ekranı hızla açarken gözümün ucuyla Gökmen'e baktım, hâlâ baygın olduğunu görüp önüme döndüm ve titreyen ellerimle 112'yi çevirdim.

O sırada silah sesleri sustu, içeriye girecekler zannedip çok korktum. Pars'a baktım endişeyle ve yerden destek alıp doğrulmaya çalıştığını gördüm.

"Hayır! Hareket etme, doğru olmayabilir!" dedim ve 112'yi arayamadan ona engel olmaya çalıştım.

"Bir şey olmaz," dedi, bu durumda nasıl böyle rahat oluyor anlayamazken doğruldu, arkasındaki duvara yaslandı. Korku dolu gözlerimle onu izlerken elini karnına götürdü. Ancak o an oradaki cam parçasını gördüm ve korkuyla daha çok ağlamaya başladım.

O, o cam parçasıyla ilgilenmeye çalışırken ekrana baktım ve zorlukla 112'yi aradım. Telefon hemen açıldığında da ağlaya ağlaya durumu anlattım, adresi verdim. O sırada içerisi bir anda insanlarla doldu, yardıma geldiler.

Bazıları Gökmen'le, bazıları Pars'la ilgilendiler. Ben ise ağlaya ağlaya bir Gökmen'in yanına bir Pars'ın yanına gidip durdum.

Bu şekilde geçen zamanın ardından polisler ve ambulanslar geldiğinde korkum bir nebze olsun azalmıştı, sonrasında da her şey çok hızlı gelişmişti.

Gökmen'i ayrı Pars'ı ayrı ambulansa aldılar, hangisinin yanına gideceğimi bilemezken ayaklarım beni Pars'ın olduğu ambulansa sürükledi ve ona bindim.

Hastaneye ulaştığımızda ikisini de ayrı odaya aldılar, ben ise yan yana olan o odaların önünde kalakaldım, gözyaşlarına boğulup bulduğum bir yere oturdum. Kimi arasam kimi çağırsam bilemedim. Birilerine haber vermek doğru olur mu onu da bilemedim ve hiçbir şey yapmadan öylece oturmaya devam ettim.

"Ayliz Karadağ?" İsmimi duyunca başımı kaldırdım, yanıma gelen polise baktım.

Ağlarken hıçkırıp hemen ardından "Benim," dedim.

AŞKA SÜRGÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin