16

1.1K 155 173
                                    

Keyifli okumalar dilerim. :)

Esmer adam karşısında sert adımlarıyla bir sağa bir sola yürüyor, sakinleşebilmek adına derin nefesler aldığı için göğsü inip kalkıyordu. Gözleri ateş saçıyor, her ne kadar bastırmaya çalışsa da içinde yükselen öfkeye hakim olamıyordu. Koyu gözlerini Jungkook'a sabitlemiş bir cevap bekliyordu. Her geçen saniyede kontrolünü kaybettiğinin farkında olsada, içindeki kıskançlık azımsanabilecek derecede değildi.

Fakat Jungkook karşısındaki adımları duraksamış sinirli bakışları görür görmez ürpermiş ve uzun zaman sonra içinde ilk defa Taehyung'a karşı korku hissetmişti. Karşısında gördüğü adamın bakışları hiçte tanıdık hissettirmiyordu.

Gökyüzü iyice kararmış, rüzgar şiddetlenirken okyanus daha hırçın bir hal almıştı. Gece tamamen her yeri kaplamıştı. Fakat kendisini üşüten ve çevrenin ışığını söndüren Jungkook'a göre karanlık gece değil, Taehyung'un soğuk çehresiydi.

"Susma! Cevap ver bana!"

Duyduğu yüksek ses parmak uçlarının üşümesine sebep olmuş, gözlerinde hissettiği sızıyla başını eğmişti. Hissettiği korku göğüs kafesi içindeki ürkek kalbinin titremesine sebep oluyordu. Taehyung ilk kez kendisine böyle davranıyor. İlk kez böyle bakıyordu. Jungkook sığınmak istediği yerden korkuyordu.

Kırgın olan kendisiydi. Kızgın olması gereken de kendisiydi. Yine de Taehyung için çabalıyordu. Hak ettiği bu muydu?

"Sana söyledim! Onlardan uzak durman gerektiğini söyledim değil mi?" konuşmaları arasında duraksıyor ve sürekli derin nefesler almaya devam ediyordu. "Neden dinlemiyorsun? O iyi biri değil dedim, zarar görürsün başına bir şey gelir dedim. Ben seni korumaya çalışıyorum fakat sen.. Amacın ne Jungkook? Hala ölmek mi istiyorsun?"

Beyaz tenli olan duyduğu son cümleyle gözyaşlarını daha fazla tutamamış ve kendini tamamen serbest bırakmıştı. Kalbi her yanından kırılmıştı. Henüz gencecik yaşında kirli zihinlerden korunmak için korktuğu ölümü bile göze almıştı. Hatta neredeyse başarılı oluyordu. Neredeyse ölüyordu. Bunu henüz atlatan birine böyle söylemek ne kadar doğruydu? Güveneceği, korunacağı hiçbir yer kalmamıştı.

Kendisine doğru yaklaşan adımları farkettiğinde gözlerini kapattı, yoksa adımları gerileyecek ve tamamen zayıf gözükecekti.

"Söylesene Jungkook. Ne yapabilirim?" dedi Taehyung bastıramadığı sert sesiyle. "Seni o siktiğimin piçlerinden uzak tutabilmek için ne yapabilirim?"

Sanki Taehyung'un gözüne perde inmiş, karşısındaki kişinin Jungkook olduğunu unutmuştu. Sıradan biriyle bile böyle konuşulmazdı. Esmer adam nasıl oluyorda dokunurken bile incitmekten korkar gibi davrandığı çocuğa bu şekilde davranabiliyordu.

"Ya da" dedi Taehyung sinirle gülerek "benden intikam almaya mı çalışıyorsun?"

"Ne?"

Jungkook başını kaldırmış ve dolu gözleriyle karşısında tanımadığı bir ifadeyle duran esmer adama bakmıştı. Birlikte uyuduğu, sarıldığı, yanlışlıkla dudakları değdi diye hala kalp atışlarını düzene sokamadığı Taehyung nereye gitmişti. Jungkook'un Taehyung'u neredeydi?

Nasıl böyle düşünebilirdi? Jungkook yalnızca onun için çabalamışken Taehyung nasıl ona bunu yakıştırabilirdi.

Dün gece yaşananlar doldu aniden aklına. Ağzına sarılan el, tozlu bir kamaraya sürüklenmesi, boynundaki ufak kesik izi. Jungkook neredeyse Taehyung için ölecekti. Fakat Taehyung.. Taehyung neler düşünüyordu.

sailor | tkWhere stories live. Discover now