17

1.8K 209 299
                                    

Önceki bölümü okumayı unutmayın.

Keyifli okumalar dilerim. :)

Bir kaç saat önce, gece;

Bir kaç saat uyumaya çalışsa bile beynini meşgul eden düşünceler yüzünden tam olarak uykuya dalamamış ve ne kadar çabalarsa çabalasın içindeki üzüntüyü atamamıştı.

Boğazında hissettiği acıyla bir kaç kez öksürmüş su içme ihtiyacıyla yatağının yanındaki komodinin üzerinde olan deri mataraya uzanmıştı. Fakat elinde hissettiği boşluk mataranın içinde su kalmadığını gösteriyordu.

Her ne kadar yatağından çıkmak istemiyor ve gidip su almaya üşeniyor olsa bile boğazının tamamen kuruduğunu hissetmiş ve yatağından doğrulup kamarasından çıkmak için hareketlenmişti.

Elinde tuttuğu deri matarayla birlikte mutfağa yönelmiş yan yana duran fıçıların içinden matarasına su doldurmaya çalışıyordu. Uyku sersemi olduğu için biraz zorlansa da matarasını tamamen doldurmuş ve bir kaç yudum alıp ağzını ıslatırken suyun boğazından kayıp içine gitmesinden büyük bir zevk aldı.

Suyun tadı biraz garipti. Ama önemsemedi çünkü uykudan uyandığı için ağzının tadı da değişmiş olabilirdi. Bu yüzden bunu sorun etmeden içmeye devam etti. Sanki içi yanmıştı.

Kamarasına doğru ilerlerken öksürükleri arasında fazla nefessiz kaldığını hatırlamış ve biraz nefes alma ihtiyacıyla adımlarını güverteye çevirmişti.

Açık güverteye çıkar çıkmaz yüzüne çarpan soğuk rüzgar hafifçe titremesine sebep olmuş ve bir kaç dakika içinde alıştığı için kenara doğru yürümeye devam etmişti. Güvertede nöbet tutan iki mürettebat haricinde etrafta kimseyi göremedi. Biraz daha ilerleyip güvertenin kenarına oturduğunda bir süre ayın okyanusa vuran yansımalarına büyülenmiş gibi dalgın bir ifadeyle bakıyordu.

Çevresine göz gezdirdiğinde bu akşam burada yaşananlar aklına gelmiş ve yeniden gözlerinin dolmasına engel olamamıştı. Artık sinirli değildi. Sadece üzgün ve kırgın hissediyordu. Bu kadarına da hakkı vardı zaten.

Sessizce gözyaşlarını akıtıyor ve bir yandan da suyunu içmeye devam ediyordu. Hava almak kendisine iyi gelmişti, ağlayıp rahatladıkça da sanki içi boşalıyordu. Derin bir nefes aldı, bu nefes içini titretmişti.

Daldığı düşüncelerinin arasından çıkıp odağını topladığında buraya gelmesinin üzerinden epey zaman geçtiğini farketti. Pijamaları ince olduğundan çok olmasa bile üşüdüğünü hissediyordu. Fakat burası hoşuna gitmişti. Rüzgar saçlarının arasından geçiyor, nemli yüzüne çarptıkça kendisini rahatlatıyordu. Bu yüzden kamarasına dönmek istememişti.

Bir miktar daha vakit geçtiğinde gözleri yavaşça kapanmaya başlamış ne kadar dirense de açık tutacak gücü kendinde bulamamıştı. Oturduğu yerde dengesini kaybedip düşeceği sırada bir el tarafından kolundan nazikçe tutulmuş ve rahatsız etmemeye dikkat ederek geriye çekilmişti.

Bu temasla gözlerini açtığında bilinci yerine gelmiş fakat başı döndüğü için dengesini kuramamıştı. Az daha düşecekti. Nöbette olan mürettebat kendisini tutmasaydı az daha suya düşecekti. Bu düşünce kendisini korkutmuştu.

Yolcu gemisi battığında suyun içinde bilincini kaybettiği anı hatırlamış ve gözyaşlarının yeniden akmasına engel olamamıştı. Çok değişik hissediyordu. Hem niye ağlıyordu ki? Düşmemişti bile. Şu an güvendeydi. Kendini komik bulup şimdi de gülmeye başlamıştı.

sailor | tkNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ