Yirmibeşinci Bölüm

15 4 2
                                    

Multimedya: Gökçe GÜNEŞ

@birimiz- ithaf ediyorum ✨

"Duru hadi geç kalacağız!"

Bir türlü bitmek bilmeyen makyajım, Emir'in sesi ile bitti. Topuklu ayakkabılarım üzerinde aşağı indim.
Mart ayının ortalarındaydık ve hava oldukça güzeldi.

Emre'nin ölümünün üzerinden neredeyse yedi ay geçmişti. Gökçe sekiz aylık hamileydi ve bir kızı olacağını öğrenmiştik. Adını dahi düşünmüştük. Adını "İpek" koyacaktık.

İpek bizim aydınlığımız olacaktı. Son zamanlarda onun dışında güzel birşey olmuyordu. Arda, Gökçe'ye ve İpek'e birşey olmaması için oldukça çabalıyordu.

Son dört aydır Gökçe dışında hepimiz çalışıyorduk. Bir klinik açmış ve hep birlikte orada çalışmaya başlamıştık. Oxford mezunu olarak da başlarında ben vardım. Tabi bunu ben değil, diğerleri istemişti.

Bu sırada Ece'nin de hamile olduğunu öğrenmiştik. Ece ,şuan  iki aylık hamileydi. Gökçe'nin aksine, sakin bir hamilelik geçiriyordu.

Batuhan ile hergün kişisel blog larına video çekiyorlardı. Batuhan oldukça duygusal bir babaydı. Ece, ben hamileyim demez, Batuhan biz hamileyiz derdi. Yada ben aşeriyorum değilde biz aşeriyoruz, derlerdi.

Bugün işten biraz erken çıkacak ve Emir'in babası ile buluşacaktık. Konuşmak istediğini söylediğinde , Emir işimiz olduğunu söylemiş ve İzmir'e davet etmiştik.

Emre'nin mezarına cenazeden sonra bir defa daha gitmiştik. Naz hanım , Emre'nin karanlıktan korktuğu için mezarına küçük bir sistem yaptırmıştı. Bu sistem sayesinde geceleri Emre karanlıkta kalmıyordu. Emre'nin karanlıktan korktuğunu bilmiyordum. Aslında ben, onun hakkında çoğu şeyi bilmiyordum...

Aşağı indiğimde ihtiyarın hediye ettiği siyah Maseratiye bindim. Emir'de hemen yanıma oturdu.

Emir:
"Senin şu şizofreni hastan, adı neydi?"

Emir düşünmeye başladığı sırada arabayı çalıştırdım.

"Eda hanım."

Emir:
"Evet, Eda hanım. Neden hâlâ onunla birliktesin?"

"Bu nasıl bir soru Emir? O benim hastam!"

Emir:
"Biliyorum, ay ışığım ama sence de onu ruh ve sinir hastalıkları Hastanesi'ne yönlendirsen iyi olmazmı?"

"Evet sevgilim ama seninle burada hastam ile ilgili konuşmayacağım tabiki."

Hasta-doktor ilişkisi gizli tutulmalıydı. Emir meraklı bir insandı ama onunla bunu konuşmayacaktım tabiki.

Kliniğin önünde durduğumda, Emir arabadan indi. Park etmek herzamanki gibi bana kalmıştı.

Arabayı park edip kliniğe girdim. Burada biz hariç iki psikolog ve dört hizmetli vardı.

Kliniğe giriş anlarımı seviyordum. Bana oldukça havalı geliyordu. Ama Emir ile girerken çok daha iyiydi. Topuklu ayakkabılarımın çıkardığı tanık sesi duyanlar selam veriyorlardı. Oldukça saygın bir insan oluyordum bu zamanlar.

Odama girdiğim an, gelen bildirim sesiyle neredeyse hiç şaşırmadım. Gökçe evde sıkıldığında gruba yazıyordu sürekli.

Gökçe:
"Şu videoya bakın.
Çok duygusal 😭😭"

Videoya tıkladığımda gülmemek için kendimi zor tuttum. Güzel bir bebek annesine biberon götürüyordu. Götürürken iki kez tökezlesede en sonunda annesine verip kocaman bir gülümseme ile "anne" diyordu.

TÜNEL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin