Dördüncü bölüm

38 13 6
                                    

Multimedya:Defne ÖZTÜRK

Arda'nın dedikleri üzerine hiç kimse hiçbir şey dememiş bir kenera sinerek düşünmeye başlamıştı.

Bu sessizlik ölüm sessizliğiydi.Her zaman yetmişli yaşlarımda sıcak yatağımda ve eşim ile çocuklarım başımda bekler iken huzur içinde hayata gözlerimi kapatacağımı düşünüyordum ama galiba bu rutubet kokan tünelde,
henüz birkaç gün önce tanıştığım insanların yanı başında ölecektim.

Annem ile hiç ölmekten,ölmeden yapmak istediklerimizden bahsetmezdik.Annem ölümden bahsedilmesini sevmezdi.Annem bir gün öleceği fikrinide sevmezdi...Ama öldü... Acaba buradan kurtulursak babam bana ne diyecekti? "Hepsi senin yüzünden Duru!Annenin değil senin ölmesi gerekiyor!" mu derdi?
Hayır hayır babam asla böyle birşey demezdi.

"Eğer buradan çıkarsak piskolojik destek almanız gerekiyor biliyorsunuz değil mi?" diye kıkırdadım.

Arda:
"Ben delirdiğimi düşünüyorum!Hatta
sizinde delirdiğinizi düşünüyorum!!"

Arda'nın bu söylediğine kahkaha atarken birden aklıma bir hafta önceki mezuniyetim geldi.

"Aklıma bir hafta önceki mezuniyet
partisi geldi.Gece yarısına kadar deli gibi dans etmiştim...Son dansım olduğunu bilsem daha ciddiye alırdım"

Emre:
"Neden öyle diyorsun ki Duru?Hadi dans edelim" telefonundan "la vie en rose" şarkısını açtı.Bu şarkıyı seviyordum bu yüzden yüzümde aptal bir sırıtış belirdi.Bilmiyorum belkide bu sırıtış Emre'nin yaptığı hareketten dolayıydı.

Emre önüme grldi ve "acaba hanımefendi bu dansı bana lütfedebilirmi ?" derken yüzünde çapkın bir gülümseme belirdi.
Ayağa kalkıp elimi verdim ve "şuan daha iyi bir seçeneğim yok gibi görünüyor, beyefendi" dedim.

Elimin Emre'nin eli içinde kayboluşunu izlerken arkamdan bir ıslık sesi duydum.Gökçe hem ıslık çalıyor hemde alkışlıyordu.Bu hareketleri benim utanmamı ve dolayısıyla kızarmamı sağlıyordu.

Emre kulağıma eğildi ve

Emre:
"Kızarınca çok tatlı oluyorsun Duru"

Teşekkür ederek gözlerimi kaçırdım.

Emre:
"Gözlerini kaçırıncada çok tatlı oluyorsun Duru "

Boynundaki elimi çekip omzuna hafif bir yumruk attım.Bu hareketime daha çok gülerek

Emre:
"Sen herzaman çok tatlısın Duru!"

Emre'ye daha fazla tahammül edeceğimi sanmıyorum.Elindeki elimi kurtararak onuda boynuna sardım ve kafamı göğsüne yasladım.Emre ilk başta hareket etmeyi kesti sonra ise derin bir nefes alarak devam etti.

Emir KORHAN:

Emre Duru'yu dansa kaldırmıştı.Bu Duru için güzel birşeydi galiba çünkü dans fikri ortaya çıktığından beri gülümsüyordu.Onun gülümsemesi dünyanın yedi harikasından bile daha güzel birşeydi benim için,tabii bu bana karşı olduğu sürece!

Emre Duru'nun kulağına birşeyler fısıldıyor,Duru ise bu dediklerinden dolayı utanıp, kızarıyordu.En sonunda Duru Emre'nin göğsüne yasladı kafasını.Buna sinirlenmemem hatta arkadaşım için mutlu olmalıydım ama birşeyler yanlıştı.
Emre'nin yerinde benim olmam gerekiyordu.Duru'nun ona değil bana gülmesi gerekiyordu...

Emre hiçbir zaman kızlara asılan bir erkek olmamıştı.Şuana kadar hiç sevgilisi de olmamıştı.Kendi haliyle yaşayıp gidiyordu.Kızlar onun bu ulaşılmaz oluşuna hayran kalıyor ve peşinden ayrılıyorlardı.Tabi yakışıklı da sayılırdı...Kimi kandırıyorum ki çok yakışıklı bir çocuktu!

TÜNEL Onde as histórias ganham vida. Descobre agora