Ondokuzuncu Bölüm

18 5 0
                                    

Multimedya: Barış KAYALAR

(Sezen Aksu -Geri dön)

Duyduklarıma daha doğrusu gördüklerime inanamıyordum. Gözlerim Derya ve Emir arasında mekik dokurken ,bunların doğru olmaması için dua ediyordum.

Daha fazla burada olmayı ne gururum kaldırırdı ne de midem. Onlara söyleyecek hiçbir sözüm yoktu. Arkamı dönüp bir adım atmıştım ki hemen geri döndüm. İçimde kalacağına yüzünde kalsın diye geçirdim içimden.

Dönmemin hızıyla Derya'ya öyle bir vurdum ki Derya Emir'in kollarına yığıldı. Emir bana şok içinde bakarken eve girdim ve tüm elbiselerimi bavula yerleştirmeye başladım.

Tüm eşyalarımı topladığımda bavullarımı alarak odamdan çıktım.

Gökçe:
"Yok artık Duru! Sadece bir haftalığına gidiyoruz."

Ece:
"Ben bile o kadar almadım Duru!"

"Ben... Amerika'ya gidiyorum."

Gökçe:
"Çıldırmış olmalısın sen! Ne Amerika'sından bahsediyorsun?"

"Kızlar Emir beni Derya ile aldatmış"

Ece:
"Batuhan'dan dahi beklerim ama Emir'den beklemem!"

Gökçe:
"Bende Batuhan'dan beklerim."

Gökçe Ece'ye imayla bakarken Ece imayı anlamış olmalı ki Gökçe'ye kötü kötü bakmaya başladı.

"Görüşürüz."

Gökçe:
"Kızım önce İstanbul'a gidelim oradan gidersin. Ne bu acele?!"

"Hayır. İlk uçakla gideceğim. Büyük ihtimalle aktarmalı olur."

Ece:
"Birdaha görüşmeyecekmiyiz?"

"Uzun bir süre görüşmeyeceğiz."

Onlara kısaca sarılıp taksi çağırdım. Taksi gelene kadar ufak bir makyaj yaptım. Taksi geldiğinde kızlara tekrar sarılıp taksiye bindim. Sanki burada daha fazla oyalansam sonsuza kadar kalacakmışım gibi geliyordu. Ne kadar erken o kadar iyi.

Birdaha İzmir'e gelirmiydim bilinmez bu şehiri de İstanbul gibi özleyeceğimi düşünmüyordum.

Hayattaki tüm şansımı sanırım uçak da kullandım. Havaalanına gittiğimde uçakta bir kişilik yerin olduğunu ve uçağın on dakika sonra kalkacağını öğrendiğimde bu kadar basit olmasına şaşırdım.

Yerim pencere kenarındaydı. Umarım yanıma konuşmayı sevmeyen birisi oturur diye düşünürken yanıma kıvırcık bir erkek oturdu. Yüzunu bana döndüğünde ikinci bir şok yaşadım. Barış?

"Barış?"

Barış:
"Duru! Bu ne güzel bir sürpriz!"

Barış'ın beklenmedik enerjisi benim gözlerime baktığında bitti. Aklında birşeyleri kararlaştırdığı mutlaktı.

Barış:
"Sen... İyimisin?"

Kafamı yavaşça hayır anlamında salladım. Akmayı bekleyen gözyaşlarım, gözlerimi yakıyordu.

"İyi değilim. Emir beni aldattı"

Hadi ama... Bu kadar çabuk ağlamamalıydım! Artık daha fazla tutamadığım gözyaşlarım, serbest kalırken Barış'ın gözleri yanaklarımda asılı kaldı.

TÜNEL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin