Yirmibirinci Bölüm

18 6 1
                                    

Multimedya: Duru ÖZTÜRK

 @ipeklio ithaf ediyorum 💕

Emir KORHAN:

"Benim bildiğim en güzel önsöz; senin sesindi kadın..."

Her ay Duru ile olan tepemize gidiyor ve mektup bırakıyordum. Küçük bir posta kutusu yapmıştım. Tam kırk dokuz mektup olmuştu. Duru'yu bir an bile unutamamıştım. O beni unutmuşmuydu?

İstesem Duru hakkında birçok bilgiye ulaşabilirdim,ne de olsa ben Halit Soykan'ın oğluydum. Ne var ki istemiyordum. Duyacaklarımı duymaktan korkuyordum.

Yarın akşam Arda ve Gökçe'nin düğünü vardı. Nişanda gelir diye çok beklemiştim ama gelmemişti. Emre'nin Duru ile konuştuğunu biliyordum.

Neden bu kadar güzeldi ki?! Bir yandan Emre ile Barış, diğer yandan tüm Amerika! Ben aşkıma sadık kalmıştım ama Duru kalmışmıydı?

Düğünde gelip gelmeyeceğini bilmiyordum. Belki gelirdi? Posta kutusu artık ağzına kadar dolmuştu. Son mektubumu koymadan önce son bir kez daha okudum. Hata olmasın istiyordum, belki okurdu...

"Duru'm,

Bu zamana kadar hiç bir mektubumu okumadın, burada yoktun ki. Ay ışığım çok özledim! Özleminle dört yıl nasıl başa çıktım bilmiyorum ama artık dayanamıyorum!

Dönsen artık, ben senden özür dilesem sende kabul etsen... Ne hoş hayaller değilmi? Yokluğunda neler olduğunu diğer mekbularda anlatmıştım aslında.

Gökçe ve Arda yarın evleniyorlar. Onlardan bir ay sonra Batuhan ve Ece'nin nişanı var. Herkes sevdiğine kavuştu be güzelim. Bir biz kavuşamadık.

Seni sonsuza kadar sevecek olan,
Emir."

Gözümdeki yaşları silip ayağa kalktım. Duru'nun yokluğunda kendimi içkiye verdim. Bundan gurur filan duyduğum yoktu ama utanmıyordumda.

İntihar etmek istemiyordum ama bu kadar içkiyle belki sirozdan ölürdüm. Hayatım çok anlamsızlaşmıştı ve ben 'anlamsızlığın içinde bir bilinmeze sürüklenip gittim hep.'

Beyaz gömleğimin düğmesini tekrar açtım ve arabama bindim. Gece yarısını geçiyordu. Bundan birkaç saat önce Arda'nın bekarlığa veda gecesi vardı.

Birkaç saatte olsa uyumak için eve gittim. Kafamı yastığa koyup, gözlerimi tavana diktim. Tavanda Duru'nun bir fotoğrafı vardı. O kadar güzel gülüyordu ki...

Duru ÖZTÜRK:

Amcam:
"Kal istersen?"

"Boşver ihtiyar. Başından gidiyorum işte."

Amcam ve Christian evlenmişlerdi. Amcamların yanında daha fazla durmak istemedim. Gökçe ve Arda'nın da düğünü vardı. İzmir'e gidecektim. Oxford dan mezun olmam sayesinde kolaylıkla iş bulabileceğimin farkındaydım.

Barış beni havaalanına götürmek isteyince reddetmedim. Benim ona arkadaş gözüyle baktığımı anlayınca bana asılmayı bırakmıştı. Yani ben öyle umut ediyordum.

Havaalanına geldiğimizde Barış'ın gözünde bir kararsızlık gördüm. Acaba o damı benimle birlikte gelecekti? Onun burada işi vardı, gelmezdi.

Uçağa doğru ilerlerken Barış boğazını temizleyerek adımı söyledi. Belki uzun süre görüşemeyiz diye düşünerek geri döndüm.

Barış elinde bir kadife kutu, kendisi diz çökmüş... Ne yapıyordu bu?

TÜNEL Where stories live. Discover now