15.Bölüm FIN

51 3 62
                                    

Kelimeleri beynimde toparlamaya çalışarak oturma odasına girdim. Grup sohbet odasında bir duyuru yapacağımı ve eğer müsaitlerse ortak salonda buluşabilir miyiz diye sordum. En fazla üç üyenin geleceğini düşünüyordum. Bunlardan biri elbette Bangchan hyung olacaktı. Çünkü hakkımdaki her şeyi ona açmıştım. Minho hyung işi olsa bile koşa koşa gelebilirdi, bunu biliyor olmak biraz midemin dönmesine neden oluyor olsa bile memnundum. Diğer üye olasılığı hakkında hiçbir fikrim yoktu. Hyunjin olsa memnun olurdum. Kendimi ekstra rahatsız hissetmezdim. Ancak salona girdim ve Minho ve Hyunjin dışında herkesin orada olduğunu fark ettim.

Bangchan bunu anlamış olacaktı ki, "Çekimleri vardı. Muhtemelen mesajını görmediler." diye açıkladı.

Minho hyung'un, Hyunjin ile planlanan radyo programı sunuculuğu görüşmesi hakkında konuşmasını hatırladım. Aydınlanmış gibi, "Ah, evet," diye fısıldadım. Önemli değildi. Her zaman Minho hyung ile konuşabilirdim ve Hyunjin'e nasıl hissettiğimi anlatabilirim. "Hepinizi çağırdığım için üzgünüm. Kısa tutmaya çalışacağım." dedim. Seungmin bu noktada kaşlarını çattı. Muhtemelen kötü bir şeyden bahsedeceğimi düşündü.

Seungmin, "Bir sorun mu var?" diye sordu. Felix ve Jeongin kocaman, şaşkın gözlerle bana baktıklar. Kendimi biraz küçük hissettim ama elimden geldiğince sakin durmaya çalıştım.

"Bir bakıma evet," diye başladım. "Sizi direkt olarak etkilemeyecek ama rahat olabilirsiniz. Tamamıyla benimle ilgili." Seungmin'in ifadesi değişti ama kesinlikle daha iyi bir hal almadı. Bu noktada kendimle ilgili bir problemin bile onun için ne kadar önemli olduğunu fark ettim. Birkaç defa yutkundum çünkü söyleyeceğim şeylere nasıl tepki vereceklerini kestiremiyordum. Bangchan bana gülümsedi. Dudaklarını oynatarak, 'devam et,' diye fısıldadı. "Bu aralar gerçekten iyi değilim. Ve artık kendimi zorlayamıyorum." Diye patladım. "Kaygılıyım. Her şey üst üste geliyor. Bangchan hyung ile konuştum ve bir karar verdim." Bakışlarımı odada oturan diğerlerinin arasında gezdirdim. Felix bunu ilk defa hissetmemiş gibi bir bakış attı ve ağzını oynatarak 'söyle gitsin!' dedi. Ardından gözleri kısılıncaya kadar gülümsedi. Gülümseyişine karşılık vermek istedim ama onlarla dalga geçtiğimi düşünmelerini istemediğim için bakışlarımı düz tuttum. "Millet ara vereceğim. Bunu ilk size söylemem gerektiğini düşündüm."

Seungmin, "Bir dakika ne?" dedi. Şaşkınca odadaki diğerlerine çevirdi bakışlarını. "Bu nereden çıktı?"

Bangchan onun omzuna dokundu. Seungmin bakışlarını ona çevirdi ve ardından çenesini kapattı ama suratında hala şaşkın bir ifade vardı. Bangchan gülümsedi. "Önce bize söylediğin için teşekkürler. Hepimiz bazen kendimizi iyi hissetmeyiz değil mi? Dinlenmek için bir süreliğine ara vermek kötü bir şey değil. Öyle değil mi?"

Felix başını salladı. "Konuyu tam olarak bilmesem bile Channie hyung'a katılıyorum. Kendini zorlamak yerine ara vermen daha iyi olabilir."

Jisung onlara bunun yeni olmadığını ve aslında çıkışlarından beri böyle hissettiğini söylemek istedi ama bu her şeyi daha çok karıştıracak bir şeymiş gibi duyuluyordu. Bu yüzden bunu kendine sakladı. "Sizden özür dilemek-"

"O kelimeyi bitirme bile!" Changbin koltuktan zıpladı ve Jisung'un yanına gelip kollarını ona sıkıca sardı. "İstediğin kadar vakit alabilirsin. İstersen hiç dönme bir önemi yok, sen iyi ol yeter."

"Hiç dönme deme!" Seungmin ve Jeongin aynı anda bağırdı. Seungmin, "Tabii senin kararın ama," bir süre duraksadı. "Eminim bunu zaten çok düşünmüşsündür. Kendine dikkat et Jisungie."

Jisung, Changbin'in kollarının arasında sıyrıldı ve uzanıp Seungmin'e ve ardından diğer üyelere sarıldı. "Teşekkür ederim. Sizinle tanışmak tüm bu olayların içinde en değerli olandı." Ve bunu söylerken hiçbir yalan yoktu sözlerinde.

it's your life to ruinWhere stories live. Discover now