BÖLÜM ON DOKUZ: Fırtınanın Başlangıcı

8.4K 658 555
                                    

Herkese merhaba dostlarım. Bir bölümle daha karşınızdayım. Bir süredir bölüm yükleyemiyordum. Yeni çıkan kitabımla ilgileneceğim derken o kadar dağıldım ki burayı biraz ihmal ettim sanırım :') Çok özür diliyorum. İki bölüm birden yüklüyorum şimdi. Hepinize iyi okumalar dilerim. Satır aralarına bol bol yorum yapmayı ve bölümü beğenmeyi lütfen unutmayın.

Bölüm On Dokuz: "Fırtınanın Başlangıcı"

Bölüm Şarkısı: Malukah – Rise From the Dark

Günler birbirini kovalamış, Vincent'le evliliğimizin üzerinden yaklaşık bir ay geçmiş, Andre ve Rena'nın düğün günü gelip çatmıştı. Vincent'le yakınlaşmamızın üstünden geçen her gece tekrar bana dokunmaya niyetleneceğini, böyle bir şey olursa ne tepki vereceğimi düşünerek yatak odasına gitmiştim ama o her seferinde beni yanıltarak yüzüme bile bakmamış, köşesine çekilip sessizce uyumuştu. Bana saygı gösterdiği için ona içten içe minnet duysam da yüreğime serpiştirilen bir parça hayal kırıklığını yok sayamadım.

Vincent'le aramızda hem güçlü bir yakınlık hem keskin bir soğukluk vardı. Hangisinin daha ağır bastığını bilemiyorken mantığımı korumak ve gelecek darbelere karşı gözümü dört açmak zorlayıcıydı.

Bu darbelerden biri de Alis'ti. Zavallı kadını saraya almanın tek seçeneğim olduğunu düşünmüştüm ama bu kararı verirken Ezra faktörünü göz önünde bulundurmamış, Vincent'le evliliğimizi halka duyurduğu gibi Alis'in yaşadığını insanlara fısıldaması olasılığını es geçmiştim. Önlem almak için herkes kahvaltı sofrasındayken Alis'in saraydaki varlığından sadece bizim haberimizin olduğunu, hizmetkârların kızın adını farklı biri olarak bildiğini söyleyerek herkesten dikkatli olmalarını rica ettim.

Cassandra beni şaşırtmayarak, "Peki ya başka hizmetkârlar," demişti. "Onlar ne olacak? Kesin söylemişlerdir."

Öfkeyle solumak istesem de anlayışla gülümsemiştim. "Hizmetkârlar Alis adlı cadının zindana atıldığını duydu. Amelia adlı kadınınsa saray çalışanlarının arasına kaydı yapıldı."

Vincent dudaklarını takdir eder gibi büzüp hayranlıkla bana bakmıştı. Günlerdir gözlerimin içine baktığı ilk an o olduğu için nerede olduğumuzu unutup bayılacak gibi olmuştum. "Alis'in adını değiştirip Amelia diye tanıtmak..." diye mırıldanmıştı. "Tebrik ederim."

Eli kolu bağlanan Cassandra hıncını alamamış ve elbette beni vurabileceği tek yerden vurmaya çalışarak Victoria'nın konusunu açmıştı. Terzilerin beni beklediğini söyleyerek koşarak yemek salonunu terk etmiştim.

Şimdiyse Andre'nin düğünü için hazırlanmış, boy aynasında kendimi inceliyordum. Siyah, asil elbisemin göğüs kısmı kalp şeklindeydi. Bel ve üstündeki sıkılık sayesinde vücudum daha biçimli görünüyor, yere düz bir şekilde inen eteğimse elbiseyi kusursuz bir şekilde tamamlıyordu. Askılı elbisemin üstüne attığım düğmesiz, koltuk altıma kadar gelen ceket ensemi ve boynumun kenarlarını kapatıyordu ama dekoltem hâlâ gözler önündeydi. Omuz kısımları gümüş rengi taşlarla kaplı ceketi denemeden önce neredeyse yere uzanan bol kollarının kaba duracağını sanmıştım ama aksine oldukça görkemli bir duruşu vardı.

Kapı birkaç kez çalınıp içeri Vincent girdiğinde tepeden topuz yapılmış saçlarımda bir kusur var mı diye kendimi inceliyordum. Aynada kendime sabitlenen bakışlarımı ona çevirdiğimde ne kadar yakışıklı göründüğünü fark ettim ve bu durum garip bir şekilde canımı sıktı. Siyah, uzun gömleğini yine aynı renk kemeriyle paspal görüntüden kurtarmış; siyah, bacaklarında muazzam görünen pantolonunu aynı renk çizmelerle tamamlamıştı. Normalde birinin bu kadar siyah giyinmesi bana boğucu gelirdi ama bu renk Vincent'in bedeninde âdeta yüceleşiyordu.

KAYBOLMUŞ RUHLAR SARAYI (Tamamlandı)Where stories live. Discover now