BÖLÜM ALTI: Son Akşam Yemeği

20.3K 1.6K 3.2K
                                    

Herkese iyi okumalar! Oy vermeği ve yorum yapmayı lütfen unutmayın 💖

Ezra ...

Kitana babamın uzattığı kılıcı alıp tartarken babam bize eşlik eden yetkili subaya döndü. "Beş asker seçin ve sahaya çıkarın," diye emir verdi. "Prenses içlerinden birini seçip teke tek savaşacak."

Asker memnuniyetle önce babama, ardından Kitana'ya selam verdi. Onun sadece bir prenses olduğu için gösterdiği saygı neredeyse kahkahalarla gülmeme sebep olacaktı. Acaba onun nerenin prensesi olduğunu bilse böyle gülücükler saçarak eğilir miydi?

Askerler sahaya çıkarken Kitana da balkonun köşesindeki merdivenlerden inerek kum zeminli sahaya ilerledi. Merdivenlere varmadan önce Andre'ye kaçamak bir bakış atması gözümden kaçmamıştı. Erkek kardeşimse ona öyle bir baktı ki bir an ağzının kenarından salyalar akacak sandım. Yüzümü ekşitmeden edemedim. Onun gibi aynı anda birkaç kadını idare eden ve hayatındaki tüm kadınlara hayatının aşkı olduğunu hissettirebilecek kadar kurnaz olan bir çocuk nasıl oluyordu da bir kadına kapılıyordu, aklım almıyordu!

Kitana sahaya çıktığında beş erkek en zayıftan en iriye olacak şekilde dizilmişti. Hepsi resmi bir selamla, ifadesiz bir yüzle krala bakıyordu.
Prenses en zayıf olanı izlerken İvan kikirdedi. "En güçsüzünü seçecek, bekleyin."

Andre çenesini kaldırdı. "Hiç sanmıyorum, kardeşim."

İvan keyfinin kaçmasına izin vermedi. "Sen de haklısın," diye fısıldadı babamız duymasın diye. "Bana da bacaklarını açsa ben de onu savunurdum."

Andre, İvan'a kızgın bir bakış attı ama İvan hiç oralı olmadı. Babamın yanında bir tartışma çıkacağından korkarak ikisine de uyarı gönderen bakışlar attım. Andre beni ciddiye alarak bakışlarını İvan'dan ayırdı ve sahaya çevirdi.
Kitana ikinci askeri de es geçip üçüncü askere geçerken Andre'nin yüzünde haklı çıktığı için bir gülümseme oluştu. Kitana ilerledi, dördüncü askeri de geçti ve en güçlü askerin karşısında hafifçe eğilip selam verdi.

"Bu kız aptalın teki," diye sesli bir yorumda bulundu İvan. "En güçlü askeri yenebileceğini sanıyor sanki."

"Amaç yenmesi değil ki," dedi Tao. Kitana'nın seçimi onu hiç heyecanlandırmamış gibiydi.

"Öyle mi?" dedi Vincent. "Neymiş amacı?"

"Bize bir mesaj vermek," dedi. "Cesaretini kanıtlamak, en güçlü askerimizden bile korkmadığını haykırmak."

Tao'nun sözlerini duyduktan sonra Kitana'nın seçimi daha bir anlamlı gelmeye başlamıştı. Baktığım farklı bakış açısı bu karşılaşmaya karşı içimde bir ilginin peyda olmasına neden oldu. Diğer askerler sahadan çıktıktan sonra Kitana ve eğitimli asker karşı karşıya geldi. İkisi de büyük bir dikkatle birbirini inceliyor, birbirine yaklaşmaktansa birbirlerine bakarak daire çiziyorlardı.

Sonunda asker daha fazla dayanamayıp bir hamle yaparak öne sıçradı ama Kitana adamın hamlesini hızla savurdu. Asker başarısız olan girişiminin ardından toparlanmaya fırsat bulamadan Kitana saldırdı. Genç adam geri çekilmeseydi Kitana'nın kılıcı zırhının göğüs kısmıyla buluşacaktı.

Kitana bu kaçıştan etkilenmeyip tekrar saldırdı. İkilinin kılıçları havada çarpışırken metal sesleri tüm arenada yankılanıyor, kulaklarımızı tırmalıyordu.

Bizi ağırlayan rütbeli asker tekrar aramıza bir gülümseme eşliğinde katılınca babama ve kardeşlerime çaktırmadan adamın yanına sokuldum. Beni fark eden asker, "Harika bir karşılaşma, değil mi?" dedi. "Açıkçası prenses sandığım kadar narin çıkmadı."

KAYBOLMUŞ RUHLAR SARAYI (Tamamlandı)Where stories live. Discover now