BÖLÜM ON BEŞ: Veliaht

8.7K 762 543
                                    

Uzun bir aranın ardından merhaba dostlarım. Normalde buraya daha fazla bölüm yükleme gibi bir durumum yoktu ancak zihnime aniden düşen projeler, öte yandan özellikle son zamanlarda ciddi artış gösteren kitap fiyatları planlarımı gözden geçirmeme neden oldu. Ve işte, yeniden buradayız.

Siz sormadan direkt söyleyeyim, Kaybolmuş Ruhlar Sarayı serisinin iki kitabını da buraya yükleyeceğim ve istediğiniz gibi okuyabileceksiniz. ❤️ Elimden geldiğince sık bölüm paylaşırım diye düşünüyorum. İki kitap da hazır olduğu için işim çok zor olmaz ☺️

Değerli okuyucularım, sizden isteğim satır aralarına bol bol yorum yapmanız çünkü bu sayede ne kadar motive olduğumu, kitap yazmak için enerji bulduğumu tahmin bile edemezsiniz. Sizlerin yorumlarını almak gerçekten çok hoşuma gidiyor.

Hepinize iyi okumalar diliyorum.

Bölüm On Beş: "Veliaht"

Bölüm Şarkısı:          Inon Zur – Shattered Spire Tavern

Bu öpücük ilkinden çok farklıydı.

Vincent'in arzu dolu ve talepkâr dudakları âdeta ruhumu absorbe ederken dengemi kaybedip düşmemek için ona elimden geldiğince sıkı tutundum. Daha önce bir kadınla birlikte olmadığı için çekingen olacağını varsaymıştım ama dili dudaklarımın üstünde gezerken ne istediğini biliyordu, kendinden emindi. Aylarca çölde kalmış, sonrasında dudaklarımda bir damla su bulmuş gibi onları büyük bir açlıkla içine çekiyordu. Bu hırçın tavırları içimde varlığından haberdar bile olmadığım dürtünün uyanmasına ve aynı saldırganlıkla karşılık vermeme neden oldu.

Öpüşmemiz dakikalar, saatler hatta günler sürmüş gibi uzun ama saliselere sığacak kadar kısaydı. Sonunda nefesimiz tükeninceye ve kendimizi geri çekmek zorunda kalıncaya kadar dudaklarımızı birbirinden ayırmadık. Aynı anda geri çekildiğimizde ikimiz de nefes nefese kalmıştık.

Çekinerek kafamı kaldırdığımda gözlerinde bariz bir şaşkınlık gördüm. Sanki az önce beni öpen o değilmiş, neler olduğunu sorgularmış gibiydi. Göğsü hızla inip kalkarken birkaç saniyeliğine gözlerini dudaklarıma indirdi. Beni tekrar öpeceğini sandım, bunu bekledim ama o yapmadı.

Nerede olduğumuzu nihayet hatırlamış gibi başını kaldırıp etrafına bakındı. Çevremizdeki köylüler karısını tutkuyla öpen sıradan bir adamdan başka bir şey görmese de içten içe onlardan utandığını anladım.

Bakışlarındaki bir şey ruhumda suçluluk dalgasının yayılmasına neden oldu. Birkaç saniye öncesine kadar mutlulukla dudaklarıma yapışan oydu ama nedense onu istemediği bir şeyi yapmaya zorlamışım gibi hissediyordum.

Bu rahatsız ve tatsız anı daha fazla uzatmak istemiyordum. Kimse bir şey anlamasın diye sırıtarak ayağa kalktım ve köylülerin dansına beceriksizce ayak uydurarak meyhaneden dışarı çıktım.

Dışarı çıkar çıkmaz yüzüme vuran soğuk hava şarabın getirdiği mahmurluğu söküp aldı. Titrememe aldırmadan gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. Evli olduğum adamla öpüşmek neden bu kadar afallamama ve ne yapacağımı şaşırmama neden olmuştu ki?

Başımı iki yana sallayıp az önce yaşananları düşünmemeye çünkü muhtemelen Vincent'in umursamayacağına kendimi ikna etmeye çalıştım fakat dudaklarımın üstündeki dudaklarını hâlâ hissedebiliyordum sanki. Dayanamayıp bir elimi dudaklarıma götürdüm ve orada yanan alevi hissettim.

Tekrar esen keskin rüzgâr âdeta beni kendime getirmek ister gibi esince gözlerimi açıp ilerledim. Meyhaneden çıkar çıkmaz peşime takılan muhafızlarla kraliyet için ayrılan özel evlere ilerledik. İçerisi soğumasın diye söndürülmeyen şöminenin bulunduğu tek odalı eve girmek anında mayışmama neden oldu. Burası ahşaptan yapılma; duvar kenarına yerleştirilmiş bir yatak, dolap ve şöminenin olduğu, pek konforlu sayılmayacak bir odaydı fakat bize verebileceklerinin en iyisi bu olduğu için itiraz etmedik.

KAYBOLMUŞ RUHLAR SARAYI (Tamamlandı)Where stories live. Discover now