BÖLÜM DÖRT: Taht Oyunları

20.3K 1.6K 2.6K
                                    

Herkese merhaba! Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı lütfen unutmayın. İyi okumalar diliyorum.





BÖLÜM DÖRT: "Taht Oyunları"


Vincent...

Kitana neye uğradığını şaşırmış bir şekilde bir babama, bir ona alaycı bakışlar atan İvan'a baktı. Derin bir nefes alıp duruşunu dikleştirdi. Anlaşılan onu daha fazla yıkılmış görmemizi istemiyor, bize bu zevki tattırmamak için direniyordu.

Hiçbir şey söylemeden İvan'ın yanındaki şarap testisini alıp kardeşimin şarabını doldurdu. İvan'dan cesaret alan Rena tabağını Kitana'ya uzattı. "Bana meyve getir."

Andre öfkeli bakışlarını nişanlısına yöneltti ama genç kadının onu gördüğü bile yoktu. Kıskançlığını boşaltacağı bu çok değerli fırsatı geri çeviremeyecek kadar Kitana'dan nefret ediyordu.

Kitana derin bir nefes aldı ve kendine söyleneni yaptı. Kraliyet üyelerinin tavrını gören misafirler de Kitana'ya emirler yağdırmaya başladı. Yemek faslı normalden daha uzun sürdü çünkü kimse Kitana'ya hükmetme zevkinden kendini alamıyordu.

İçkimin bittiğini gören Cassandra, "Kitana," dedi. "Vincent'in şarabını doldur."

"İsteklerimi kendim söyleyebilirim, Cassandra." Kardeşim Ezra karısını terslediğim için bana bozuk bir bakış attı ama umursamadım. Bu kadının her halta burnunu sokması canımı sıkıyordu.

Babam, "Dostlarım," dedi gayet keyfi yerinde olan kalabalığa. "Umarım iyi vakit geçirmişsinizdir."

Kalabalıktan memnun homurtular yükseldi. Herkes babama kadeh kaldırdı ve bu akşam için teşekkür etti. Babam misafirlerine gülümsedikten sonra bir baş hareketiyle Kitana'ya gitmesini söyledi. Kitana elindeki tabakları masanın kenarına koydu ve koşar adım çıkışa doğru yöneldi.

"Hizmetinden çok memnun kaldık!"

Kitana tam çıkarken Rena'nın sesi duyuldu. Onun alaycı yorumuna kalabalık katıla katıla güldü. Kitana, Rena'nın sesini duyunca birkaç saniye olduğu yerde kaldı. Ardından hızla yürümeye devam etti.

Davetlilerle biraz daha sohbet ettikten, devlet meseleleriyle ilgili görüştükten sonra onları uğurladık. Nihayet taht odasında babamla baş başa kaldığımızda, "Kitana'ya o şekilde davrandığım için bana kızdın galiba, Vincent," dedi.

Gülümsedim. "Bir düşman kızı için babama kızmak mı?" diye sordum. Ardından başımı iki yana salladım. "Asla. Ben sadece yaptığımız şeyin çok yersiz olduğunu düşündüm ve bir parçası olmak istemedim, hepsi bu."

Babam sırıttı. "Seni neden çok seviyorum, biliyor musun?" dedi. "Onaylamadığın bir karar alsam bile kendini de işin içine katıyor, biz diyorsun. Gerçek bir erkek işte tam da senin gibi olmalı." Gülümsedim ve başımı hafifçe öne eğerek selam verdim. "Bir gün bu tahtı sen devralacaksın," dediğinde kalbim çıkacak gibi oldu. "Ve eminim ki harika bir yönetici olacaksın."

"Senin izinden gideceğim," dedim.

Gülümsedi ve bir elini omzuma koydu.

Kitana ...

Defalarca gözlerimin dolmasına rağmen bir türlü ağlayamıyordum, içimden gelmiyordu. Ruhumda mutsuzluk değil, kuvvetli bir yangın vardı. O yangın ruhumdan taşmak, Estes'i ve ailesini yakıp tarihten silmek istiyordu. Bu yangının beni de yok etmesi umurumda bile değildi.

Onun yerinde olsam farklı davranmayacağımı bilmeme rağmen Rena'ya korkunç bir kin beslemiştim. Onun canını yakmak, bana yaptığı gibi onurunu parçalara ayırmak istiyordum.

KAYBOLMUŞ RUHLAR SARAYI (Tamamlandı)Where stories live. Discover now