Chapter 41

307 50 16
                                    

Salona geçip sohbet eden Yoongi ve Hana'nın yanına ulaştım. Hana meraklı bakışlarını üzerimde sabitlediğinde, vakit kaybetmeden konuştum.

"Taehyung ile konuştum ve istediğin kadar kalabileceğini söyledi."

"Gerçekten mi?"
Kafamla onayladım.

"Elbette. Gerçi şu an Jimin de orada kalıyor ve rahatsız olursan-"

Elleriyle reddetmişti.
"Hayır, sorun olacağını sanmam."

Gülümsedim. Yoongi eliyle kapıyı gösterip merakla sordu.

"Yani istersen bu gece kalabilirsin, seni sabahta bırakabiliriz. İstemezsen şimdi de gidebiliriz."
Hana derin bir nefes verdi.

"Ben gecenizi mahvetmeyim, zahmet olmayacaksa iki dakika beni atarsanız çok sevinirim."

Dudaklarımı birbirine bastırdım. Bir an önce gitmek istiyorum diyemiyor da... Seni gibi seni...

"Tamam hadi çıkalım o zaman.

Yoongi'nin ayaklanmasıyla hepimiz kapıya yöneldik. Çıkmadan önce askılıktaki ceketini alarak bana uzattı ve konuştu.

"Hava soğuktur. Gerçi arabada klimayı açarım ama sen yine de bunu giy."

Hana aramızdan geçerken, elini kalbine götürmüş, dudaklarını büzmüştü.

"Tanrı'm çok şeker. Kalbim dayanmıyor..."
Yoongi ona tip tip bakıp dalgasına karşılık verdi.

"Sen çok konuşuyorsun."
"Ve susuyorum."

Hana dudaklarına görünmez bir fermuar çekip önden çıktı. Hemen arkasından Yoongi ve onun verdiği ceketi giyerek peşinden de ben çıktım.

Arabayı açar açmaz Hana arkaya yerleşmiş ve ellerini göğsünde birleştirmişti. Gülümseyerek ön koltuğa oturduğumda, Yoongi de sürücü koltuğundaki yerini aldı ve vakit kaybetmeden yola koyuldu.

Taehyung'un evi neredeyse yirmi dakikalık mesafedeydi ve on dakikasını sessiz geçirmiştik. Hana konuşmaya başladığı sırada, sabahki mağazının önünden geçiyorduk.

İstemsizce bakışlarım vitrindeki kıyafete takıldı.
"Mara?"

Adımı birkaç kez seslendiğini fark etmediğim için hızlıca toparlanıp geri döndüm.

"Efendim? Dalmışım kusura bakma..."
"Sorun değil. Ben teşekkür ediyordum."
Kafamla onayladım.

"Teşekkür etmene gerek yok. Olması gerekeni yapıyoruz."

Önüme dönerken, Yooongi'nin bana baktığını ve sonra önüne döndüğünü görmüştüm. Sessizliğimi koruyup Taehyung'a gidene kadar hiçbir şey demedim.

~

Hana'yı bırakır bırakmaz geri dönmek için yola koyulmuştuk. Aynı mağazanın önünden geçerken dudaklarımı birbirine bastırmış, yine gözlerimi vitrine kilitlemiştim. Yoongi'nin arabayı kenara çektiğini fark eder etmez meraklı bakışlarımı ona çevirdim.

"Neden durduk?"
"Niye böyle yapıyorsun?"

Kaşlarım çatıldı.
"Ne yapıyorum?"

Derin bir nefes verip gözlerini yumdu. Ardından önünde durduğumuz ışıkları sönük mağazanın vitrinini gösterdi. Arkama yaslandım ve sessizliğimi korudum.

Yoğun bakışlarının benden bir yanıt beklercesine yüzümde yoğunlaşması dudaklarımı aralamam için baskı yapıyordu. Sakince nefes aldım.

"Bir şey yaptığım yok. Yanlış düşü-"
"Yanlış düşünmüyorum. Aşırı belli ediyorsun. Farkındayım yani."

𝘾𝙝𝙖𝙧𝙢𝙞𝙣𝙜 𝙎𝙞𝙧 || 𝗠𝗬𝗚Where stories live. Discover now