Chapter 5

416 52 8
                                    

Kapı tıklatıldığında dağılmış saçlarım ve kızarmış burnumla kapıya koştum. Bayan Shin'e hasta olduğum yalanını söyleyeceğime kendimi o kadar inandırmıştım ki gerçekten hasta olmuştum.

Hani derler ya bir şeye inanırsanız veya o şeyi çağırırsanız sizi bulur diye. Hah tam ondan... Belki de ağladığım için burnum tıkanmıştı.

Bilemiyorum, ama hasta olduğuma inanacağına eminim. Kapıyı açar açmaz Bayan Shin azarlamaya başladı.

"Neden mesai saatlerinde müştemilata geliyorsun. Senden ben sorumluyum. Üstelik bana haber bile vermeden gidi- Ah Aman Tanrım!"

Tipimi görünce cümlesini yarıda kesmişti. Normalde olsa alınırdım, ancak kapıyı açmak için gelirken boy aynasına yansıyan yansımamı ben de görmüştüm.

Tepkisini anlayabiliyorum yani. Tek gözümü kapatıp hapşırmak için dudaklarımı araladım. Hapşıracağımı fark eden Bayan Shin geri yaslanmıştı.

Aralık ağzımı birkaç saniye sonra kapattım ve burnumu kırıştırdım. Kaçmıştı. Ardından kafamı sallayıp kapıya yaslandım.

"O kadar mı kötü görünüyorum?"
"Ölmüş gibi görünüyorsun..."

Bayan Shin şaşırtmayan dürüstlüğüyle yanıtlamıştı. Bıkkınca kafamı öne düşürdüm.

"Teşekkür ederim, Bayan Shin."
"Hazırlan da seni hastaneye götüreyim."

Kafamı iki yana sallayıp reddettim. Tabi reddedilmekten hoşlanmayan Bayan Shin, bundan da hoşnut değildi. Sinirle ellerini beline koydu ve eğilerek otoriter bir şekilde yeniden konuştu.

"Sana fikrini de sormadım, üstün olarak ricada da bulunmadım Mara. Derhal hazırlan."

Kafamla onayladım. Kapıyı kapatmadan hızlıca üzerime bir hırka geçirdim. Aynada kendime bakma fırsatım olunca gülmeye başlamıştım. Fazla tuhaf gözüküyordum ve hoşuma gitmişti.

Karışmış saçlarımı düzelterek Bayan Shin'in yanında bittim. İkimiz müştemilattan ayrıldık, arka bahçenin kapısına yönelmiştik. Bayan Shin bizim annemiz gibiydi.

Hepimizle ilgilenir, kendi kızı gibi severdi. Arada birbirimize kızıyorduk, ancak birimize bir şey olsa kaplan kesiliyordu.

"Bay Min seni sormaz mı?"
"Kızlara mesaj çektim şimdi. Beni sorarsa, onlar haberdar edecekler."

Keyifle koluna girdikten sonra merakıma yenik düşüp Yoongi'nin balkonuna bakmıştım. Balkonda oturmuş deftere bir şeyler karalarken kahvesini yorumluyordu.

Büyük ihtimalle nota yazıyordu. Yoongi kendince müzik yapmayı seviyordu, keşke şarkıcı olsaymış. Şirkette çalışa çalışa iyice ruhsuzlaştı.

Bari sevdiği şeyi yapsaydı.
"Nereye bakıyorsun? Hadi çabucak gidip gelelim."

Bayan Shin'i kafamla onayladım. Tam önüme dönecektim ki Yoongi kafasını bizden tarafı çevirdiğini gördüm.

Uzakta olmasına rağmen kaşlarını çatışını buradan bile net bir şekilde görebiliyordum. Sonuçta dört yıl boyunca yüzündeki her bir kareyi ezberlemiş ve tepkilerini zihnime kazımıştım.

Bayan Shin'in çekiştirmesiyle evden ayrıldık ve taksiye binerek hastanenin yolunu tuttuk.

~

Tekrar geri döndüğümüzde kimseye gözükmek istemediğimden direkt müştemilata geçtim. Bayan Shin de arkamdan geliyordu. Beni bıraktıktan sonra kapıyı kapatmadan önce konuştu.

𝘾𝙝𝙖𝙧𝙢𝙞𝙣𝙜 𝙎𝙞𝙧 || 𝗠𝗬𝗚Where stories live. Discover now