Chapter 9

440 58 33
                                    

"Bay Min taze sıkılmış portakal suyu istiyor."

Bayan Shin'i kafamla onayladıktan sonra ayaklanmıştım ki Bo Min konuştu.

"Ben sıkarım. Sen servis yaparsın."
Yoongi salonda kahvaltı yapıyordu.

Bo Min'in önerisiyle portakal suyunu sıkma işini ona bıraktım. Hızlıca makinede yıkadığı taze portakalları kesip sıktı ve bardağı temizleyip elime tutuşturdu.

Bayan Shin mutfaktan çıkmıştı, ben de peşinden gitmek için yeltendim ancak beni durduran Oh Jin'in sorusu oldu.

"İyi misin Mara?"
"Evet neden?"

Omuz silkerek yanıt vermiştim. Neden iyi olmayım ki? Harikayım ben. Oh Jin yanıtıma karşı tereddüt dolı bakışlarını önce Bo Min'e, ardından yine bana çevirdi ve konuşmaya devam etti.

"Yoongi içeride Mi Sung ile kahvaltı ediyor ve sen iyi olduğunu söylüyorsun. Sence inandırıcı mı?"

"Elimden gelen bir şey yok ki Oh Jin. Ben onun çalışanıyım, Mi Sung ise arkadaşlık kisvesi altında ya hoşlandığı ya da aşık olduğu kadın."

İkisi de aynı anda tepki vermişti.
"Kesinlikle berbat durumda."

"Kafayı yedi sonunda."
Bakışlarım elimdeki portakal suyuna kaydı ve sırıttım.

"Benim yerime Oh Jin götürse olmaz mı?"
"Olmaz! Zaten üst katlara çıkman yasak. Bir de servis yapma, oldu güzelim. Hadi git."

Oh Jin ilk defa mantıklı bir şekilde çıkışmıştı. Derin bir nefes aldım ve elimdeki bardağı küçük oval bir tepsiye koyup salona yöneldim.

Masada oturmuş kahvaltı yapan bedenlere yönelip tepsideki bardağı Yoongi'nin kahvaltı tabağının yanına koydum. Bardağı bırakacakken Mi Sung koluma çarpmış, hatta bence sırf azar işitmemi görmek için bilerek ittirmişti!

Bardak Yoongi'nin üzerine döküldüğü an şok olmuş bir tavırla Mi Sung'a döndüm. Ne gereği vardı şimdi bunun? Çocuk musun sen kadın?

"Mara!"
Kükreyen Yoongi ile birlikte herkes oraya üşüşmüştü.

Bayan Shin merdivenlerden inerken, ben öylece Yoongi'ye bakıyordum. Sinirle sandalyesini geri ittirdi, ayaklanarak üzerine dökülen meyve suyuna baktı.

Daha sonra da bakışları beni bulmuştu. Gözlerinden alev çıkıyordu resmen, ancak benim bir suçum yoktu ki!

"Bardağı koyduğu yere bakmaz mı insan! Batırdın üstümü başımı. Dikkat et bir dahakine!"
"Ben yapmadım."

Bu sefer arsızlığım tutmuş, ciddi bir şekilde yanıt vermiştim. Bayan Shin yanımda bitip kolumu çimdirse de, haksızlığı kabullenmezdim.

Siz siz olun, ne kendiniz ne de bir başkasının, tanımasın dahi hakkını yedirmeyin. Yoongi ıslanmış pantolonunu umursamadan tüm dikkatini bana verdi ve tek kaşı havalanırken sordu.

"Sen yapmadın mı? Üzerime kendi kendine dökülmedi herhalde!"
"Dalgınlığına gelmiştir, efendim."

Bayan Shin'e dönüp gözlerimi büyüttüm. Bu olay yaşanırken merdivenlerden iniyordu ve muhakkak görmüştü.

Niye beni savunmak yerine Yoongi'nin sinirini geçiştirmeye çalışıyor ki! Ben haklıyım. Burada patron çalışan olmamızdan daha ziyade insanız değil mi? Bu kadar değersizleştirilemez kimse!

"Hayır, dalgınlığıma falan gelmedi, çünkü ben yapmadım."

Kendimi savunmaya çalışmıştım. Bu sırada her şeyin sorumlusu Mi Sung ben üzerine atlamamak için kendimi sıkıyor olmama rağmen rahat bir tavırla araya girdi.

𝘾𝙝𝙖𝙧𝙢𝙞𝙣𝙜 𝙎𝙞𝙧 || 𝗠𝗬𝗚Where stories live. Discover now