Chapter 4

422 50 24
                                    

"Bay Min seni çağırıyor. Yine."

Bayan Shin, bugün sabah erkenden gelmiş, şimdi de karşımda ellerini göğsünde birleştirmiş bir vaziyette dikiliyordu.

Turşu kemirmeyi bırakıp oturduğum masadan kalktım, bana yine sorun çıkarıp çıkarmadığımı anlamak istercesine bakmasını umursamadım. Kendimi bu sefer kovulmaya hazırlamıştım ve evet sabah sabah turşu yiyordum.

"Neden çağırdığını söyledi mi Bayan Shin?"
"Hayır, sana sormak lazım?"

Bayan Shin tek kaşını kaldırıp öne doğru bir adım atınca derin bir nefes verdim. Oh Jin gülmeye başlamış, Bo Min ortalıktan kaybolmuştu.

Bayan Shin'in gösterdiği merdivenlere ayaklarımı sürüyerek ilerledim. Nasıl bir kovulma anı yaşayacağımın merakını barındırıyordum içimde.

İnanır mısınız o kadar fazla azar işitmeye başlamıştım ki, Yoongi bile ev hiyerarşisini unutmuş, direkt benimle görüşmek için Shin'i yollamıştı.

Aşina olduğum odanın önünde dikildim, birkaç kez tıklatıp bekledim. İçeri girebileceğime dair bir onay alınca, kapıyı aralayıp bedenimi içeri attım. Az önce içeri girebileceğimi söyleyen Yoongi'nin odada olması gerekmez miydi?

Neden kimse yoktu? Geri çıkmak için bir hamle yapmıştım ki su sesiyle duraksadım. Banyodaydı! Ee niye çağırdı o zaman beni? Sırtını keseleyim diye değil herhalde?

Ben anlamakta zorluk çekerken, su sesi kesildi ve dakikalar sonra banyonun kapısı açıldı. Kafamı fişek gibi eğip ellerimi önde birleştirdim, sakince yeri izlemeye başladım.

Muhtemelen Yoongi konuşana kadar da öyle yapacaktım. Önümden yürüyerek yatağına ulaştığında görüş açımda yalnızca çıplak ayakları vardı.

Arkasının bana dönük olduğunu anlar anlamaz çaktırmadan baktım. Ne? Onu zaten pek göremiyoruz, merak ediyorum.

Bakışlarım beyaz teninde gezdirdim, ancak arkasını dönmeye yeltendiği için aynı şekilde ben de bakışlarımı çekmiştim.

Nihayet sesini işitebildim.
"Adın neydi senin?"

Birkaç kere kendi ağzınla söyledin ya! Ne çabuk unutabiliyor? Gerçi niye hatırlama zahmetine gireyim diye düşünüyordur.

Yere bakmaya devam ediyorken yanıtladım.
"Mara, efendim."
"Şu an yüzüme bakabilirsin, Mara."

Yavaşça kafamı, kafamla birlikte bakışlarımı yerden kaldırdım. Yoongi çoktan üzerine başka bir saten gömleğini giymişti.

Yüzümdeki hayal kırıklığını anlamamasını umuyordum. Bana doğru bir adım attı, bir elini cebine soktu.

"Bunu sen mi yaptın?"
Kolundaki ıslanmış sargıyı gösterdi.

Hani dün gece benim yürek yiyerek odasına gizlice girip sardığım sargıyı...

"Sen mi yaptın diyorum, çalışan."
Az önce adımı sor, sonra gel çalışan de. Ne harika!

"Evet, efendim."
Kaşları çatıldı.

"Sana dün tane tane açıklamadım mı ben? Üstelik bunu ben yattıktan sonra yapmış olman gerekiyor. Onun için de odama gizlice girmiş olman lazım."

Kafamla onayıp bakışlarımı ondan kaçırdım ve konuşmaya başladım.

"Kolunuz çok kötü gözüküyordu, mikrop kapabilirdi. Siz hayatınızı kolaylaştırmak için bizleri işe aldığınızı söylediniz, ben de yardımcı olmak istedim. Üzgünüm tekrardan."

𝘾𝙝𝙖𝙧𝙢𝙞𝙣𝙜 𝙎𝙞𝙧 || 𝗠𝗬𝗚Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu