26 - ALEVE KARIŞAN BİR AVUÇ ANI

420 34 241
                                    

Nirvana - Something In The Way

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Nirvana - Something In The Way

Cevabına aldırmadım çünkü elimde tuttuğum kart iyi hissettirmiyordu. "Deva, sana Papaz göndermişler, bir şey yok üzerinde." dedim yeniden karta göz gezdirerek.

"Pera, seni seviyorum." dedi fısıltıyla.

♛♚

Deva daha önce bana olan duygularını cesurca dile getirmişti. Dudaklarından dökülen kelimelerin içinde 'Aşk' da vardı üstelik. Fakat bu kez, fısıldayan sesine refakat eden bu iki kelime, kelimenin tam anlamıyla tüylerimi ürpertti.

Kulaklarıma dolan bariton sesinin süslediği kelimeler, kalbimin göğüs kafesimi zorlamasına sebep oldu. Bedenimde yayılan ürpermenin adı heyecandı. Adrenalin hücrelerimde kol gezerken gözlerimi karttan çekip yüzüne çevirdim. Petrikor harelerini hiç durmadan yakaladı gözbebeklerim.

Hafif kısılmış ve daha da çekikleşmiş gözleri, gözlerim arasında beklentiyle gidip geliyordu. Dudaklarım aralanmış, doğru kelimeleri seçemiyor, öylece bakıyordum gözlerine. Bana kendini bu anlamda ilk açtığında acele etmemem gerektiğini ve bir cevap vermek zorunda olmadığımı söylemişti. Ancak bu kez gözlerinde anlayış değil, yakarış vardı. Acı kahve hareleri; yorgun, beklenti dolu, cevaba aç bir hâlde izliyordu gözlerimi.

Bu kez dört harfli kelimelerin peşinden sürüklenen oydu.

Ben ise konuşmayı bilmeyen, yeni doğmuş bir bebeğin acemiliğiyle bakıyordum gözlerine.

Dudaklarımdan firar etmeyen kelimeler, derin bir nefes çekmesine sebep oldu ve anladım ki bu konunun üzerinde daha fazla durmayacaktı. Dilime dökemediğim kelimeler ona bir cevap olmuş gibiydi. Kısa bir süre sonra, benden cevap alamadığında, ''Gidelim,'' dedi kısık bir sesle. Gözlerindeki beklentinin arttığını, gözbebeklerine her geçen saniye daha da oturan ümidi anbean izledim.

Sabırsızca dudaklarını ıslatırken, ''Nereye?'' diye sordum.

Bir-iki adım ilerleyerek eşikten içeri girdi ve açık dış kapıyı ayağıyla kapatırken odağına yeniden beni aldı. Bu kez daha yüksek bir sesle, ''Gidelim Pera. Gel gidelim birlikte.'' dedi. Sesindeki yakarış, yalvarıştan halliceydi.

''Nereye Deva, nereye?'' diye sordum kaşlarımın ortasını havalandırmış bir şekilde, hayıflanarak. Dudaklarından döküleceğini tahmin ettiğim cevaptı hayıflanmama sebep olan.

Avuçları yanaklarıma kapandı. Sanki göz temasımız ona yetmiyor ve daha fazlasını istiyor gibi yüzünü yüzüme biraz daha yaklaştırdı. Göz bebeklerinin katran karası rengi beni bir kara delik gibi içine çekerken Deva'nın ses tonu nedensizce göz boşluklarımdaki bezleri tetikliyordu. ''Asya, Avrupa, Kuzey Amerika, Güney Afrika; nereye istersen. Gidelim beraber.'' dedi heyecan ve beklentiyle. Aldığım cevabın şaşkınlığı ile yüzüne bakarken sesindeki yakarışın dozu artmıştı. ''Hemen şimdi, şu anda. Gel benimle.'' dedi heyecana karışmış umutla. Yanaklarımdaki elleri omuzlarıma kaydı.

MATOn viuen les histories. Descobreix ara