21 - PELİN OTU

415 52 299
                                    

Metallica - Turn The Page

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Metallica - Turn The Page

O da hafifçe dikleşti ve sırtını yatak başlığına dayayıp sol elini yüzüme çıkardı. Gözyaşlarımı bir kez daha silerken dudaklarını gülümseyerek ıslattı. Gülümseyişinde içtenlik ve özlem vardı sanki. Kısık bir sesle, ''Sen söyle, kötü adama ne olmuş Pera?'' diye sordu.

♛♚

Sağ elimin altındaki kalbi ve göğüs kafesimi zorlayan kalbim, daha hızlı atmak için kıyasıya mücadele içindeydi. Deva'nın acı kahve gözlerinden gözlerime akan samimiyet ve tebessüm, kalbimde bir yerlere dokunuyor, dokunduğu her noktada kalbimi daha hızlı atması için azmettiriyordu. Biraz yandığını hissettiğim gözlerimden sakin sakin akan sıcak gözyaşlarım da acı kahve harelerden akan his şelalesinden nasibini almıştı.

Bir süre sessizce izledim bir karış önümde duran kahvenin raks eden tüm tonlarını. Gözlerim, değerli bir tabloyu andıran ve ay ışığının soluk yansıması üzerine vurmasına rağmen yine de renklerini canlı bir şekilde görebildiğim gözlerine bakarken yüzündeki samimi ve sıcak tebessümden bende de vardı. Sol elinin parmakları yanağımda zarifçe bir tur daha attılar. Son turla gözleri gözlerimden kayarak yanağımda gezinen parmaklarını buldu.

Kaldırdığım tüm gardıma ve alel acele tekrar ördüğüm duvarıma rağmen kollarımın boynuna uzanmasına müsaade etmek durumunda kaldım. Çünkü beni dinlemediler.

Elleri hiç beklemeden belimi buldu. O kadar sıkı ve içten sarılmıştım ki avuçlarım dirseklerime kapanmıştı. İşte o an, dolu dizgin petrikor tüm notalarıyla burnumda, ciğerlerimde, tüm hücrelerimdeydi.

"Beni anladığını biliyorum, anlayacağını da..." diyerek bir giriş yaptım fısıldayan bir sesle. Sesimde, anlaşılıyor olmanın getirdiği huzurdan ziyade beklenti vardı. Ona güvenemediğim için beni anlamasını bekliyordum bencilce. "Ama yine de özür dilerim. Çünkü elimden başka bir şey gelmiyor ve sen bunu hak eden bir insan değilsin."

Burnumu çekerken elleri aceleyle belimden ayrıldı ve kollarımı buldu. Kollarımı kavrayarak beni geri çekti ve yüzlerimizin karşı karşıya gelmesine sebep oldu. Yorgun, hâlsiz ve zayıf hissediyordum. Sırtım, kemiklerim tatlı tatlı sızlıyor gibiydi. Sol omzum yatak başlığına yaslanırken gözleri dikkatle ve beklentiyle bakıyordu gözlerime. "Pera, bak," dedi ve dudaklarını ıslatıp derin bir nefes aldı.

Akabinde kollarımı serbest bırakıp avuçlarını yanaklarıma bir kez daha yasladı. Baş parmakları hiç beklemeden ıslak yolun rotasını buldu. "Anlıyorum, biliyorsun seni hep anlıyorum ve hep anlayacağım, bundan nefret etsem de." dedi kaşlarını kaldırarak. "Çünkü böyle zamanlarda seni anlamak beni kahrediyor." Sözleri yutkunmama sebep oldu.

MATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin