2 - YILANIN ZEHRİ

2.8K 254 596
                                    

Anathema - Lost Control

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Anathema - Lost Control

Hayat kimisine göre bir yol, kimisine göre bir maratondur. Hayat nedir, sorusunun cevabı her dudaktan, her kalpten farklı bir şekilde zikredilir. Benim kalbim uzun zaman boyunca yalnızdı. Uzun yıllar boyu boşluktaydı ve kalbime uzun yıllar boyu zihnim eşlik etti. Bir sağa-bir sola savruldular hep boşlukta. Hep çok iyi anlaştılar, başkalarının aksine hiç savaşmadılar. Çünkü hiç savaşmalarını gerektirecek bir durum olmadı on beş yılda. Kalbim bir kez bile zihnime başkaldırmadı. Bir kez bile ayrı düşmediler. Yolları birdi; boşluktalardı. Yol, iz, şerit olmayan karanlık ve sonsuz bir boşluk...

Hayat benim için karanlık ve sonsuzluktu. Boşluktu. Hiçlikti. Nefesim kesilmiş bir şekilde uyandığım geceler oldu. Dibe vurduğumu sandığım, kasırgaya çekildiğim kâbuslarım oldu. Boşluktan düşermiş hissi veren kâbusları hep çok sevdim. Boşluğa değil, boşluktan düşmeyi hep çok istedim. Dip, benim bilinmezimdi, ben ise bilinmezleri, bilinmeyenleri hep merak ettim.

Tanımadığım, bilmediğim bir otel odasında, tanımadığım, bilmediğim bir adamla baş başa uyandığımda, yatağın solunda olmadığı için ona içten içe kızacak kadar süzülüyordum yoklukta. Sonsuz karanlığa teslimim ve dibe merakım yıllar boyu sürüp giderken, bir sabah dipten o kadar korkacağımı on beş yıl boyunca hiç düşünmemiştim.

Alacakaranlık yerini aydınlığa bırakırken, karanlık beni nihayet usul usul terk ederken ben zifte batıyordum o sabah. Derime işleyen zift benim için çok tanıdık olsa da ben bedenimi terk etmek istiyordum. Kurtulmak istiyordum karadan yine.

En büyük boydan bir bavul istediğimde odaya artık güneş ışınları hücum ediyordu. Aydınlık tümüyle bize vururken gözlerimi bedenime çevirdiğimde yılanın zehrinin çoktan hücrelerime işlediğinin bilincindeydim artık. Yalnızca birkaç dakika önce usulca yanıma sokulan büyük, kara yılan dakikalar içinde yutmuştu beni. Dakikalar sürmüştü yalnızca zihnimin her zerresine zehrini akıtması. Yıllar yılı teslim olduğum, kurtulmak istediğim karanlığa ait değildim artık; karanlığın ta kendisiydim. Kara bendim, zift bendim artık.

Dibe olan merakım dinmek üzereydi yıllar sonra nihayet fakat ben nefret ettiğim o karanlık ve sonsuz olan boşluğa razıydım bu kez.

Kapının tıklatılmasını beklerken kısa bir süre, kahve-krem tonlu odada boş boş göz gezdirdim. Zemindeki duvardan duvara halı koyu maviydi. Aydınlık süzülen pencere, yatağın solunda kalıyordu ve adam yatakla pencere arasında çaprazlamasına uzanıyordu. Gözlerimi yabancı adama değdirmeden, sağa-sola çeviriyordum. Acınası bir halde kaçıyordum adamın bedeninden.

Gözlerim kapı üzerinde gezinirken tıklatıldığını duydum. Yataktan yavaşça doğruldum ve kapıya ilerleyerek görevliye seslendim. "Bırakabilirsiniz kapıya, teşekkürler," Beklediğim bavul nihayet gelmişti. Görevlinin gitmesini bekleyip içeri aldığım tekerlekli, neredeyse göğsüme kadar çıkan, siyah büyük bavula baktım. Akabinde dönüp yerde yatan adama... Adamın boyu nereden baksam 1.80-1.85 olmalıydı. Üstelik çok ağır bir bedeni olduğunu da bir saatten az bir süre önce deneyimleyerek öğrenmiştim.

MATWhere stories live. Discover now