19

11.6K 538 128
                                    

Bi haritaya bi de önümdeki üniversiteye bakıp doğru yere geldiğimi anlayarak telefonumu kapattım.

Tabikide Haktanı dinlemeyip gelmiştim, ağzıma sıçacağını bile bile.

Karşımdaki üniversiteye bakmayı bırakıp kenardaki öğrenci girişinden girdim. Ne de olsa bende bir öğrenciydim, lise olsa bile.

Kapıdan rahatça geçtiğimde kenarda duran güvenlik kulübesine baktım, bomboştu. Zaten bu üniversiteyi ilk defa Haktandan duymuştum, böyle bir yerin varlığından bile haberim yoktu. Güvenlikçisi olmadığını da varsayarsak kıytırık bir üniversiteydi.

Zeka küpü Haktanımın burda ne işi vardı o zaman?

Düşünmeyi bırakıp içeri girdiğimde bir sürü insan görmeyi beklerken 3-5 kişi görünce hayrete düştüm. Bu nasıl bi üniversiteydi amk.

Herhangi birine yaklaşıp Haktanı -yüksek lisans alan öğretmenleri- sorduğumda üçüncü katta olduğunu söyleyince merdivenlere yöneldim.

Bizim boklu ortaokulumuzda bile asansör varken koca üniversitede neden yoktu diye düşünürken kıytırık olduğu aklıma geldi. Evet asansörün olmaması normaldi.

Üçüncü kata geldiğimde ne tarafa gideceğimi düşünmeye başlarken telefonuma iki bildirim geldiğinde çıkarıp baktım. Haktan yazmıştı. Allah Allah geldiğimi mi hissetmişti acaba.

Haktan: Koridorun başındaki sen değilsindir umarım.

Haktan: Yoksa çok fena olacak.

Kafamı kaldırıp karşıya baktığımda Haktanı ve bir kaç kişiyi gördüğümde sırıttım ve telefonu kapatıp ona doğru yürümeye başladım. Aşkım ya nasıl da özlemişim.

Yanındakilere bir şey söyleyip hızla bana doğru gelmeye başladığında biraz tırstım. Azcık sinirli gibiydi.

İkimizde ortada buluştuğumuzda yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. O kadar özlemiştim ki dayanamayıp sarılacaktım şimdi.

"Ben sana gelme demedim mi?"

"Dedin."

"Ee neden geldin o zaman?"

"Ben senin dediklerini dinliyor muyum sence çiçeğim?"

"Sen sabır ver yarabbim. Yürü düş önüme senin bu arsızlıkların fazla olmaya başladı."

"Nereye gidiyoruz? İnşallah elleşebileceğimiz bir yerdir."

"Göstereceğim ben sana elleşmeyi."

Kolumdan tutup çekiştirerek alt kata indirdiğinde rastgele bir kapıyı açtı. Boş bir amfiydi. Kolumu bırakıp karşıma geçtiğinde sırıttım. Bomboş olan kocaman bi yerde yalnızdık ve ben onu çok özlemiştim. Bunları birleştirince sonuç elleşmek oluyordu.

"Alper, ben sana buranın adını neden söyledim?"

"Neden?"

"Beni daha fazla yazarak rahatsız etmemen için. Ama sen ne yaptın? Gelip yüzyüze rahatsız etmeye başladın."

"Daha başlamadım ki. Hem ben seni rahatsız mı ediyorum pardon?"

"Evet?"

"Tamam kes daha fazla konuşma benimle. Ne demek ben seni rahatsız ediyorum?"

"Alper boş yere trip atmaya başlama şimdi. Konumuz bu mu?"

"Evet bu?"

Bıkkınlıkla ofladığında bende kollarımı bağladım. Trip online.

"Şu an sana tripliyim, gönlümü alsan iyi olur."

"Bi 4-5 ay bana trip atsan güzel olur aslında. Ama trip atarken yazmamak şartıyla."

"Ya sen neden bugün sürekli bana ters cevaplar veriyorsun? Ne yaptım sanki yanına geldim çok mu?"

"Evet çok, neden yanıma geliyorsun? Üstelik o kadar gelme demişken."

"Özledim çünkü."

Aramızda bir sessizlik oluştuğunda kollarımı çözüp iki adım atarak aramızdaki mesafeyi en aza indirdim. Hiçbir şey yapmadan durduğunda elimi omzuna koyup yüzüne daha da yaklaştım ve nefesimi dudaklarına üfleyerek konuştum.

"Çok özledim hemde."

"Ne yapayım?"

"Öp beni mesela."

"Olmaz."

"Olur olur."

Gözleri saliselik bi zaman diliminde gözlerimden ayrılıp dudaklarıma indiğinde heyecanlandım ve doğru yolda olduğumu anladım. Benden etkileniyordu ve biraz daha üstüne gidersem kendini bana bırakacaktı. Emindim.

Diğer elimi de omzuna atıp ellerimi boynunun arkasından birleştirdim ve kendimi ona yasladım.

"Haktan."

"Hm."

"Bırak şu inadını hadi."

"İnat etmiyorum."

"Ediyorsun."

Yüzümü boynuna yaklaştırıp nefesimi üfleyerek dudağımı hafifçe sürttüğümde derin bir nefes verdi ve ellerini belimin kenarlarına atıp sıkıca tuttu. Vallahi olacaktı hissediyordum.

Dudaklarımı boynunun hizasından yavaşça düz bir çizgi halinde öpücükler kondurarak çenesine getirdim ve durdum. Gözlerimi gözlerine çıkardığımda bana bakıyordu. Etkilendiği gözlerinden bile belli olurken sırıttım ve dudaklarımı çenesinden ayırdım.

Burunlarımızı birbirine yaslayıp nefesimi dudaklarına üflediğimde belimdeki elleri daha da sıkılaştı.

"Beni zorlama."

Diye fısıldadığında kendimi ona bastırıp hafifçe inledim.

"Zorlamıyorum ki, pes etmen için uğraşıyorum."

"Etmeyeceğim."

Bi anda ellerini belimden çekip boynundaki ellerimi çözüp geri çekildiğinde oluşan boşlukla kalakaldım. Yüzümdeki sırıtış yerle bir oldu.

"Boşuna uğraşma Alper, sonuç her zaman aynı olacak."

Sözlerinden hemen sonra amfiden çıkıp beni yalnız bıraktı.

Amına koyayım bi günde yüzümüz gülse şaşıracağım.

Bölüm sonu.

Hocam |BxB Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin