1- Band-aids don't fix bullet holes, you say sorry just for show.

2.8K 103 64
                                    

Selamlar herkeseee! WTSWG/WTSIG ailesi için oldukça anlamlı bir gün olan 5 Haziran geldi çattı! Yepyeni hikayemiz başlarken sonunda size bölüm öncesi yazısı yazabildiğim için oldukça heyecanlıyım. Bilidiğiniz gibi bugün yepyeni bir maceraya atılıyoruz hep beraber, siz, ben ve hayatlarına girdiğimiz o yedili. Umuyorum ki WTSWG'de olduğu gibi WTSIG'de de o beni her seferinde şaşkına çeviren ilginiz devam eder çünkü siz nasıl hikayeyi beklediyseniz ben de yorumlarınızı aynı heyecanla bekleyeceğim.

Evet, söyleyecek fazla bir şey yok aslında. İşte hep beraber, yepyeni bir şeye başlıyoruz. Umarım bu yenilikleri beğenirsiniz. Yeniden ve tekrar bizim şu yedilinin hayatına hoşgeldiniz.

Herkese iyi okumalar. Yorumlarınızı bekliyor olacağım. :)


11 Haziran 2013

New York

Genç kız, elinde çoktan anahtar olduğu için kolayca açtığı kapıdan içeri girer girmez bütün evi sarsan yüksek sesli müziği duymakta da zorlanmamıştı. Hava yeterince sıcak olduğu için, kıvırcık ve her yöne özenle dağılan saçlarını hafif bir hareketle geriye attıktan sonra elindeki anahtarı çevirerek, topuklu ayakkabılarının sesinin bu gürültüde duyulmayacağını bilerek ilerlemeye başladı.

Oturma odası denemeyecek kadar büyük olan odaya girdiğinde, hafifçe gülümseyerek girişe yerleştirilmiş birkaç minik basamaktan indi ve anahtarını masanın üzerine bıraktı. Bıraktığı yerin hemen yanında duran ve hoparlöre bağlanmış olan telefona da koyu mavi ojeli parmaklarıyla hafifçe dokunarak, evi inleten müziğin sesini kısmayı ihmal etmemişti. Gürültünün aniden yitişi, odanın ortasındaki koltukta, bir eli başının altında uzanan ve havada tuttuğu diğer elinde duran kitaba odaklanmış olan genç adamın ancak dikkatini çekmişti. Başını çevirip, bir elini beline yerleştirmiş, başını da hafifçe yana eğmiş kendisini izleyen genç kızı gördüğünde gülmeden edemedi.

"Kimler gelmiş."

Genç kız kızıl saçlarını omuzlarından geriye doğru iterken şaşaalı koltuklardan bir tanesine oturduktan sonra bacak bacak üzerine attı,

"Babam nerede?"

"Washington'a gitti, planlamalar falan varmış, bilmiyorum bizim ilgilenmemizi istemedi."

Genç kız başıyla onaylarken tam o sırada geniş holden kıstığı yeşil gözleriyle etrafı tararken kafasındaki havluyu biraz daha karıştıran genç adam somurtarak içeri girdi, bakışları etrafta gezindikten sonra genç kızda durmuş ardından yalandan derin bir nefes vermek zorunda kalmıştı,

"Ah, ben de tam müzik neden kesildi, bir anda neden eğlenmiyoruz diyecektim ki... Emma gelmiş."

Genç kız oturduğu yerde hafifçe gözlerini devirirken yüzüne sahte bir gülümseme yapıştırdı,

"Ben de seni gördüğüme sevindim, Aiden."

Aiden ensesine indirmek yerine bir yere fırlatmayı seçtiği havluyu iterken kaşlarını kaldırıp yan gözle kız kardeşine bakmıştı,

"Bağışla beni Emma. Hayatımızın son on beş senesinde seni etrafta dolaşırken göremeyince ister istemez insan yadırgıyor."

Aiden'ın ağzından oldukça alaylı bir tonlamayla çıkan bu cümlelere karşı Emma'nın yüz ifadesi ciddileşmişti,

"Kabullenemesen de babam beni -..."

Fakat genç kızın cümlesi bıkkın bir şekilde elindeki dergiyi karşısındaki sehpaya fırlattıktan sonra oturduğu yere biraz daha yayılan Archie tarafından kesilmişti,

When the Sky Is GreyWhere stories live. Discover now