3.Bölüm

238 138 5
                                    

Bölüm biraz geç yayınlandı kusura bakmayın iyi okumalar.
(Ayaz)
'İnsan hata yapar evlat derdi' dedem. Bizim hata yapma lüksümüz yok, birşeye anında ve doğru karar vermeliyiz. Uğruna ölümü göze aldığımız Vatanımız için.
Yavaş yavaş gözlerim aralandı. Etrafta toz vardı, yaram yok ve tek parçayım. Time gözümü gezdirdim yanımda kimin olduğunu bilmiyorum ama koluna dokundum.
"İyimisin?"
Ses gelmedi. Mataramdan elime su döktüm, ve yüzünü temizledim. Bu Talha'ydı.
Etrafa öksürük sesi yayıldı.
"İyimisin?"
"Tek parçayım komutanım"~Erdem
"Şükür"
"Talha iyimisin?"
Ben Talha'yla ilgilenirken öksürük sesleri geldi.
"İyimisiniz?"
Etraftaki toz yavaş yavaş dağlıyordu, görüş açımız daha belirgin bir hal alıyordu.
"İyiz komutanım"~Ateş,Ali
"Ali, Talha'nın yarası varmı bir bak"
"Emredersiniz komutanım"
"Bizde diğerlerine bakalım"
"Gül komutanım iyimisiniz?"~Erdem
"Tek parçayım"
"Altan iyimisin?"
Bir süre ses gelmedi. Mataramdan yüzüne 1,2 damla su damlattım.
"Omzumda hafif bir ağrı var komutanım"
"Bekle biraz Ali Talha'ya müdahale ediyor"
"Bekliyorum komutanım"
"Ferhat komutanım"~Ateş
Ateş'in sesi biraz yüksek çıktı, ama tim bunu umursamadı.
"Ne bağrıyon lan kulağımın dibinde"~Ferhat
"Ben şey yüzünden şey ettim komutanım"~Ateş
"Ney yüzünden ney ettin"
"İyimisiniz diye"
"Tek parçayım"
"Herkes tammı?"
"Bora ve Cihan komutanım yok"~Ali
"Komutanım Bora kartal unsuruna kordinat verdi"~Ferhat
"Telsiz çekmedi komutanım"~Altan
"Cihan komutanım Bora'ya emir verince "Bora'da emrini geri çevirmek istemedi"~Ferhat
"Karşı tepeye çıktı komutanım"~Ateş
"En son aşağı doğru ilerliyordu."~Ferhat
"Sonra bomba patladı komutanım"~Ali
"O zaman ne duruyoruz gidip arıyalım"~Gül
"Altan telsiz"
"Telsiz çekmiyor komutanım"
"Komutanım gidip arıyalım ne bekliyoruz, kimden haber bekliyoruz?"~Gül
"Gül! Telsiz çekince komutana durumu bildireceğim gerekeni o düşünür bize düşen şimdilik beklemek"
"Tabi! Biz gidene kadar ölsünler değilmi? Ama olsun biz komutandan emir bekleyeceğiz."
Derin bir nefes aldı ve devam etti.
"Zaten Bora kimin umurunda. Ben aramaya gidiyorum gelen gelsin geri kalan burda bekleyip telsizin çekmesini beklesin"
Gül ayağa kalktı hemen ardından Ferhat, Erdemde kalktı. Nereye gittiklerini bilmeden ilerlemeye devam ettiler.
"Komutanım"~Talha
Talha ne zaman uyandı bilmiyorum ama yüzüne baktığımda konuşmayı duymuş ve onunla ilgili konuşacak gibi.
"Ne var"
"Bulurlar değilmi Bora komutanımı?"~Talha
"Bulurlar Gül komutanım öyle bir kalktıkı onu az çok tanıyorsam Bora komutanımı bulacaktır"~Altan
"Benim anlamadığım neden bu kadar endişelendi?"~Ali
"Seviyorda ondan"~Altan
"Beyler yeter Altan telsiz nerden çeker?"
"Arka taraftaki tepeden çeker komutanım"
"Tepeye gidiyoruz"
"Emredersiniz komutanım"~Hepbir ağızdan
İlerlemeye başladık.

(Gül)
Dağa çıkmaya devam ediyoruz. Her uzaklaştığımızda kalpim daha çok sıkışıyor, nefes alamıyorum sanki. Küçüklükten belli kendimi hiç bu kadar çaresiz hissetmedim, kendimi kontrol edemiyorum. Biraz daha ilerledik. Tim karşımızdaki tepeye çıkıyor.
"Bu Bora komutanım künyesi"~Erdem
"Buralarda"
"Dağılalım bence zaman kaybediyoruz"~Ferhat
"Ben yukarı doğru çıkıyorum, zaman kaybetmeye gerek yok siz karar verirsiniz"
"Tamamdır sol taraf bende"~Ferhat
"Sağ bende"~Erdem
İlerlemeye devam ettim. Elimde Bora'nın künyesi var ne zaman elime aldığımı bilmiyorum ama silahıma değerek sinir bozucu bir hal almaya başladı. Boynuma kendi künyemin yanına taktım. Bunu neden yaptığımı bilmiyorum ama artık bişeyleri akışına bırakmam gerektiğinin farkına vardım. Doğrumu, yanlışmı bilmiyorum ama içimdeki sese ilk kez bu kadar inandım.
"Nerdesin Bora nerde?"
Biraz daha ilerledikten sonra kayanın arkasında Bora'nın kaskını gördüm. Derin bir nefes aldım kayanın arkasına doğru ilerledim.
(Ayaz)
Ne Bora'dan ne de Cihan'dan bir haber var. Tepeye doğru çıkıyoruz. Hala telsiz çekmiyor.
"Komutanım telsiz çekiyor"
"Ver Altan komutana bilgi verelim ve kardeşlerimizi aramaya gidelim"
Telsiz 1. çalışta açıldı.
"Kilit 2 konuşuyor"
"Kilit 2 iyimisiniz?"
"Biz iyiyiz Komutanım Talha yaralandı müdahale ettik durumu iyi timin geri kalanında hafif yaralar var komutanım ama"
"Ama ne Ayaz"
"Komutanım Bora size haber vermek için dağa geri inmedi sonra bomba patladı Cihan bizim yanımızdaydı ayıldığımızda yoktu."
"Tim nasıl?"
"Gül, Erdem ve Ferhat Bora'yı aramaya çıktı biz size haber vermek için tepeye çıktık."
"Bora'yı bulun yaralı olabilir"
"Komutanım Cihan"
"Cihan büyük bir ihtimal ile kaçırıldı. Biz istihbarat personellerimize durumu ileteceğiz"
"Emredersiniz komutanım"
Telsiz kapandı.
"Beyler Bora'yı bulmaya gidiyoruz"
"Cihan komutanım ona ne olacak"~Ateş
"İstikbarat personelleri ile konuşup yerini bulacaklarmış"
"Biz"~Altan
"Bora'yı alıp tabura döneceğiz gerisi orada belli olur"
"Hadi beyler buradan Bora'ya ne kadar çabuk ulaşırsak Cihan'a o kadar çabuk ulaşırız"
"Emredersiniz komutanım"~Hep bir ağızdan
"Tabana kuvvet"
Yeri inletecek şekilde ayak seslerimiz etrafa yayıldı. Yılmadan bu dağlarda devam ediyoruz. Son nefesimize kadar.
(Gül)
"Bora lütfen yaşıyor ol"
Yavaş yavaş kayanın arkasına doğru ilerledim. Kayanın tamamen arkasına geçtim. Üstünde üniforma vardı ama tuzak olabilir. Yüz üstü bir şekilde yatıyordu.
"İnşallah sensindir Bora"
Yanına doğru gittim ,omzundan tutup sırt üstü yatacak şekilde çevirdim. Bu Bora'ydı. Nabzını kontrol ettim, yavaş olsa bile nabzı atıyordu. Çok şükürdü, yaşıyordu.
"Bora, bora"
Yüzünde azda olsa kan vardı. Karnında derin bir yara vardı. Ayak sesleri geliyordu.
"Komutanım buldunuzmu?"~Ateş
"Evet karnında derin bir yarası var,nabzı yavaş olsada atıyor. Komutanım hemen müdahale edilmesi lazım."
"Ambulans helikopter yolda gelir birazdan"
"Geri kalanlar"~Ferhat
"Helikopter hemen arkasından gelir."
Taşıyalım o zaman komutanım helikopter yerine uzaklık ne kadar?"~Erdem
"1 kilometre"~Altan
"Zaman kaybetmeyelim komutanım"~Ferhat
"Borayla ben giderim"
"Nasıl yani"
"Komutanım durum şu şekilde Bora'nın kanı bir benle birde Cihan komutanımla uyuşuyor Cihan komutanım olmadığı için geriye ben kalıyorum."
Ardımdan kimse konuşmadı. Sessizce yürüyoruz.
(Cihan)
Yüzüme çarpan suyla ayılabilidim. Gözümü açtığımda karanlık, sadece güneşin küçük bir camdan ışık verdi odada 3 adama birlikteydim. Bileğimde hafif bir acı vardı. Haraket ettirdiğimde zincir sesi duyuldu. Kolumdan tavana asılmış bir şekilde duruyordum.
"O komitan şükür güzellik uykundan uyanabilmişsin"
"Sen ne anlatiyon neredeyim lan ben"
"Ölmeden önceki son durağın"
"Çok komiksin tiyatro eğitimini nereden aldın"
"Ney"
"Gerçekten çok komiksin"
"Konumuz benim komikliğim değil ama zamanımız bol onada gelir"
"Konu ne"
"Sen benim oğlumun canına kıydın komitan"
"Ee bunda ne var hak etmiş demekki"
"Şok verin. Sen benim oğlumu işkence ederek öldirdin komitan sıra sende"
"Dediğim gibi hak etmiş demekki sıran gelince sanada olacak belli bişey bu"
Şok ayaklarımdan başlayıp ellerime doğru ilerledi.
"Su dökün komitan kendine gelsin"
Yüzüme bir kova su daha döküldü.
"Sobayı getirin"
Sobayı itlerinden biri getirdi tüm gücüyle karnıma ararda darbeler indirdi.
"Şoku iki katına çıkarın sizde vurun"
Bedenim bombanın etkisiyle sarıldığı için darbeleri hepsinden ağır gelmeye başladı. Kalbim hızını yavaş yavaş kaybetmeye başladı. Kafamı daha dik bir konuma getirdim.
"Şoku yükseltin"
"Olmaz ölür o bize sağ lazım"
"Ben onu bize lazım olduğu için buraya getirmedim komitan bugün ölecek"
"O bize sağ lazım dedim çekil"
"Ne yapacaksin"
"Verdiğin zehrin ilaçini vuracağım"
"Onu yaparsan seni diri diri gömerim bil"
Görüntü bulanık bir hal alamaya başladı bir adam diğer adamın elinden iğneyi alıp attı. Diğeri hızlı bir şekilde dışarı çıktı.
İçinden say Cihan babanı beklediğin gibi timinin gelmesini bekle.
1,2,3 sayacak gücüm kalmadı kafam kendini bırak diyor iç sesim başka birşey diyor. Ben kafamı dinledim. Kendimi bıraktım ama elimdeki zincirler buna izin vermedi. Dışarıdan gelen sesleri beynim algılamıyor bana meydan okuyor sanki.
İçimden bana yabancı bir o kadar bana tanıdık bir ses geldi. Dayan lütfen dayan.

Mahşer MavisiTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon