Kendine sakın kızma.

514 98 50
                                    

Kim Seungmin

Bebeğim... Seni çok seviyorum Seungmin, biliyorsun değil mi? Sen çok iyi ve başarılı bir çocuksun. Sana ne dediğimi hatırlıyorsun değil mi bebeğim? Seni en az benim kadar sevecek olan o kişi gelince rüyalarına girmeyi bırakacağımı söylemiştim. O kişi geldi Seungmin ve sen de bunun farkındasın. Beni özlüyor olabilirsin ama emin ol Chris o cehennemden çıktığı zaman beni unutacaksın Seungmin. Kendine sakın kızma bebeğim. Doğrusu bu. Beni hep sev ve saygı duy ama benim için üzülme. Seni çok seviyorum...

"Anne."

Uzun bir süre sonra ilk defa uykumdan sıçrayarak uyandım.

İstemsizce gözümden akıttığım göz yaşlarına hakim olamıyorum. Her ne olurda olsun annemi çok özlüyorum.

O her ne kadar onu unutacağımı söylese de ben onu asla unutmam, unutamam.

Sabah saat altı olduğu için hala uykum vardı. Yatağıma geri uzanıp göz yaşlarımla beraber uyumaya devam etmeye çalıştım.

Gözlerimi yumdum ve yaklaşık üç saat sonra yine açtım. Kalkıp kahvaltı edip Hyunjin'in evine gitmek üzere yola çıktım.

Evin önüne gelip kapıyı çaldım.

"Hey hyung... Ho-hoşgeldin nasılsın..."

"Jeongin sen iyi misin? Ne bu halin?"

Diyip içeriye girdim.

"Ne var halimde hyung. Sabah ya hani çok erken falan ondan sıcak bastı yüzüm falan kızardı işte."

Bana neden kızardığını anlatmaya çalışan Jeongin gözüme oldukça tatlı gelmişti. Havanın sıcak olması ile ilgili bir olay değildi bu kızarıklık. Resmen utanmıştı. Ayrıca sadece yüzü değil, dudakları da çok kızarmıştı. Bunun neden olduğunu anlamak zor değil.

Biz konuşurken içeriden Hyunjin geldi. Bak sen şu işe ki Jeongin gibi Hyunjin'in de dudakları kızarmıştı.

"Jeongin, bebek ekmek ne olduğunu bana anlatmak ister misin?"

"Ne olmuş hyung? Ben bir şey görmedim, bilmiyorum."

"Jeongin! Bana yalan söyleme lütfen. Bak bu konu hakkında oldukça hassasım. Ben sana hiç yalan söylüyor muyum?"

"Söylemiyorsun hyung."

"O zaman sen de söyleme."

Hyunjin araya girdi.

"Sıkıştırmasana çocuğu Golden."

"Hyunjin... Sen karışma."

"Hyung şey... Şey işte."

Jeongin kulağıma yaklaştı ve sessizce konuştu.

"Hyung dışarı çıkarız öyle anlatırım, söz. Hyunjin burda... Utanıyorum."

"Peki bebek ekmeğim."

Daha fazla bebek ekmeğimi utandırmamak adına konuyu değiştirdim. Biraz sohbet ettikten sonra dışarıya çıkma kararı aldık.

Hyunjin ve Jeongin hazırlanmak üzere"ayrı odalara" gittiler. Yaklaşık yarım saat sonra evden çıkıp sahile indik.

Evlerimiz sahile uzak olmadığı için on dakika sonra denize vardık.

Jeongin'le daha rahat konuşabilmek için Hyunjin'i markete atıştırmalık alma bahanesiyle yolladım.

Uzun bir süre gelmemesi için saçma sapan şeyler istedim ki Jeongin'le daha detaylı konuşalım.

"Ee bebek ekmek anlat bakalım. Bak kimse yok yalnızız, rahat rahat anlatabilirsin."

Jeongin tekrar kızarmıştı ama söz verdiği üzere bana her şeyi anlatacağından emindim.

"Hyung sen de biliyorsun ki, yani hissetmiştin, anlamıştın işte."

"Evet Jeongin Hyunjin'den hoşlandığının farkındayım eeee."

"Heh öyle işte. Ondan hoşlanıyorum, çok fazla hoşlanıyorum. O da benden hoşlanıyormuş işte."

"Jeongin biraz daha hızlı anlat ya. Hyunjin'in senden hoşlandığını zaten biliyordum."

"Ne? Hyung sen bunu nerden biliyordun? Hadi biliyodun, neden bana söylemiyorsun?"

"Sen bana söylediğinde ben gidip Hyunjin'e söyledim mi? Hayır. O yüzden Hyunjin'in bana anlattıklarını sana ya da kimseye anlatamam, anlatmam."

"Haklısın hyung. Özür dilerim."

"Önemli değil bebek ekmek. Anlat artık."

"He doğru. İşte biz birbirimizden hoşlanıyoruz ama bunun karşılıklı olduğunu bilmiyorduk. Dün akşam küçük çaplı bir yakınlaşma yaşandı aramızda. Mutfakta yemek hazırlarken Hyunjin yanıma geldi... Şey, dudağımın kenarını öptü ve kaçtı. Bunu neden yaptığını hala bilmiyorum. Sabah benimle konuşmaz sandım ama yanılmışım. Uyandığımda lavaboya gittim ve işimi halledip çıktım. Çıktığım gibi beni duvarla arasına aldı. Birkaç dakika öpüştük. Bir süre sonra ayrılıp " bunun yanlış olduğunu biliyorum ama seni deliler gibi seviyorum Jeongin. Senden ayrı kalmak istemiyorum. Sensiz yaşamak istemiyorum." dedi ve beni öpmeye devam etti. Bizi ayıran şey ise senin eve gelişin oldu..."

"Ah salak Seungmin ne vardı bir saat daha bekleseydin. Belki mercimeği fırına vereceklerdi."

"Hyung. Hayır biz öyle şeyler yapmayız."

"Niye insan değil mısınız siz?"

"Öyleyiz, öyleyiz de ben utanırım."

"Of Jeongin, abartma bunlar insansıl şeyler, tabi ki böyle şeyler de yaşanacak. Sen nasıl hissettiğini anlat bakalım."

"Çok mutlu oldum hyung. Beni öpmesi ve sanki kırılgan porselen bir bebekmişim gibi nazil ve dikkatli davranması beni çok etkiliyor."

Biz konuşurken Hyunjin geldi. Karşı taraftan geldiği için Jeongin onu fark etmedi.

Hyunjin bana eliyle sus işareti yaptığı için Jeongin'e bir şey söyleyemedim.

"Beni çok değerli hissettiriyor hyung. Onda kaldığım süre boyunca hep kendinden önce tuttu beni. Sanki bebeğiymişim gibi baktı bana... Hyung, ben sanırım, ben sanırım Hyunjin'e aşığım. Bu hoşlantı ya da basit bir sevgiden ibaret değil. Ben ona aşığım hyung.

Hyunjin konuştu.

"Öyle mi Jeongin Bey?"

Jeongin arkasından ses gelmesi ile sıçradı.

"Hy-hyunjin?"

Hyunjin jeongin'e yaklaştı ve ona sıkıca sarıldı. Kafasını boynuna sokup kokusunu içine çekti.

"Ben de sana aşığım Jeongin. Hem de senin tahmin bile edemeyeceğin kadar çok aşığım sana."

Jeongin duyduğu itiraf yüzünden dona kalmıştı. Hyunjin'in onu sevdiğini biliyordu ama bunun aşk kadar büyük bir duygu olduğunu bilmiyordu.

Birkaç dakika onlar ayakta sarılıp ağlaştılar ben ise sadece onlara bakıp Chris'i düşündüm. Belki bir gün biz de bu kadar mutlu olurduk...

~~~~~~~~~~~~~~~~.

İyi okumalar...
Vote ve yorum güzel olur sanki hm...

🍓🍓🍓🍓🍓🍓🍓🍓

Hyunjin ve Jeongin'i yapacaktım zaten ama bu kadar hızlı olmasını beklemiyordum;)...

Ya bir de bölümler bende karışık gözüküyor sizde de öyle mi acaba????

42 / chanminWhere stories live. Discover now