20~Travma! (Sezon Finali)

2.3K 142 11
                                    

Bölüm şarkısı; Rihanna- What Now?

(Aynı zamanda Derin'in söylediği şarkı)

(Baran'dan)

Ne güzel! Sevgilim deliriyor! Bir bu eksikti ne de olsa...

"Biliyorum, sende inanmıyorsun bana. Sende benim delirdiğimi düşünüyorsun ama öyle!"

"Selin bana olanları anlattı..."

"Onlar yaşandı. Hepsi de oldu tamam mı!? Neden hiç biriniz inanmıyor bana?"

"Tamam... O zaman söyle şimdi sana mesaj atsın..."

"İnanmıyorsun yani?? Peki! Öyle olsun! Hey sen! Benimle uğraşan pislik! Hadi, mesaj atsana! Kanıtlasana şunlara var olduğunu..."

"Bağırarak mı iletişim kuruyorsun?!"

Ah, tam bir deli işi...

"Ya neden anlamıyorsunuz beni?! Siz yokken yapıyor, siz yokken uğraşıyor benimle!"

Kesin öyledir...

"Hadi..."

"Baran... Ben, deliriyor muyum?!"

"H-hayır... Hayır öyle bir şey yok... Tamam mı? Sakın, öyle bir şey yok! Aklının ucundan bile geçirme!!"

"Deliriyorum işte!"

"Derin sus!"

"Susmayacağım! Oldu mu susmayacağım! Deliyim ben! Hadi gitsene, sende çekip gitsene!"

"Sus!"

"Neden benim yanımdasın ki?! Git hadi!"

"Sana sus dedim!"

Elimi kaldırmıştım. Hayır bunu yapamazdım. Elimi hafifçe aşağı indirdim ve yüzünü kavrayıp "Kendine gel.." diye fısıldadım. O da korkmuştu.

"Neden yapmadın? Vursaydın işte. Kendime gelirdim..."

"Sana ömrüm boyunca vuramam..."

"Baran? Ben korkuyorum... Çok korkuyorum. Neden böyle bir şey olduğunu da anlamıyorum. Ben sadece... kurtulmak istiyorum..."

"Kurtulacaksın! Bu illetten kurtulacaksın!..."

---

(Derin'den)

Sadece her şeyi unutmak istemiştim. Babam onları yapmışken, onun kızı olmayı... unutmak istemiştim. Öyle bir adamın kızı ancak böyle olurdu. DELİ!

Aklımda o şarkı sözleri vardı...

Whatever it is, it feels like it's laughing at me through the glass of a two-sided mirror

Her neyse bu iki yönlü aynanın içinden sanki bana gülüyormuş gibi hissettiriyor

Whatever it is, it's just laughing at me

Her neyse bu, sadece bana gülüyor

And I just wanna scream

Ve sadece bağırmak istiyorum...

Sadece bağırmak...

-1 Gün Sonra-

(Baran'dan)

"Benimle konuşuyormuşsun gibi o adama da her şeyi anlatacaksın tamam mı aşkım?"

"Tamam."

"Buyrun..." deyip adama içeriyi gösterdim. Tebessüm edip Derin'in karşısında ki koltuğa oturdu.

"Siz çıkabilir misiniz?"

"Ah tabi..."

Evet psikolog çağırmıştım. En iyisi de buydu zaten. Dün gece de o uyuyana kadar yanında kalmıştım. Derin'in bu hâline, gerçekten üzülüyordum. Neden olduğuna dair hiç bir fikrim yoktu. Eğer bir hastalık olsaydı, daha önce bir şeyler yaşamış olması gerekirdi. Fakat hayatı gerçekten de güzeldi.

Her şeyi gözden geçirirken odanın kapısı açıldı ve adam dışarı çıkıp kapıyı tekrardan kapattı.

"Öğrenebildiniz mi?"

"Bakın. Derin hanımın herkesten gizlediği sırları var ve bunlar onun psikolojisini bozacak derecede kötü şeyler. Derin hanım bunları aşabilmek için şu an burada. Ve yaşadığı küçük bir olayda beynindeki tekrarlayan olaylar yan etkisini gösterecekti. Aranızda olan bu küçük kavga Derin hanımın bu olayları yaşamasının sebebi. Siz eğer onun iyiliğini istiyorsanız-"

"Böyle bi şeyi sorulmamış sayıyorum..."

"Peki o zaman, Derin'i herkesten, her kötülükten uzaklaştır ve her gün onu mutlu et. Aynı zamanda vereceğim ilaçları ona içirmeye çalış. Ama gizli bi şekilde... Bu travmayı ancak böyle atlatabilir..."

"Peki. Çok sağolun, dediğinizi harfiyen yapacağım..."

İlacın ismini aldıktan sonra doktoru geçirdim. Sonra da içeriye girdim. -Bu olanlardan sonra tabi ki kendime yedek anahtar almıştım- Derin'se dışarıyı seyrediyodu. Ağladığı gerçekten çok belliydi. Gözleri kan çanağı, ve dudakları da Nur Yerlitaş'la yarışacak durumdaydı.

"Niye ağladın bakayım??"

Hiç bir şey söylemedi. Sadece sarıldı. Bende ona kollarımı sardım ve gözümden akan yaşa izin verdim. Saatlerce burada bu şekilde kalabilirdim. Ve biliyo musunuz? Ben daha onu yeni kazandım, kaybetmeye de hiç niyetim yok!

"Hadi kalk! Hazırlan!"

"Efendim?"

"Gidiyoruz hazırlan!"

"Nereye?"

"Bilmem?!"

Ben kendi odama gidip tüm eşyalarımı topladıktan sonra, Derin'in odasına gittim. Hâlâ hazırlanmamıştı!

"Hadi ama! Uçağı mı kaçırmak istiyosun?!"

"Ya Baran ne oluyor! Nereye gidiyoruz söylesene?!"

"Gidince görüceksin güzelim..."

Bavulunu bitirdikten sonra son kontrollerini yaptı. Ve bitmiştik. Otelin kapısına çıkıp taksiye atladık."Sabiha Gökçen Havalimanına gidebilir miyiz?" dedim. Allahtan otel o civarlardaydı. Ki yarım saatte oradaydık. Arabadan inip bavullarımızı aldık.

İçeri girdiğimizde ilk x-ray den sonra da taramadan geçtik. "San Francesco mu? Milano mu?" diye sordum. "Hiçbiri. Çünkü Paris..." Ah şu kızlar... Bilet sırası çok değildi. Sıra bize gelince biletleri aldım ve bavullarımızı verdik. Gümrük sırasındaydık ama ben sormayı unutmuştum. "Derin? Pasaportun yanında mı? Ve ayrıca vizen var mı?"

"Bu yüzden hiç pasaportumu yanımdan ayırmıyorum... Ayrıca 5 yıllık var..." dediğinde derin bi oh çektim. Gümrük olayını da hallettiğimizde içeri girebildik. İki kahve aldık 15 dakikamız vardı. İçe içe kapıya gelmiştik. Uçağımız gelmişti. Ve biz gidiyorduk. Evet tüm her şeyden uzaklaşıp gidiyorduk...

---

(Derin'den)

Off!! Kokusu bile güzel ya... Allah özene bözene yaratmış. Her yeri bir ayrı güzel... Monte Carlo'ya gelmiştik ve burası harikaydı. Mükemmellik diye buna denir.Buraya niye geldik hiç bir fikrim yok, ama umrumda değil. Burası cennet gibi ve burdan ayrılmamak için her şeyi yaparım.

Otelimize gelmiştik. Eşyaları dizip kendimizi yatağa attık.

"Hadi! Gözlerini kapa ve bir dilek dile!"

"Benim dileğim sensin... Sadece sen..."

Selam... Kısa bir aradan sonra kaldığım yerden devam edicem. Hikâyemle ilgili önerileriniz varsa yazın. Elden geçirmeyi düşünüyorum. Sizi çok seviyorum Bay Şebek ailesi. Aslında finalde olabilirdi ama bilmiyorum... Bende kötü bir dönemden geçiyorum. Lütfen anlayın beni♡ Yanımda olan herkese teşekkürler...

Bay Şebek (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin