Şahin buna anlam veremezken bir şey diyemedi. Kafası karışmıştı.

"Iştesin sanıyordum.."dedi Şahin, Zerya'ya bakıp. Sonra elindeki poşetleri masaya bıraktı. Sandalyeyi çekip oturdu. Bu sırada Dilşad çorbayı pişirmiş, kaselere koyuyordu.

Zerya dudak büktü.

"Bıraktım. Olmuyor çocuklarla, aklım onlarda kalıyor. Sen haklıydı daha fazla olayı büyütmenin alemi yok. Dilşad köy evine gidecekmiş. Evleri ayırırsak benim için bir sorun yok demektir."

Şahin gülümsedi. Zerya sonunda yola gelmişti.

"Tamam öyle olsun. Haftasonu taşırız Dilşad'ı. Ayrı düzen daha iyi olur zaten ev küçük."

İki karısıda başını salladı. Sofraya oturdular ilk kez, beraber. Zerya utançtan çocuklarının yüzüne bakamazken dişlerini sıktı. Katlan dedi. Bunların hepsinden tamamen kurtulmak için katlan.

Akşam çay icilirken Zerya daha fazla onlarla aynı ortamda olmak istemiyordu.

"Ben yatıyorum yorgunum. Allah rahatlık versin."

Herkes iyi geceler derken yatak odasına girdi. Narin'i yanına yatırıp gözlerini yumdu ve bunların bitmesi için dua etti. Aklına birden Sedat'ın verdiği poşet gelirken gözlerini açtı. Yavaşça yataktan kalkıp çantadan poşeti aldı. Ufak gece lambasını yakıp makyaj masasının önünde ki ufak pufa oturdu.

Poşette tahmin ettiği gibi bir kaç kutu süt, çocuklar için şekerleme ve bebek maması vardı. Derin bir nefes çekerken eline bir kağıt geldi. Kaşları çatılırken kağıdı eline aldı.

Sedat'ın ona aşık olduğunu söylediğinden beri bir daha hiç doğru düzgün konuşmamışlardı. Bu sır ikisi arasında ölene kadar kalacaktı. Bazen çocuklarla eskiden Şahin'le dışarı çıktıklarında bakkala girerlerdi. Sedat somurtkanca karşılık verirdi. Şahin yokken oğlanlar tutturursa çikolata şeker diye Zerya girmemek için elinden geleni yapsa da mani olamazdı. Sedat ise gülerek onları karşılar aldıkları hiçbir şeyden de para almazdı. Zerya dil dökmez, bir şey demezdi hiçbir zaman. Her seferinde bir miktar parayı masaya bırakır, kaçar gibi giderdi. Bir gün büyük oğlu Ferhat'ı ekmek almaya yolladığında Ferhat elinde 4 tane yüzlükle gelmişti. Iki üç senedir bıraktığı paraların toplamıymış. O saatten sonra bir daha para bırakmadı Zerya, bakkala gitmekten hep kaçındı. Ama O da bir yere kadardı.

Bir kere de Sedat'ın düğününe gitmişlerdi. Sedat yine somurtuyordu, keyifsizce masada oturmuş etrafı izliyordu. Gelini ise otuz iki diş sırıtıyor, etrafta ki herkesle konuşuyordu. O zaman Ferhat yeni doğmuştu, 2 aylık bir bebekti. Yeni gelin eve girerken Ferhat'ı kucağına almak istedi âdet üzerine. Zerya gülüp kabul etti. Sedat ise Zerya geldiğinden beri gözlerini ona dikmiş bakıyordu. Zerya rahatsızca yerinde kıpırdanmış, bebeğini aldığı gibi inmişti merdivenlerden.

Sedat'ın evlenmesiyle Zerya her şeyin bittiğini düşünmüş ve rahatlamıştı. Ama öyle olmuyordu. Sedat'la ne zaman denk gelse adamın gözlerine bakmaya korkuyordu. Çünkü o gözlerde ki aşkın ve özlemin farkındaydı. Bir zamanlar Şahin'e baktığı gibi Sedat'ta ona bakıyordu.

Komşunuz Gül laf arasında anneme olan biteni anlatmış. Ne halde olduğunu yüzünden anlayabiliyorum. 053.... bu benim numaram. Müsait olduğun bir zaman beni ara, seni onlara mahkum etmeyeceğim. Aramazsan kapıya dayanır alır giderim seni. Benim kimseden korkum yok bunu bil. Sen kendine acımıyorsun yıllardır ama ben acıyorum. Yarın akşama kadar beni ara, yoksa kapına dayanırım bunu bil.

Zerya notu okurken gözleri kocaman oldu. Korkuyla nefesi tıkandı. Her şey yolundaydı zaten O hallediyordu. Gül nasıl anlatırdı annesine bunu. Sedat'ın duyacağını bile bile. Gerçi Sedat'ın onu sevdiğini ne bilsin.

O böyle düşünce denizinde boğulurken gelen yüksek sesli tartışmalarla irkildi. Dilşad ve Şahin genelde tartışırdı zaten ama kısa sürerdi. Bu sefer ki kısa sürmesini bırak yanında desibelide artmıştı. Zerya ilk başta umursamadı, umrunda da değildi ama çocukları uyanabilirdi.

Sıkıntıyla gidip çocuklara baktı. Derin bir uykudalardı. Kaynanası aralık kapıdan sızan ışıkla gözlerini kısmış Zerya'nın kıvırcık saçlarının golgesine baktı.

"Kızım noluyor..."

"Bilmiyorum anne tartışıyorlar. Çocuklara bakayım dedim de uyuyorlar. Uyanırlarsa yollama içeri."

"Tamam yollamam. Söyle şunlara kapasınlar çenelerini. Çocuklar okula gidecek sabah."

Zerya sinirle avuçlarını tırnaklarken derin bir nefes aldı.

"Öyle yapıcam zaten anne. Hadi Allah rahatlık versin."

Zerya sesi yükselen odaya kapıyı çalmadan daldı. Şahin don gömlek ayaktaydı ve Dilşad'ın gırtlağına yapışmış yatağa yapıştırmıştı onu. Zerya korkuyla fırlayıp Şahin'i kendine çekti.

"Kendine gel napıyorsun!"dedi korkuyla. Ses duyulmasın diye kapıyı kapattı.

"Karışma sen git kızın yanına."dedi Şahin öfkeyle.

"Ne demek karışma bırakayım da öldür demi."deyip Dilşad'ı yataktan kaldırdı. Dilşad korkuyla Şahin'e bakarken Zerya'nın arkasına saklandı. İlk defa Şahin bu kadar ileri gitmiş tekme tokat dalmıştı ona. Dudağı kanıyor, saçları yolunmuştu ve yediği bir tekme şuan ciğerini sızlatıyordu.

"Öldürücem evet, benimle adam gibi konuşmayı öğrenmezse öldürücem. Kendini bir sikim sanıyor elimde kalacak yakında."dedi Şahin. Yan taraftavki komodinden aldığı sigarasını yaktı. Elleri titriyordu sinirden. Yatağa oturup ağlayan Dilşad'a baktı. Sonra onu koluyla arkasına iten Zerya'ya.

"Allah belanı versin bana bunu da yaptın. Zerya gelmese boğacaktın beni. Ne biçim adamsın sen hamileyim ben hamile! Karnımda çocuğunu taşıyorum!"dedi ağlayarak Dilşad.

Zerya o an boşluğa düşer gibi oldu. Şahin ile göz göze geldiler.

"Şahin ben hamileyim.." dedi Zerya. Utanarak güldü. Şahin kocaman sırıttı. Öptü onu. Ferhat doğdu. İlk göz ağrıları, ilk evlatları, ilk deneyimleri,, tecrübeleri.

"Şahin ben galiba hamileyim.."dedi Zerya mutfak masasında. Kucağında Ferhat yemek yediriyordu ona Şahin. Oğlunu havaya kaldırıp güldü.

"Abi oluyorsun paşam.."

Mustafa doğdu. Sorumluluklar arttı. Her şey zorlaştı ama mutlulukta çoğaldı.

"Ben..hamileyim."

Şahin'in yüzünde tuhaf bir ifade belirdi. Sonra bu tebessüme bıraktı. Sarıldı karısına. Gerçekten sevinmişti. Narin doğdu.

Sonra her şey toz olup uçtu gitti.

Zerya arkasını döndü. Bir odaya baktı. Gidemedi, yapamadı. O yatakta diken olmuştu sanki. Birlikte uyudukları, gülüştükleri, oturup konuştukları, seviştikleri o yatak dikendi artık Zerya'ya.

Gidip balkona oturdu. Karanlık gecede gözlerini gezdirdi. Gözlerine yaşlar dolarken neden ağladığını bile bilmiyordu. İçini boşaltırken buna daha fazla katlanamayacağını anlamıştı. Daha fazla değil.

 Daha fazla değil

اوووه! هذه الصورة لا تتبع إرشادات المحتوى الخاصة بنا. لمتابعة النشر، يرجى إزالتها أو تحميل صورة أخرى.


****

Bölüm sonu.

Bazı Kadınlarحيث تعيش القصص. اكتشف الآن