1.5

98.1K 7.9K 4.8K
                                    

Pixies - Where is my mind?

Dereotlu ve dereotsuz poğaçalarla dolu saklama kabına bakarken gözlerim kısılmıştı. Gökalp poğaçaya dereotlu mu yoksa dereotsuz mu severdi bilmiyordum. Ben dereotlu poğaçaya bayılırdım ancak Gökalp'e bunu sormayı unuttuğum ve gecenin üçünde poğaça yaparken ona soramayacağım için hem dereotlu hem de dereotsuz yapmıştım. Hangisini seviyorsa ona göre içinden seçer yerdi artık.

Maçın yapılacağı salona geldiğimiz gibi önce babamın ardından da Tuğçe'nin yanından ayrılıp soyunma odalarının olduğu tarafın yolunu tutmuştum. Daha önce burada birkaç kez maç yapıldığı için neyin nerede olduğunu gayet iyi biliyordum.

Soyunma odasının olduğu uzun ince koridora girdiğimde tam karşıdan gelen Arda'yı gördüğümde adımlarım yavaşlayacak gibi oldu. Arda biraz... Yılışık bir tipti. Özellikle de bana karşı. Bu hiç hoşuma gitmiyordu çünkü bana direkt yavşıyordu ve yavşadığını belli etmemek gibi bir çabası da yoktu.

Beni fark ettiğinde Arda'nın yüzünde ufak bir tebessüm oluştu. "Merhaba, Alara."

Saygısızlık yapmak istemediğim için tam yanıma geldiğinde adımlarımı durdurup Arda'ya doğru döndüm. "Merhaba."

"Nasılsın?"

Bakışlarımı Arda'dan ayırarak elimdeki saklama kabına baktım. "İyiyim," dedim ve çok da merak etmeyerek ekledim. "Sen?"

"Ben de iyiyim, sağ ol sorduğun için." Kafamı sallayıp başka bir şey demeden Arda'nın yanından ayrılmak için hareketlendiğim sırada tekrar konuşmuş ve durmama sebep olmuştu. "Maçın sonuna kadar burada mısın?"

"Öyle görünüyor." Ani bir işim çıkmazsa maçın sonuna kadar kalıp kazandıklarını görmek istiyordum. Özellikle her maçın sonunda kazandıklarında Gökalp'in yüzünde oluşan o mutluluğu seyretmeyi seviyordum.

"Ne güzel," dedi ve ardından göz kırparak ekledi. "Tribünlerde böyle bir güzelliği görmek insanın motivasyonunu arttıracaktır maç esnasında."

İstemsizce yutkunarak koridorun sonuna baktım. Ben mi abartıyordum bilmiyordum. Belki bu söylediği o kadar da rahatsız edici bir şey değildi. Aynısını Gökalp söylese muhtemelen dibim bile düşerdi ama Arda'nın samimiyetsiz tavırlarından rahatsız olduğum için kurduğu hiçbir cümle hoşuma gitmiyordu. Bunu sevmediğimin ve istemediğimin farkında olmasına rağmen devam ediyor olması onu gözümde daha da itici bir konuma getiriyordu.

"Yapma şunu," dedim uyarı dolu bir sesle. "Hoşuma gitmediğini biliyorsun."

"Duygularımı dile getirmemden neden hoşlanmıyorsun Alara?" Bana doğru bir adım attı. Enlemesine çok da geniş olmayan bir koridorda olduğumuz için sadece yarım adım geriye gidebilmiştim.

"Duygularını dile getiriş biçiminden hoşlanmıyorum. İstemediğimi bile bile devam ediyorsun. Bu seni gözümde daha da düşürüyor."

"Ben gözünde yükselmek istiyorum," dedi kafasını omzuna hafifçe yatırarak.

"O zaman benden uzak dur. Böyle devam ettikçe düşmeye devam edeceksin."

Kaşları hayretle havalandı. "Senden uzak durmak pek mümkün değil sarışın."

Sarışın... Bunu sadece Gökalp söylediğinde kulağıma güzel geldiğini fark etmiştim şu an.

"Uzak durmak zorundasın." Bana doğru bir adım attığında yana doğru adımlayarak aramızdaki mesafeyi açtım. Arda kafasını eğip güldü ve kafasını iki yana salladı. "Neden uzak durmak zorundayım? Başka birisini sevdiğin için mi?" diye sordu ama sanki cevabını kendisi biliyordu.

VOLEYBOLCU | TextingUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum