𝟐

2.7K 178 48
                                    

Üzgünüm biraz geç oldu. Neyse uzun olmayan ama diğer bölümlerden biraz daha uzun olan bi bölümle karşınızdayım. Yazım tarzımıda biraz değiştirdim umarım beğenirsiniz <33
__________________________

"Yanlışıkla olduğunu söyledim." Şu an Arel'in odasında duruyorduk. Tek fark ben kapıda ayaktayken o oturuyor olmasıydı.

Yüzünde kalan yulaf lapasını görünce gülmemmek için kendimi zor tutuyordum. Tek kaşını kaldırıp yüzüme iyice baktı. Daha sonra masasının üstünde olan aynasında yüzüne bakıp İçine diye mırıldandı. Yüzünü sildiği peçetesini alıp o noktayı da sildi. İşini bitirdikten sonra ayaklarını buranın sahibi benim. Edasıyla ayağını uzattı. Aman padişahım masaya yazık ben ayağınıza paspas olurum.

"Bak Lidya ciddi olmaktan nefret ederim." Bu önemli bilgiyi benimle paylaştığımız için teşekkürler. Alaycı iç sesimi bastıramıyordum ama haklıydı da. Sözüne devam etti. "Ama gelir gelmez, o kadar ukalalık yaptın ki 5 yaşında ki bi çocuk gibisin." Ayağa kalktı ve önümde yerini aldı. "Ya sen ayağını denk alırsın ya ben. Seçim senin."

"Barış?" Dedim. "Buraların şaklabanı olduğunu söylemiştin."

"Söylemiştiniz. Şu an iş içerisindeyiz."

Sınırına geldin kızım. Hadi sal beni, sıra bende. Ve iç sesimi dinliyerek o'nu serbest bıraktım. "Pardon? Deneme atışları sırasında iş içerisinde değil miydik? O an beni uyarmak yerine neden söylediğim şeylere eşlik ettiniz?" Aramızda ki mesafeyi kapatıp daha da yaklaştım. Onun oyunları varsa benimde vardı. "Asıl siz ayağınızı denk alın komutanım! Yoksa sonuçlarından ben sorumlu değilim." Belki rütbe olarak onun aşağısında olabilirdim, belki onunla böyle konuşmaya hakkım yoktu. Ama bana bu rahatlığı verip sonra alması çok saçmaydı. Erol bana böyle yetiştirmemişti. Hep 'Kim sana boyun eğdirmeye çalışırsa onun boynunu göm ayaklarının altına.' derdi. Dediğim gibi böyle davranmam hata olabilirdi ama ben böyle yetiştirilmiştir.

Yüzünde yarım yamalak güldü. "Götünüzü de başka zaman alırım komutan. Pek meşgul duruyo götünüz." Şu ana kadar varlığını hep bildiğim kızlar kapıyı ani açmamla yere serildi. "Kapınıza sıra olmuşlar MaşAllah." Bunu
mecaz anlamda söylemiş gibi olmuştum ama ciddi anlamda kapıya sıra olmuşlardı.

Yere düşen kızlardan biri kalkıp diğerini kaldırdı o sırada bende yanlarından sıyrılıp odama gittim. Arkamdan duyduğum ses ürkütmesi gerekirken yüzümde alaylı gülümseme oldu. "HEMEN DEFOLUN."

Bu adamı cidden anlamıyordum. Daha 1 saat önce benimle samimiydi. Flörtleşiyordu hatta. Ama ne oldu da böyle olmuştu. Ya da karakteri mi böyleydi. Anlaşılan sözünden çıkan kişiler görünce o kişiye komut vermek için her türlü şeyi yapan insanlardandı. İstediğini yapabilirdi o zaman ama o güzel götünü yırtsasa ona itaat etmicektim. -Şu saatten sonra-

~ ☪ ~

"Bu niye böyle oldu bi anda, insan yüzüne yulaf geldi diye sinirlenir mi?" Elçin oturduğu ranzanın altkatından bakışlarını bana dikti. "Tamam olabilir, ama bildiğin U dönüşü yaptı. Kİ BEN BARIŞI HEDEF ALDIM ONA NEDEN Bİ ŞEY YAPMADI."

Yatakhane de ranzamın önünde turlamayı bitirip Elçin'in önünde durdum. "Kötü bi şey mi yaptın?" dedi ayağa kalkarken.

"Hayır, hem neden sadece benim bi şey yapma ihtimalim üstünde duruyoruz belki o arızalı. Öylede zaten neyse." dedim

Elçin gitmek için hazırlanırken ona baktım. "Boş ver kafana fazla takma, zamanla alışırsın. iyi geceler" Dedi.

Yakamoz GüzelimDove le storie prendono vita. Scoprilo ora