𝟗

911 76 33
                                    

Çantanın fermuarını hiddetle kapattı. "Onlar değil Lidya biz; Senle ben. Yeterince iş açtılar başımıza."

"Bi yere gelmiyorum." diyerek hemen cevabımı verdim.

"Bi kerede mantıklı bi karar versen şaşıracağım zaten." Beni kucağına alıp tekerlekli sandalyeye koymak için yeltendi.

"Bırak beni DOĞAN!" Bastıra bastıra söylemiştim. O ise eliyle belimi daha da kavradı ve yaranın olduğu bölgede acı hissettim. "Doğan mal mısın? Yaralıyım. Bu halde bi yere gelemem bırak beni."

"Araçta gerekli malzemeler var" ŞAKA MISIN SEN.

"Doğan gelmiyorum dedim."

"Sana fikrini sormadım. Bilmediğin şeyler var. O yüzden sus." Direnebildiğim kadar elini kendimden uzaklaştırmaya çalıştım.

"Ne?" diye sordum.

"O çok sevdiğin Arel arkandan kazmadığı kuyu bırakmadı. Başından beri seni takip ediyordu. Özellikle Yakamoz timine yönlendirildin. Neden biliyor musun? Eşref'in kızı olduğunu başından beri biliyordu. Biliyorladı."

Duyduğum şeylerle direnmeyi bıraktım. O an sırtımdan daha büyük bi acı peyda olmuştu. "Biliyorlardı." dedim tekrar edip, altını çizerek. "Hepsi biliyordu ve bu yüzden mi benimle bu kadar yakın oldular."

Elimi tuttu. "Herkesten uzaklaştıracağım seni. Herkesten koruyacağım."

Acı acı "Bunca zaman bana katlanmışlar, sevmemişler bile beni." dedim.

"Hadi zaman daralıyor gidelim artık."

Kafamı yukarı kaldırdım. "Ama o yinede beni sevdi." dememle hemşire çağırmak için olan kırmızı butona bastım.

"Lidya İyileşir iyileşmez sorguya alınacaksın."

"Ben bıktım artık Doğan,Suçum yokken kendimden nefret etmekten bıktım. Ben kendimi sevmezken Arel bana kendimi sevmeyi öğretti. O seviyor diye ben kendimi sevdim."

"Güzerkağta ki sözde kardeşini hatırlıyor musun?" dedi bi anda.

"Ne alaka şimd-"

"O onun kardeşi değil çocuğu. Üstüne seni bu kadar süre içinde tanımıyordu. Daha öncede tanıyordu. Bunca yıldır seni takip ediyordu Lidya. Yaptığın her hareketten haberi vardı."

"Daha neler uydurmaya başlayacaksın." dememle kapıdan hemşire ve Arel girmişti. ,

"Bi şeyi mi var hemşire hanı-" Arel bizi görür görmez sustu ve "Doğan?" dedi. Elinde ki çantaya baktı. "Lanet olsun. Ne yapmaya çalışıyorsun?" Hemen yanımı gelip Doğan'ı benden uzaklaştırdı.

"Söylesene komutan, nişanlın olduğunu. Ondan da bi çocuğun olduğunu." Doğan Arel'e bağırmaya başlamıştı.

Arel bana baktı. Önce hemşireyi kovdu. Daha sonra tekrar bana baktı. Ciddi miydi. Cidden mi? Bi anlık durgunluğu bi şeyler söylemesine bile gerek kalmamıştı ama ben yine de bekledim. Bi açıklama bekledim o ise bakışlarını ve boynunu aşağıya indirdi.

"O gece..." kelimeler boğazımdan çıkmıyordu. O gece nişanlının olmasına, çocuğunun olmasına rağmen "Benimle..." birlikte oldun.

"Birlikte mi oldunuz?" Doğan'ın sesi kulağıma varmıyordu bile. "Bu kadar kolay mı kandın Lidya?"

"Bak, her şeyi anlatıcağım ama lütfen bana güven."

Güldüm hep onun yaptığı gibi. "Bu durumda sana nasıl güvenmemi beklersin."

"Gitmek istiyor musun?" dedi Arel.

"Senden kilometrelerce uzağa hatta." Bu acıyı hissetmek istemiyordum.

Yakamoz GüzelimWhere stories live. Discover now