4. BÖLÜM | Felaketin İlk Belirtisi

32.6K 1.5K 1.5K
                                    

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Güzel okumalar dilerim, beğenirseniz yıldıza basmayı unutmayın!

"Felaketin habercisiydi derinlere gömülen sessizlik. Farkında olanlar korkuyor, başlarına en fazla ne gelebileceğini düşünüyordu. O gece bir kadın kayboldu, eti adamın ihtiyacı olan tek şey oldu."

❄️

Çığlık.

"Küçük uyan."

Yardım edin.

"Uyanmıyor abi, su mu döksek?"

Kimse yok mu?

"Saçma sapan konuşup benim asabımı bozmayın oğlum!"

Kız kaçmaya çalışıyordu.

"Ateşi var gibi duruyor Kuzgun abi."

Katil peşindeydi.

Ölecekti.

Kaçış yoktu.

Ani bir refleksle sıçradım.

Kabus.

Kötü bir kabus görmüştüm.

Kandır kendini Eflal, geçmişinden bir anı bedenini esir alarak bir kabusmuş gibi göstermeye çalışmıyor. Sen kabus görüyorsun.

Gerçek bu.

Bu sadece bir kabus.

Uykum gördüğüm kabusla resmen zehir olmuştu bana. Ellerimle yüzüme yapışan saçlarımı iki yana iterken, yüzümü hafifçe kaldırarak karşımda duran çocuklara baktım. Herkes endişe içerisinde kendine gelmeye çalışan beni seyrediyorlardı.

Bir dakika.

Çocuklar?

Hepsi odamda ne arıyorlardı?

Kuzgun yatağımın sol tarafında duruyor, gerginlikle yüzümü inceliyordu. Koyulaşan harelerin içinde yer alan o sancılı yangın gözlerine vuruyor, sessiz bakışmaların getirdiği bu yaklaşım bedenlerimizi allak bullak ediyordu. Bir şey mi olmuştu? Herkes endişeyle bana bakıyor ancak dudaklarından herhangi bir kelimeyi bir türlü zikredemiyorlardı. Bilmeden bir şey mi yapmıştım uyku esnasında?

Uyur gezer de değildim halbuki. Kimseden inatla çıt çıkmıyor oluşu, yavaşça gerilmeye başlayan bedenime iyi gelmiyordu. Endişeyle bedenimi inceledim. "Bana niye öyle bakıyorsunuz? Bir şey mi yaptım yoksa?" Onur sağ tarafıma oturarak hızla bana kollarını doladı. Sesinde yer alan endişenin acı tohumları, bedenimi acıyla ezip geçerken hafifçe yutkunmakla yetiniverdim. "Bizi çok korkuttun Lal. Odandan sesler geliyormuş, Derya fark etti ve seni uyandırmaya çalıştı. Başarılı olamayınca da korkuyla bize seslendi. Bir türlü uyanmadın, uyku esnasında bayıldın zannettik. Hastaneye götürmek için aşağıda arabayı bile hazırlattılar."

Defne gözlerini devirdi. "Ben size bir şey olmadığını, boş yere gerildiğinizi söylemiştim. Karabasan basmıştır en fazla." Garip kaçacaktı belki ama Defne bu sefer pekte haksız sayılmazdı. Karabasan gelmiş olsa bile abartılacak bir şey yoktu.

Benim için bu denli endişelenmelerini hiçbir şekilde istemezdim. "Defne pek haksız sayılmaz, dediği gibi karabasan bastı sanırım. Büyütülecek bir şey yok." Evet, ben bir konuda bu kızla hemfikir olmayı başarmıştım sahiden de. Derya elini hafiften titreyen bacağıma koyarak soğuk elleriyle sakinleştirmek istercesine sıvazladı. Gözleri fazlasıyla kızarmıştı.  Ağladığı zamanlar hep böyle kan çanağına dönüyor ve hastalıklı bir görüntü yaratmayı başarıyordu. Uykum da maalesef ki illet bir halde insanlara bela açabiliyor, auram sayesinde herkesi belanın kollarına bırakmayı başarıyordum. En yakın arkadaşımın göz yaşlarının sebebi de olmayı başarmıştım böylesi saçma bir meseleden dolayı. "Terler içerisindeydin, hiçbir şekilde uyanmadın kızım!" Ses tonu normale göre daha da kısık olsa da korku ve endişenin getirdiği o keskinlik baki bir haldeydi.

KUZGUNİ ATEŞ (+18)Where stories live. Discover now