47. Bölüm

24.6K 671 616
                                    

Baş ağrısıyla gözlerimi yavaş yavaş açtım. Yüzümde bir el geziniyordu.

"Karahan." Dedim üzüntüyle. "Kötü bir rüya gördüm." Kollarını bana sarmış, göğüsünde yatıyordum. Koltuktaydık.

"Annemlerin uçağı düşüyordu." Dedim boğazlarım acıyordu. Sonra Selini gördüm, üzüntüyle beni izliyordu.

"Olmadı değil mi? Rüyaydı." Yaptığım şeyleri geçirdiğim krizleri hatırlamıştım. Kucağından kalktım.

Kollarını tekrar belime sardı. "Miray dur." Dedi beni oturtmaya çalışıyordu.

"Karahan bırak beni, annemleri alalım. Annemleri alıp gelelim hadi." Elimle onu çekiştirdim.

Sakince kolumu tutuyordu. "Neden böyle duruyorsun." Diye bağırdım en sonunda. Aklımı kaçıracaktım, bu kadar sakin kalamaz.

"Niye hiçbir şey olmamış gibi davranıyorsun."

"Miray gel hadi otur." Kolumdan tutmuş beni oturtmaya çalışıyordu.

"Ne oturması, sana diyorum ki annemler yok oldu diyorum. Bindikleri uçak düşmüş diyorum sen, bana otur diyorsun." Yakamı çekiştirdim.

Anlaşılan onun umrunda değildi. Kapıya yöneldim ben kendim kurtarırdım onları. Eminim ki beni bekliyorlardır.

"Miray sakinleş diyorum sana. Otur yerinde." Kollarımı tekrar tuttuğunda durdum.

"Nasıl bu kadar sakin kalabiliyorsun gözünün önünde çıldırıyorum neden böylesin." Bir an durdum. Bana mesaj atması aklıma geldi. Saatler önce bana mesaj atmıştı yanlışlıkla benden mi sıkılmıştı, o mu yapmıştı.

"Hayır hayır hayır." İki elimle kafamı tuttum. Olmazdı, olmamalıydı. Allahım o olmaz.

"Sen miydin? Sen mi yaptın? Niye böylesin neden benimle gelmiyorsun?"

"Beni dinle." Sözünü kestim. Ellerimle ona vurmaya başladım.

"Benden sıkıldığın için mi yaptın? Bana mesaj attın biliyorum, okudum. Sen yaptın, senden nefret ediyorum." Defalarca vurdum ona, öylece beni izledi.

"Miray, beni dinle." Sesi yüksek çıkmıştı.

"Naptın sen." Dedim fısıltıyla bir sağ bir sola gitmeye başladım. "Karahan naptın sen, niye yaptın? Yazık değil mi bana? Hiç düşünmedin mi beni? Hiç mi sevmedin?"

"Miray buraya gel. Kendinde değilsin."

"Ne dinleyeceğim seni, neyini dinliyeyim ben. Sen nasıl yaparsın, biz seninle beraber kalıyorduk. Sen, bana burada yemek yapıyordun. Annemi getir nolur getir onları, lütfe." Saçlarımı çekiştiriyordum.

Göğüsünü yumruklamaya başladım. "Annemi istiyorum bana annemi getir hemen! Duydun mu, annemi getir. Aptal gibi karşımda sırıtmak yerine annemi getir bana. Babamı getir. Umarım senin annen de ölür, kimsen kalmaz. Benim gibi olursun, duydun mu? Etrafında kimse kalmaz umarım senin de. Böyle yalnız, tek başına ağlarsın."

"Miray yeter, sessiz ol dedim sana!" Kollarımdan tutarak kendine çekti. Öyle bir bağırmıştı ki sustum. Derin derin nefes almaya çalışıyordum.

Kapı açıldı, ikimizinde bakışları kapıya kaydı. Can içeri girdi, şaşkın şaşkın bize bakmaya başladı.

"Ne bakıyorsun içeri alsana." Karahanın gür çıkan sesiyle hepimiz irkildik.

Can kenara çekildiğinde kapı tamamen açıldı. İki kişi daha içeri girdiğinde gözlerimde ki yaşlar tekrar akmaya başladı.

Karahanın kollarından sıyrıldım. "Anne." Dedim kısılan sesimle. İnanamıyordum.

MAHKÚMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin