Yirmi sekizinci bölüm:Bir seyler oluyor ama ne?

251 13 5
                                    

Naz

Onun etkisiyle transa geçmiş gibiydim.
Tüm bu olanlar gerçek miydi?
Birlikte kaçmamız.
Birlikte atlamamız.
Beni kurtarması.
Beni öpmesi.
Tüm bunlar gerçek miydi?
Ayağıma kıramp girmesiyle geçmesini umarak ovuştururken bir anda belimi kavrayan güçlü kollar sayesinde suyun yüzeyine çıkarak nefes alabilmiştim.
Aramızdaki varla yok arası mesafenin farkına vardığımda kısa bir süre bana baktı. Ardında dudaklarıma kapanan dudaklarıyla afalladım.
Suyun altında şokla bacaklarımı beline sarmam yetmiyormuş gibi anın şokuyla titreyen ellerimi boynunda birleştirdim. Beynim çalışmayı bırakmıştı sanki.
Soğuk su muydu beni şoka uğratan yoksa onun dudaklarımın üzerinde olan dudaklarımı?
Alnımı alnına yaslarken aklımdan ne geçiyordu bilmiyorum. Dudakları dudaklarımı bulduğunda geri çekilmek yerine beni öpmesine izin verirken aklımdan ne geçiyordu bilmiyorum.
Bilmiyorum.
Bilmiyorum.
Hiç bir şey bilmiyorum.
Sanırım hiçbir şey geçmiyordu. O an herhangi bir şey düşünebildiğimi sanmıyordum ki zaten. Kalp atış seslerimden iç sesimi bile duyamıyordum ki. Bu çocuk bana neler yapıyordu böyle.
Dudadaklarıma kapanan yumuşak dudakları izin ister gibiydi. Temkinliydi. Nazik ve yumuşak dokunuşlar. Ağzımda yumuşak bir vanilyamsı bir tat kalırken dudakalarımızı ayırdı. Alınlarımız birbirine yaslandığında gözlerimi açmaktan korkuyordum. Cayır cayır yanıyordum o an. Buz gibi suyun içinde dokunduğu her yer yanıyordu.

Neden yanlış bir şey yaptığımı düşünürken bu kadar doğru hissediyordum?

Onun bende böyle bir etki yaratması hiç adil değildi...

Kahvelerimi elalarıyla buluşturduğumda başıma giren ağrıyla inleyerek yüzümü buruşturdum. Hafızamı zorlayan silik silik anılar başımı ağrıtıyordu.

Haraket ettiğini hissettikten kısa bir süre sonra beni çimenlerin üzerine oturttu. Kendisi de sudan çıkıp yanıma oturduğunda ona bakamıyordum.

"Naz, titriyorsun." Kafasını olumsuz anlamda salladı. Su çok soğuktu ve ben titriyordum.
Biraz daha burada durursak hasta olmam kaçınılmazdı. Ayaklandığında hala oturan ve ona bakmayı reddeden bana elini uzatarak kalkmama yardım etti. Patikadan yukarıya çıkıncaya kadar ona kaçamak bakışlar atmaktan başka bir şey yapmadım.
"Yanında giyebileceğin bir şeyler var mı?"diyerek başını bana çevirdiğinde kafamı olumlu anlamda salladım. Neyseki çantamı yanıma almayı akıl edebilmiştim. İçindeki lacivert sweatimi ve siyah eşofmanımı alarak arabanın arka koltuğuna geçtim. Camlar filmli olduğu için arabada giyinmemde bir sorun yoktu. Hızla üzerime, çantamdan çıkardığım eşofman takımını geçirerek işimi kısa sürede hallettim. O ise üzerine atlamadan önce çıkardığı tişörtü giymekten başka bir şey yapmamıştı. Ön koltuğa bindiğimde o da yanıma geçti ve bir şey söylemeden arabayı çalıştırdı. Kısa bir süre sonra klimayı çalıştırmak için öne egilmesiyle ona bakmayı kesip etrafta göz gezdirmeye başladım.
Ormanın çıkışına geldiğimizde hava kararmaya yüz tutmuştu.
"Şimdi ne yapacağız."
"Şehre dönüp bir otele gitsek iyi olur. Buralar gece kalmak için pek tekin değil."dediğinde başımı sallamakla yetindim.
Gece yarısına doğru şehre geri döndüğümüzde büyük bir otelin önünde durdu. Otele girdiğimizde o odaları ayarlarken yanında durmuş onu bekliyordum. "Şanslısınız ki çift kişilik olan odalarımızdan iki tane kalmış."dediğinde rahat bir nefes aldım. İkimiz ayrı odalarda kalabilecektik. Tam ağzımı açıp iki ayrı oda istediğimizi söyleyecekken Efe benden önce davrandı. "Bir tane çift kişilik oda alalım lütfen." gözlerimi büyüterek şokla ona baktığımda gülmemek için zor duruyormuş gibi bir ifadesi vardı. Anahtarı eline almasıyla onu umursamayıp resepsiyondaki kadına döndüm. "Tek kişilik odanız var mı acaba?"dediğimde bakışlarını üzerimde hissediyordum. Kadın başını olumsuz anlamda salladı. Şehir merkezinde bu saatte oda bulduğumuzda şükretmeliydik sanırım. "O zaman diger ç..." Çift kişilik odalardan diğerini isteyeceğim sırada Efe'nin belimden tutarak beni geriye doğru çekmesiyle dikkatim dağıldı. O sırada içeriye giren bir kadının kalan son odayı istemesiyle ona kaşlarımı çatarak baktım. Omuz silkerek yürümeye başladı. Bir süre ne yapacağımı bilemeyerek orada öylece dikildim.
Sonrasında pes ederek asansörün önünde beni bekleyen Efe'nin yanına gittim. Asansöre binmemizle ufak bir kahkaha atması bir oldu. Şaşkın bir şekilde ona bakarken gözlerim gamzelerinde takılı kaldı. "Kadın geldiğinde suratını görmeliydin." Onu taklit etmemle bana bön bön baktı. Omuz silkerek aynadaki görüntümüze baktım. İkimizde gülmeye başladığımızda asansörden çıkarken bize delirmişiz gibi bakan ellilerinin sonundaki kadının ardından tekrar güldüğümüzde olanların gerçekliğini kavramakta zorluk çekiyordum.
Efe Doğan kahkaha atmıştı.
Naz Karan kahkaha atmıştı.
İki robot saçma sapan şeylere gülüyordu.
Burada garip şeyler oluyordu.
Bir şeyler olduğu kesindi ama ne?
Efe, odanın kapısını açtığında çift kişilik yatağa göz attım. Neyseki oldukça büyüktü. Efe rahat bir şekilde koltuğa oturduktan sonra ela hareler, üzerimde oyalandı.
Onunla bir günde bu kadar yakın olmak dengemi altüst etmeye yetmişti. Onunla birlikte uyuma fikri gözlerimin büyümesine sebep olurken aklımdan geçenleri okumuşçasına "Benimle ilk uyuşun olmayacak, Naz. Rahat ol."Göz kırpmasıyla elime geçen ilk yastığı suratıyla buluşturdum. Bazen çok ukala olabiliyordu.
"Ben duşa giriyorum."diyerek yanından kaçtığımda banyonun kapısını kapatıp derin bir nefes aldım. Soğuk duş almayı severdim fakat bugün yeterince soğuk suda durduğuma ve hasta olmak istemediğime karar vererek ılık suyla rahatlatıcı bir duş aldım. Bornozu üzerime geçirip saçlarımı kururttuktan sonra banyodan çıktım. Önüne eğdiği başını kaldırıp elalarını üzerimde gezdiren Efe'ye baktım. Elinde yanıma aldığım matematik test kitabı vardı. Kaşlarımı çatarak ona baktığımda eliyle yanına oturmamı işaret etti. Sayfalardaki yok denecek kadar az olan işlemlere kocaman gözlerle baktım.
"Bunu nasıl yapabiliyorsun? Bu kadar az işlem...inanılmaz."
"Eğer mantığını anlayıp ona bir matematik sorusundan fazla değer verirsen işlemsiz bile çözebilirsin."dediğinde inanamaz gözlerle ona baktım. Başını olumlu anlamda sallayıp başka bir soruda göz gezdirdi. Kısa bir süre sonra "Cevap beş mi?"dediğinde şaşkın gözlerle bön bön ona bakıyordum. Gülümseyerek çenemi tuttuğunda açık kalan ağzımı fark ettim. "Şimdi şu soruyu bir de sen dene daha sonra nasıl yaptığımı anlatacağım." Soruyla cebelleşmemin üzerinden neredeyse beş dakika geçmişti ki bir cıklama sesi ve elimden alınan kalemle bakışlarım Efe'ye döndü.
Hızlı ve kısa işlemlerle soruyu çözdüğünde gözümü hiç kırpmadan çözümüne odaklanmıştım. Aslında matematiğim o kadar da vasat değildi. Doğal olarak. Eski okulumdaki sınavlarda bu kadar zorlanmıyordum fakat Doğan koleji farklıydı. Yine de zorlanmamam saçma işlem hatalarımın olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Onlar olmasaydı her şey çok daha kolay olurdu. Efe'nin işlemleri benimkilerden oldukça farklıydı. Olabildiğince pratik ve basit bir şekilde yaptığı işlemleri anlamakta zorlansam da benim yaptığımdan çok daha basit görünüyordu. Çözdüğü soruyu kısaca anlattığında kafamdaki soru işaretleri bir bir dağıldı. Okulumuzdaki öğretmenler çok iyiydi fakat Efe'nin pratik yolları ve basit anlatımı onlardan oldukça farklıydı. "Matematikte bilgi anlamında ufak tefek şeyler dışında bir sorunun olduğunu düşünmüyorum fakat yaptığın işlem hataları çok fazla. Bu hataları yapmak istemiyorsan karışık çözmekten vazgeç. Bulabildiğin en kısa yolu bul ve soruları çözmeye çalış."Başımı olumlu anlamda sallarken ona olan hayran bakışlarımı görmüş olmalı ki "Bana hep böyle bakacaksan seni her zaman çalıştırabilirim." Gözlerimi devirerek sorularla uğraşmaya devam ettim. Duşun etkisiyle üzerime çöken ağırlık göz kapaklarıma kadar gelmişti.  Kapı sesini duyduğumda Efe'nin duşa girdiğini anlamam uzun sürmedi. Yerimden kalkarak dolabı açtığımda dolabın içerisinde gördüğüm kıyafetlerle rahatladım. Efe getirtmiş olmalıydı. Poşetteki iç çamaşırlarını giydikten sonra şort ve croptan oluşan mavi geceliği giyerek kendimi yatağa attım. Ağırlaşan göz kapaklarım bu kadar yoğun bir günden sonra daha fazla açık kalmayı reddetmişti.

Üzerime vuran güneş ile birlikte yavaşça göz kapaklarımı araladım. Yana doğru dönmemle Efeyle burun buruna gelmem bir oldu. Ufak bir çığlık atmamla kalkmak isterken yere düşen Efe'ye gülmeye başladım. Bir anda yataktan sarkan ayağımın çekilmesiyle Efe'nin üzerine düşüverdim. "Sabah sabah neden bağırdığını sorabilir miyim Naz?"üzerinden kalkmak için çabalayan bileklerimi tutarak bakışlarını yüzümde gezdirdi. Tam o sırada kapının tıklatılmasıyla dağılan dikkatinden faydalanarak hızla üzerinden kalktım. Kapıyı hiç düşünmeden açtığımda karşımda Yağız ve korku dolu gözlerle ikimize bakan Leya'yı görmeyi beklemiyordum doğrusu. "Nerede o sikik beyinli herif?"demesiyle gözlerim kocaman açılırken suratına kapıyı kapatmamla Efe'yle göz göze gelmem bir oldu. Yağız'ın sesini duymasıyla bakışları sertleşti. Kapının yumruklanmaya başlanmasıyla adeta bağırırcasına fisıldayarak "Çabuk üzerine düzgün bir şeyler giy. Delirmiş bu."dememle bir şey demeden dolabı açtı kucağıma beyaz bir pantolon ve sweatshirt fırlattı. Kendisi içinde pantolon ve gömlek alarak banyoya gittiğinde hızla üzerimdekilerden kurtularak Efe'nin kucağıma fırlattığı kıyafetleri giydim. Kapıyı tekrar açtığımda Leya'nın eli Yağız'ın kolunda onu yerinden bir milim bile kıpırdatamamasına rağmen çabalarken görmemle gülümsemem, Yağız ve öldürücü bakışlarıyla yüzümde soldu. "Onun o odada olmadığını söyle."diye adeta kükremesiyle açık olan kapıyı serçe iterek içeriye girdiğinde Leyayla ben de peşinden odaya girdik.
Yağız Efe'nin yakasından tutmuş ona sorgularcasına bakarken aralarında tüyler ürpertici bir sessizlik oldu. Adeta bakışlarıyla konuşuyor gibiydiler. Bir anda Efe'nin çenesiyle buluşan yumrukla Leyayla göz göze geldim. Ufak bir çığlık atarak geriye doğru bir adım atmasıyla işin bana kaldığını anlamıştım. Yağız'ın bakışları onun kolunu tutmamla birlikte Leya'ya kayarken yumuşar gibi oldu. Ardından sertleşen bakışlarıyla bana bakmasıyla dudağımı ısırdım.
Aralarına girerek olası bir kavganın başlamasına engel olmayı umarken Yağız'ın öfkeli bakışları üzerimdeydi. "Demek arabadan bir şey alacaktın öyle mi?"diyerek üzerime doğru yürümesiyle bir adım geriye gittim. "Seninle işim bitmedi, Doğan."diyerek Efe'ye kısa bir bakış atarak kolumdan tuttuğu gibi beni peşinden sürüklemesiyle arkamızdan duyduğum tek ses Efe'nin uzaklaşan sesiydi. "Bileğini çok sıkıyorsun Karan. O elini gevşet."demesiyle Yağız, bir an duraksayıp bileğimdeki ellerini gevşeterek yürümeye devam etti."Yağız kızacağın bir şey olmadı. Beni korkutuyorsun."tek kelime etmeden yürümeye, beni de peşinde sürüklemeye devam etti. Arabanın kapısını binmem için açtığında oturmamın ardından sertçe kapattı. Yağız biricik arabasının kapısını çarpıyorsa bittik demektir diye hayıflandı iç sesim.
Araba hareket ederken tek yaptığım dışarıya bakmaktı."Neden beni kandırdın Naz." Yağız'ın sinirli sesiyle irkilerek ona döndüm. "Neden onunla kaçtın?"direksiyonu sıkan parmak boğumları beyazlaşmıştı. "Bana bağırma."derken titrediğimin farkında bile değildim. Ani bir frenle arabayı durdurduğunda arabadan inerek yanıma geldi. Bir süre dışarıda bekledi , sakinleşmeye çalıstığı her halinden belliydi. Arabanın kapısını açar açmaz beni kendine çekip sarıldığında ifadesizce ona bakıyordum. "Babama benzemeyecektin hani."Saçlarımda gezinen parmakları duraksadı. "Ben..." "Ben sadece senin için endişelendim."dudaklarımı büzerek ona baktığımda kollarımı ona dolamamı beklediğini fark ettim. "Sarılmayacak mısın abine ?" dediğinde gülümsedim. "Aptalsın."diyerek kollarımı ona doladığımda gülümsediğini hissediyordum. 
Kısa bir sure sonra guruldayan karnımla Yağız'dan ayrıldığımda ufak bir kahkaha attı. "Bizim diyet çubuk da acıkabiliyormuş demek."diyerek bana baktığında kaşlarımı çattım. "Nerem çubuk benim ya..."diye hayıflandığımda kaşlarını çattı." Basbayağı çubuksun kızım." Gözlerimi devirdim. "Sanırım bana bir kahvaltı sözün vardı."dememle doğruldu. "Siz isteyin yeter , prenses Naz hazretleri." Kahkaha attığımda o da kahkaha atıyordu. Bu beni affettiğini gösteriyordu. Bir şey sormayacaktı.
En azından şimdilik rahattım.

"E nereye gidelim?"

SiyalWhere stories live. Discover now