Onbirinci Bölüm

2.1K 104 74
                                    


Efe

Sabah uyandığımda yanımda Naz'ı görmemle ilk başta şaşırsam da dün gece olanları hatırlayınca tebessüm ederek onu izlemeye başladım. Sonra birden bana döndü, çok yakındık şaşkınlıkla ona bakarken "günaydın"dedi. Ben de "günaydın"dedim. Az sonra gözlerini kırpıştırıp bana baktı ve tiz bir çığlık atıp karnıma tekme atarak geriye sıçradı.Odayı ikimizin çığlık ve inlemeleri doldurmuştu.İkimiz de yataktan düşmüştük. Şaka gibi. Acıyla yüzümü buruşturup karnımı tuttum. "Ne yapıyorsun kızım ya..." Naz korku ve sinirle bana bakıp "Benim burada ne işim var" dedi.
Sonra başını tutup ovuşturdu,dün geceyi hatırlamış olacak ki benden özür diledi. "şey kusura bakma refleks" dedi. Sonra yaklaşıp "iyi misin?"dedi. "Sence iyi gibi mi görünüyorum uyandığım an tekme yedim ayrıca bu nasıl refleks ya..."diye hayıflanırken bana kızgın bakışlarını atıp "Peki neden yanımda uyudun." diye bağırdı. Ah kulaklarım şimdi sağır olmazsa bir daha da sağır olamazdı herhalde."Ne biliyim uyku sersemiydim sızmış kalmışım işte..." Aslında güzel bir ego yapıp sorduğu soruya pişman etmek vardı ya neyse onu da başka yerde kullanırız artık.

Naz

Sabah gözlerimi açtığımda uyku sersemliğiyle "günaydın" dedim. Sonra yanımda birini görünce irkildim ve çığlık atarak tekmeyi yapıştırdım. Övünmeyi sevmem ama reflekslerim kuvvetlidir. Sonra inleyen kişinin Efe olduğunu gördüm. Birden başıma ağrı girmesiyle başımı tuttum dünü hatırladığımda ise istemsizce kızardım. Bana o kadar destek olmuştu, ben ise uyanır uyanmaz çocuğun karnına tekmeyi yapıştırmıştım. Bir dakika ya biz birlikte mi uyumuştuk? Ben en son uçurumun kenarındaydım ne ara buraya gelmiştik? Benim burada ne işim vardı ki?.. Sorunca ise uyakalmışım falan dedi deliricem ya...Sonra aklıma birden abimgilin gelmesiyle etrafa bakınmaya başladım. Telefonu bulup elime aldığımda saatin onbir olduğu yetmezmiş gibi bir sürü cevapsız arama ve mesaj vardı. Bittim ben bunlardan kurtulamam.

"Efe saat onbir olmuş"

"Bir şey olmaz ya, babamın okulu zaten." Çocuktaki rahatlığa bak ya.

"Telefonuna bak eminim sende de bir sürü cevapsız arama ve mesaj vardır.Leyalardan..."

"Ben onları unuttum ya." Yok artık.

"E benim eve gitmem lazım böyle okula gidemem."

"Gerek yok Leyanınkilerden giyebilirsin."

"Burası senin evin değil mi?"

"Evet ama arada buraya geliyor, o yüzden burada odası ve eşyaları var."

Bunun üzerine fazla sorgulamadım. Efe bana Leya'nın odasını gösterdi.
Gardrobu açtığımda neredeyse hiç siyah bir şey yoktu of of... Altıma mavi bir jeen, üzerime ise beyaz bir crop geçirdim daha sonra da aynanın karşısına geçip saçlarımı taradım ve göz altlarımdaki morlukları kapatıcıyla kapattıp çilekli gloss sürdüm, beyaz güneş gözlüğünü taktım, beyaz spor ayakkabılarını ayağıma geçirip altın sarısı zincir kolyeyi taktığımda hazırdım. Profesyonel makyaj falan yapmamı beklemeyin sabah sabah okula gitmeden önce 15 kilo makyajı üşenmeden yapıp bir de akşam üşenmeden nasıl temizliyolar merak ediyorum doğrusu...

Hazırlanıp odadan çıktığımda Efe'nin de odasından çıktığını gördüm.Siyah kot bir pantolon, üstünde siyah bir gömlek onun üzerine de siyah bir ceket ve siyah güneş gözlüğüyle kombinini tamamlamıştı. Aşırı yakışıklıydı ,tabi saçlarını unutmamak lazım saçlarına da güzelce şekil vermişti.

Efe bana baktığında hemen gözlerini kaçırıp başını eğdi.
Garip hareketini umursamadan ben de ona bakmayı kestim.Yine de bu çocuğun davranışlarında ki gariplik dikkatimi çekmiyor değildi.

SiyalDonde viven las historias. Descúbrelo ahora