Birinci Bölüm

5.5K 144 42
                                    

Unutmak mı daha kolay hatırlamak mı? Yaşanılan onca şeyi, onca anıyı unutabilir mi insan.

Kalbini yeşerten duyguları.

Kalbinin ritmini değiştiren şeyleri.

Geçmişin tozlu sayfalarında, karanlıkta da kalmış olsa.

Bir şeyler yaşandı.

O yaşanan şeyleri aklından silebilirsin, peki ya kalbin?

Her şey o ışığı bekliyor.

Tekrar hatırlanmayı.

Peki unutmak bir insanı iyileştirebilir mi?

Belki.

Yada herkes iyileştiğini düşünürken o geçmişin belirsizliği içinde her geçen gün daha da kötüye giderken bile rol yapmaya devam edebilirsin.

Başkaları onun için en iyisinin bu olduğunu söyler.

Onun hayatına yön verirler.

Onu korumaya çalışırken yok ederler.

Peki bir arabanın altında kalan geçmişini her şeye rağmen hatırlayabilir misin?


Yaz tatilinin sonlarına gelirken yine annemle aynı konuyu tartışıyorduk.

Okul değişikliği.

Ben Türkiye'nin en iyi devlet okullarından birinde okumaktayım. Tek sorunumuz hukuk okumak istemem fakat ailemin işletme okumamı istemesi. En yakın arkadaşım Leya ile birlikte geçen sene anlık bir cesaretle sayısal yseçmemiz gerekirken eşit ağırlık bölümlerini -ailelerimizden gizli olarak- seçtik. Leya ise psikoloji okumak istiyordu.

11.sınıfın başlamasına az bir zaman kala bu durumdan haberdar olan ailelerimiz ise bu durumdan hiç de hoşnut olmadılar. İkimiz de zengin iş adamlarının kızlarıyız. Şirketlerinin başında aile üyelerinin olmasını istiyorlar. Çünkü aile şirketiymiş. Ne kadar da geçerli bir sebep öyle değil mi! Sırf bu yüzden 11.sınıf boyunca ikimiz de sayısal öğrencisiydik. Hala öyleyiz.

Birkaç hafta sonra  12.sınıfa başlayacağım. Bu sene sınava gireceğim için oldukça önemli bir sene olacak. Tabii bir o kadar da zorlayıcı.

Doğru bir karar vermeliydim.

Benden istenileni yapmalıydım.

Her zaman olduğu gibi.

Ben Naz, Naz Karan okul birincisi olmayı severim. Aslına bakarsanız mükemmeliyetçi bir o kadar da takıntılı birisiyim. Nasıl mı? Neden mi? Her zaman en iyisi olduğumu kanıtlamam gerekiyor. Çünkü bana böyle öğretildi. Her zaman en iyisi olmalıyım. Yaptığım her işte başarılı olmalıyım başka hiçbir şey yapamam, yapmamalıyım tıpkı programlanmış bir robot gibi. Böyle insanlar hep vardı, hep te var olacak. Benim nedenim ne mi? Babam bir iş adamı, çok fazla şirketi var, uzun süredir yurt dışında çalışıyor, nasıl olduğumu sormak için aramayı bırakın, bir mesaj bile atmıyor. Her zaman baba sevgisinden mahrum kaldım. Hep babasıyla arkadaş gibi olan kızları kıskandım. Hep kardeşiyle şakalaşıp kavga edenleri kıskandım. Çünkü ben bunlara sahip değildim ve olamayacaktım da. Annem, o en azından uyumak için gece yarısından sonra gelip sabah altı gibi evden çıkıyor olsa bile geliyordu işte. Birde pazar günleri evden çalışıyordu. En azından o da babam gibi yurtdışına gidip beni terk etmiyordu.

Peki bu yeterli mi? Önüme bir kredi kartı bırakıp vicdanlarını rahatlatmaları adil mi? Tüm bunlar adil mi? Benimle ilgilenmeyip her zaman benden en mükemmelini beklemeleri adil mi?

SiyalWhere stories live. Discover now