22. Bölüm

294 25 15
                                    

Seçmeler yapılalı yaklaşık bir hafta olmuştu. Takıma seçilenler duyuru panosunda belirtilmişti. Seçildigimi görmemle gülümsedim. Leya'nın yüzündeki gülümsemeye bakılırsa o da voleybol takımına girmeyi başarmıştı. Panonun önündeki kalabalık öğrenci grubuna göz devirip geçen Efe'ye gözlerimi diktim. Tek kaşını havaya kaldırıp bana sorgulayıcı bir bakış attığında bu sefer göz deviren taraf bendim.
Leyayla birlikte yeni ders programlarımıza göz atıp dolapların olduğu koridora doğru yürümeye başladık. Okul başlayalı neredeyse bir ay olmuştu bile. Sınav tarihleri bu gün yarın açıklanacaktı. Bu da daha fazla çalışmam gerektiği anlamına geliyordu. İç geçirerek dolabımdan eşyalarımı aldım. Leyayla birlikte edebiyat sınıfına girdiğimizde hukuk okuma hayalim ve edebiyat sevgim yutkunmama sebep oldu. Ailem işletme okumamı istemeyip seçim hakkını bana verseydi her şey çok farklı olabilirdi. Sınıfa göz gezdirmemin ardında derse odaklanarak önemli yerleri defterime not aldım.
Öğle tenefüsunde telefonuma gelen mesajla sınavların başlamasına iki hafta kaldığını öğrenmiş oldum. Harika! Leya'ya baktığımda bana göre daha rahat bir yüz ifadesiyle yemeğini yemeye devam ettiğini gördüm. Arada Yağız'a attığı kaçamak bakışlardan bizim salağın hiç bir şey olmamış gibi davrandığını anlamam uzun sürmedi. Şu sıralar oldukça garip bir şekilde birlikte takılan Yağız ve Efe dikkatimi çekiyordu. Düşmanını yakınında tut felsefesi falan yapmıyorlardı değil mi? Ecre ve arkadaşlarına gözüm kaydığında dişlerimi sıktım. Leya elimi tuttuğunda bakışlarımı ona yönelttim. "Naz sınavlara az kaldı. Onlarla uğraşarak vakit kaybetmek istemezsin."dediğinde başımı salladım. Diğer derslerde her zamanki gibi geçmişti. Çıkış vakti geldiğinde mutluydum. Bunun nedeni artık arabamı kullanabiliyor olmamdı. Otoparka yöneldiğim sırada aklıma gelen antrenman ile adımlarımı spor salonuna yönelttim. Üzerimi değiştirerek soyunma odasından çıktım. Bahçeye çıktığımda voleybol sahasında herkese bir şeyler söyleyen Ecre'yi görmemle kaptan olduğunu anlamam çok uzun sürmedi. Basketbol sahasına geçtiğimde yanımızdaki sahada dizilmiş erkek takımına göz gezdirdim. Efe'nin takımdakilere yapacaklarını anlattığını görmemle kaptanları olduğunu anlamıştım. Demir,Yağız ve Esat haricinde adını bilmediğim bir çocuk vardı. Yağız'a kısa bir bakış attığımda ne var dercesine omuz silkti. Ardından Efe'nin arkasına dönmesiyle hızla sahaya girerek ela gözlerinden kaçtım. Takımda Ecre'nin yanında gördüğüm Yeşim adında bir kız vardı. Onun dışındakileri tanıdığımı sanmıyordum. "Yeşim gülümseyerek "Takımıma hoşgeldin Nazcığım." diyerek koluma girmeye çalıştığında başımı sallamakla yetindim. Bozulduğunu belli etmemeye çalışarak gülümsemeye devam etti.
Gereksiz samimiyetten nefret ederdim. Benimle yakın olmaya çalışmasının tek sebebi olabilirdi o da Yağız.
Koçun söylediklerinden sonra başladığımız antrenman ile tek düşündüğüm, sektirdiğim topu potadan içeriye sokmaktı. Antrenmandan önce ısınmak için bir kaç tur koşmuş ardından temel hareketleri defalarca kez tekrarlayarak yaklaşık iki saatin sonunda bitmiş bir şekilde yere yığılmıştık.
Bir kaç dakikanın ardından yan sahadaki erkeklerin de antrenmanın bitmiş olduğu formalarını üzerlerinden çıkarmalarıyla belli oluyordu. Efe'nin formasını üzerinden çıkarışıyla yutkundum. Ter damlacıkları yapılı vücudundan akarken bunu sadece benim görmediğimi fark ettim. Kızlardan birinin "O kaslara dokunmak için nelerimi vermezdim."demesiyle ters bakışlarımı o kıza çevirdim. Omuz silktiginde daha fazla onların yanında kalamayacağımı anladım. Hızla yerimden kalkıp okula yöneldim.
Soğuk ve hızlı duşun ardından rahatlamış bir şekilde üzerime eşofmanlarımı geçirdim. Ecre sonunda akıllılık etmiş olmalı ki Leya'ya iyi davranıyordu. Leya beni görür görmez kurtarıcısıymışım gibi bana baktığında o masum haline gülmemek için kendimi zor tuttum. "Ah,Naz ben de seni bekliyordum."diye koluma girdiğinde "Seni kurtardığım için bana borçlusun bence."diye muzipçe fısıldadığımda çoktan otoparka gelmiştik bile. "Ne borcuymuş bakalım bu?"diye merakla bana baktığında etrafa kısa bir bakış atarak "Abinin matematik testlerinden birini benim için kaçırırsan eminim ruhu bile duymayacaktır."diyerek elimden gelen en masum şekilde gülümsediğimde "Bence kendin istersen seni seve seve çalıştırır." diyerek az ilerideki abisini gözleriyle işaret ettiğinde yerimde rahatsızca kıpırdandım. Leya'ya baktığımda sırıtmasının nedeni, muhtemelen kızaran yanaklarımdı. Dur bakalım Leya Hanım ben seni utandırmasını bilirim. "Sen de ikizime ders çalıştırabilirsin aslında."dediğimde Efeyle konuşan ikizimi işaret etmeme gerek kalmadan ona kayan bakışları ve kızaran yanaklarıyla başını önüne eğdi. Ona sen kaşındın bakışlarımı atarak sırıttım. Yağız Efe'nin hararetli tartışmalarına son verip bakışlarının bize dönmesini görmemle sırıtmayı keserek Leya'yı kolundan çekerek arabama yönlendirdim. "Biz eve gidiyoruz."diyerek ikisine kaçamak bir bakış attığımda başlarını onaylarcasına salladılar. "Zaten bizim işlerimiz vardı."diyen Yağız'a omuz silkerek arabama bindim. Okulun biraz ilerisindeki ara sokaklardan birine saparak arabayı durdurduğumda "Naz?"diyerek anlamsız bir bakışla bana bakan Leya'ya göz devirip ne yaptığımı anlamsını bekledim. Anlamayacağını anladığımda "İşleri neymiş öğreneceğiz."dedim. Gözleri büyüdü. "Onları takip mi edeceğiz yani."dediğinde parmağımı şıklatarak ona yandanbir bakış attım. "Tam üstüne bastın."dediğimde o da neler döndüğünü merak etmiş olmalı ki kafasını beni onaylarcasına salladı. "Canım sıkılıyordu zaten."dediğinde gülümsedim. Cık yemezler canım.
Efe ve Yağız'ın arabaları ard arda okuldan çıktığında arabayı çalıştırarak peşlerine takıldım.
Bir süre sonra kendimizi bizim şirketin önünde bulmamızla bakışlarım Leyayla buluştu. Ne bekliyorduk ki? En son şirkete gittiğimde olanların aklıma gelmesiyle rahatsızca yerimde kıpırdandım. Leya'nın elini elimin üzerinde hissetmemle tebessüm ettim. Sanırım onun gibi bir arkadaşa sahip olduğum için oldukça şanslıydım. "E gelmişken bir bakalım madem."diyerek arabadan indik. Korumalar ilk başta hareketlendi. Ardından bizi tanımalarıyla geçmemiz için yolu açtılar. Toplantı salonunun olduğu kata geldiğimizde asansörden indik. Koridoru dönmeden önce babalarımızın sesini duymamızla birbirimize bakıp bekledik.

SiyalWhere stories live. Discover now