Prayers to God

72 11 2
                                    

   Saatin kaç olduğunu bilmediğim bir andaydım. Açık konuşmak gerekirse merak da etmiyordum. Uzun geçen bir iş gününün ardından arka odalardan birinin balkonuna rastgele attığımız geniş puf minderin üzerinde Zayn'in kollarının arasındaydım. Hava şubat ayının sonları olmasına rağmen oldukça soğuktu fakat birkaç gün süren yağmurun ardından ortaya çıkan tertemiz havanın keyfini sürmek için aldığımız dumanı tüten kahvelerle birlikte pufun üzerinde geniş battaniyeye sarılmış halde öylece duruyorduk. Zayn'in genişçe yayıldığı yerde bacaklarının arasına kurulmuş, sırtımı sıcak göğsüne yaslamıştım. Daldığımız sohbet yüzünden kahvelerimiz daha yarısındayken soğumuştu ama bunun önemi yoktu. İkimizin birden çevresine sardığı battaniyenin dışında beni asıl ısıtan şeyin kendisi olduğu biliyor muydu acaba?

   Battaniyenin altından bedenimin birçok yerinde gezinen parmakları, hemen boynumda hissettiğim nefesi ile birlikte ara ara tenime değen dudakları. Bunların beni ne denli yaktığı hakkında en ufak bir fikri bile yoktu.

   Kendime çektiğim bacaklarım iki yanımda duran bacaklarından birine yaslıyken çoktan dokunuşları beni mayıştırmıştı ama uyanık kalabilmek için çaba gösteriyordum. Bu yüzden sessizlikle geçen birkaç dakikanın ardından hafifçe mırıldanarak uyanık kalmak adına konuştum.

"Bana tam şu anda ne düşündüğünü söyle." Başıma yaslı olan yanağını hafifçe oynatarak güldüğünü duydum. Ardından derin bir nefes aldı ve ben o nefesin yankısını sırtımda hissettim. Hafifçe mırıldandı.

"Kokunu çok sevdiğimi düşünüyordum." Burnunu saçlarıma yasladığını hissettim. Sonrasında bir nefes daha aldı.

"Her zaman kokunu çok sevdim." Battaniyenin altından karnımda duran ellerini tutup başımın arkasını omzuna daha çok yaslayarak mırıldandım.

"Bende böyle şeylere dikkat ettiğini hiç düşünmezdim." Uzanıp boynuma ufak bir öpücük bıraktıktan sonra bir hayalin içindeymiş gibi bir huşuyla mırıldanmıştı.

"Seninle ilgili her şey her zaman dikkatimi çekti. Ama belli etmekte berbattım sanırım." Çevremdeki kollarını sıkılaştırıp devam etti.

"Farkında bile olmadan bok gibi geçen gecelerime ışık saçtın." Bu itirafı beni şaşırtırken sormadan edemedim.

"Ne zaman?" Arkamdaki bedeninin yankısından omuz silktiğini hissettim.

"Birçok kez bunu yaptın ama bir tanesini çok net hatırlıyorum..." Yeni bir derin nefesin ardından anlatmaya başladı.

"Evliliğimizin birinci yılını yeni geçmiştik sanırım. O zamanlar birbirimizle gerekmedikçe konuşmadığımız zamanlardı." O zamanları hatırlamak tüylerimin ürpermesine sebep olurken usulca başımı salladım. Ardından devam etti.

"İşte berbat bir gün geçirmiştim. Normalde gözümden kaçmayan ufak bir hesaplamayı yanlış yaptığım için şirketi yanlışlıkla zarara sokacak duruma gelmiştim. Son saniye yanlışı düzelttim ama patronumun gergin olduğu bir güne denk geldi ve o gün ilk defa o kadar büyük bir azar işittim. Sonrasında eve nasıl geldiğimi bilmiyorum. Sen o sırada çoktan eve gelmiş, olanlardan habersiz yemek yiyordun." Anlattığı günü asla hatırlayamasam da, merakım iyice kamçılanmışken ufak onaylamalarla devam etmesini bekliyordum.

"Beni gördüğünde her zaman sorduğun şeyi sordun aslında, yemek yiyecek miyim? Normalde o anki psikolojimde bırak yemek yemeyi, uyanık kalmaya bile isteğim yoktu. Zaten eve gelirken düşündüğüm tek şey bir an önce uyuyup o lanet günü sonlandırmaktı." Derin bir nefes alıp çevremdeki kollarını sıkılaştırdığında titrek bir nefes aldığını duydum.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 07 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

All Too Well / z.mWhere stories live. Discover now