Gerçek Qİ BENİM

2.7K 263 39
                                    

Uzun bir yolculuk geçirmiştik. Tam bir hafta sürmüştü bu yolcukluk. Her gece bir kamp kurmuş ve Lucas'ın bizim için avladığı hayvanları akşam yemeği olarak yemiştik. Bir şey eksikti bir haftalık yolculuğumuzda, tatlılar!

Bir hafta boyunca tatlı yiyememiş sadece hayilini kurmuştum. Bu benim için çok zordu. Hayatımı tatlılar ile takas edebilecek biriyken bir hafta boyunca tatlılardan mahrum bırakılmıştım.

Biz Lili ile aynı arabada yolculuk ederken Latte ve Lucas hemen arkamızda en az bizimki kadar rahat bir arabada yolculuk ediyordu. Lili'nin yanında getirdiği hizmetliler ve korumalar ile kalabalık bir şekilde yolculuk yapmıştık. Şimdi bu kalabalık yolculuk sona ermek üzereydi.

Sonunda annem Anisa'nın gençliğini geçirdiği ülkeye varmıştık. Krallığın girişinde biraz sorun yaşamıştık ama bu sorun dedemin gönderdiği adamları ile hemen son bulmuştu.

Şimdi araba tam dedem Daymos Tulip'in malikanesinin ortasında durmuştu. Oldukça gergindim. Lili gerildiğimi anlamış olacak ki elimi sıkıca kavramış ve konuşmuştu.

"bu kadar korkmana gerek yok. Dedenin iyi bir insan olduğuna eminim."

İç çektim ve tüm gerginliğimi üzerimden atarak Lili'ye baktım.

"yanımda olman beni rahatlatıyor." oda bana bakarak gülümsedi.

"biliyorum, iyi ki varım" ardından kıkırdamıştı. Evet iyi ki vardı.

Çok gecikmeden kapımız açılmış ve bize inmemiz için elini uzatan kişiden yardım alarak inmiştik arabadan.

Latte ve lucas ı aradı gözlerim. Bir okul çıkışında çocuklarını arayan anne gibi hızla göz gezdirdim etrafta. Onları görmem ile içimde kalan azıcık korkuda son bulmuş, tamamen rahata ermiştim.

"Qi, torunum" sesin sahibine baktım heybetli ve yaşına rağmen çekici bir amcaydı karşımdaki.

"merhaba, dük Daymos"

Hayal kırıklığına uğradığı belliydi. Gözleri dolu dolu olan iri adam hızla burnunu çekti.

"bana hemen alışmanı beklemam hataydı. Gel hadi güzel torunum sana ve arkadaşlarına odalarınızı göstereyim" çok samimi bir ihtiyardı.

Onu onaylamış ve takip etmeye başlamıştık.

Ne yapacağımı bilmiyordum. Romanda Qi hiç bir zaman dedesi ile karşılaşmamıştı. Zaten benim bir dedem hiç olmamıştı. Tamamen farklı şekilde ilerliyordu roman. Her noktada bir değişiklik olmuştu. Benim dedemi görmem en büyük değişikliklerdendi.

Dedem herkese odasını göstermiş biraz dinlenmemiz için bize zaman vermişti.
"akşam yemeğinde görüşürüz gençler."

Odalarımıza çekilmiş ve bir haftalık araba yorgunluğunu uyuyarak atmaya çalışıyorduk. Diğerleri uyudumu bilmiyorum ama benim gözüme bir damla uyku girmiyordu.

Yataktan kalktım ve bahçeye çıkma düşüncesi ile adadan ayrıldım. Yolda karşılaştığım hizmetlilerden birine bahçeye nasıl çıkabileceğimi sormuştum. Bu ev tıpkı bir labirent gibiydi.

Bahçeye çıkmıştım ağır adımlarla yürüyor her bir noktayı inceliyordum. Gözüme bir salıncak göründü. Ağacın kalın bir dalına bağlanmış uzun ip ve ortasında bir minder. Böyle bir malikanede bu tarz bir salıncak görmeyi beklemezdim doğrusu.

Tüm ilgim bir anda salıncağa kaymıştı. Ona doğru ilerledim ve beni tartıp tartmayacağından emin olduktan sonra oturdum.

Bu salıncağın bulunduğu yerden tüm bahçe net olarak gözüküyordu. Herkesin ne yapıp ettiğini görebiliyordum. Özellikle mi bu köşeye koymuşlardı acaba?

Romandaki Kötü Kadın Oldum! Donde viven las historias. Descúbrelo ahora