Şehir Merkezi

3.5K 313 48
                                    

En son ki rezilliğimin ardından iki hafta geçmişti. Ne yazık ki kimse tarafından aranıp sorulmamıştım. Olsundu olnar bize lazım değildi.

Şimdi aklıma geldi de ben nişanlıydım aşırı boktan bir durum. Aslında tamda nişanlı denilemezdi imparatorluk ailesinden biri ile yapılan nişan 17 yaşından sonra resmi olurdu ve ben 16 yaşındaydım. Bir kaç ay sonra 17 yaşına girecektim. Kısaca bu nişanı resmi olmadan önce bozabilmek için hala bir şansım vardı.

Kendimi iki haftadır odaya kapatmıştım resmen ve artık patlıycaktım. Bu lanet olası ailemizin evinden azda olsa uzaklaşıp hava almalıydım.

Ben dışarı çıkma planları yaparken kapı iki kere tıklandı ve içeri Latte girdi. Elinde yatağımdan çıkmadan yiyebilmem için bir tepsi kahvaltım vardı.

Bana yalvaran gözlerle baktı ve konuştu.
"leydim diyorum ki şehir merkezine inelim hem sizde Bayadır alışveriş yapmıyorsunuz hemde söylenenlere göre yeni açılan bir pastanede ülkenin en iyi tatlıları satılıyormuş." bu dünyada beni düşünen bir tek Latte vardı.

Tabiki bende dışarı çıkmak istiyordum, çıkmayacak olsaydım bile tatlı kelimesi oldukça ikna ediciydi.
Ağzım dolu olduğu için Latte yi kafamla onayladım.

Kahvaltımı yaptıktan sonra dışarı çıkacağım söylemek için kahyayı odama çağırdım. Aileden birisi dışarı çıkacağı zaman düke bildirmesi zorunluluktur. Tabiki ben dükün suratını görmek istemediğim için kahyaya söyleyecektim ve kahyada düke.

Bir kaç dakika sonra kahya odama gelmişti. Saygıyla kafasını eğerek "bir isteğiniz mi vardı leydim" dedi.

Kahyayı baştan aşağı süzdüm. Kahyamız bir kadındı ve yaşı oldukça büyük biriydi. Kahyayı bir güzel süzdükten sonra konuştum.
"dışarı çıkacağım benim için bunu düke bildir" sesim oldukça şımarık çıkmıştı. Kahya bu halime alışıktı zaten.
"bunu kendiniz düke söylemelisiniz leydim. Sizin yerinize düke ben iletirsem oldukça sinirlenecektir, eminimki sizde bunun olmasını istemezsiniz."

Kahya bana karışımı gelmişti yoksa iyiliğimi düşündüğü için beni uyarmışmıydı anlamak zordu.

Onu ikna etmek için tekrar açtım ağzımı.
"dük her daim meşgul onu rahatsız etmek istemem. Eğer şimdi gidip kapısını çalarsam işi olduğunu söyleyip beni kapı dışarı edecektir. Buna benimle birlikte sende bir çokkez şahit oldun öyle değil mi?"

Haklıydım o da biliyordu böyle olacağını bu yüzden fazla uzatmadan düke haber vereceğini söyleyip çıktı odadan.

Sıra dışarı çıkmadan önce giymem için bir elbise seçmekteydi. Latte o kadar kararsızdıki bana dakika başı bir elbise gösterip" bunu gitmelisiniz size çok yakışır" diyordu. Latte in bu heyecanı şehir merkezine ineceğimiz içindi bir balayo giderkenki halini düşünmek bile istemiyordum.

En sonunda yeşil birtanesini seçmiş ve dükalıktan ayrılmak için ilk adımı atıp odamdan çıkmıştık.

Merdivenlerden inerken melek yüzlü birisinin bana seslenmesiyle yerimde durdum.
"abla nereye gidiyorsun. Uzun zamandır görüşmedik seni özledim." sadece iki hafta geçmiştik ve uzun süredir görüşmediğimizi söylüyordu. Ne kadar sinir bozucu bir kız.

Arkamı dönerek romanın asıl ana karakterine baktım. Güzeldi ama bu güzelliği gereksiz abartılıyordu erkek karakterler arasında hem Qi ondan kat ve kat daha güzeldi.

Her hangi bir cevap vermedim onunla konuşmak istemediğimi anlaması için fakat beni anlamak yerine konuşmaya devam etmeyi seçti.
"veliaht prens Cendric yarın malikanemizi ziyaret edeceklermiş duydunuz mu?" dedi heycanla
"ah bilmiyordum demek nişanlım yarın ziyaretimize gelecek"

Romandaki Kötü Kadın Oldum! Where stories live. Discover now